Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Demokratik Açılım > TÜSİAD'dan Kürt açılımına destek

TÜSİAD'dan Kürt açılımına destek

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, başta Kürt açılımı olmak üzere siyaset gündemini değerlendirdi. İki isim de, "Açılımı bireysel ve kültürel hakların geliştirilmesi hususunda bir tereddüt yaratmasına izin vermemek kaydıylayerinde ve olumlu buluyoruz" görüşünde birleşti.

Türkiye'nin önünde, yalnız ekonomik bakımdan değil, siyasi bakımdan da zor ve çetrefilli bir yol olduğunu, bu yolu kat ederken pusulalarının, kuvvetler ayrılığına sadık, hukuk devletine bağlı, özgürlükçü bir demokrasi ile piyasa ekonomisini tam anlamıyla gerçekleştiren, hızlı büyümeye kilitlenmiş bir ekonomi olacağını, TÜSİAD'ın bu pusulanın yön göstericiliğinde, eleştiri, öneri ve katkılarını sunmaya devam edeceğini belirtti.

Mustafa Koç demokratik açılıma ilişkin, "Kamuoyunda 'Kürt Açılımı' olarak ifadesini bulan hükümetin demokratik açılımını yerinde ve olumlu buluyoruz. Bireysel ve kültürel hakların geliştirilmesi hususunda bir tereddüt yaratmasına izin vermemek kaydıyla, konunun esas olarak bir 'Demokratik Açılım' biçiminde ele alınması gerektiği hususundaki yaklaşımı destekliyoruz" dedi.

"Ama bir noktayı anlamakta güçlük çekiyoruz" ifadesini kullanan Koç, "Parlamenter temsilde bir adalet sağlanmadan, 'Demokratik Açılım'dan söz etmek nasıl mümkün olabilir? Nasıl oluyor da parlamentomuz, yüzde 10'luk barajın devam etmesini demokratik açılımla bağdaştırabiliyor. Bir açılım söz konusu olacaksa önce barajı indirmenin ve parlamentoda temsilin yolunu genişletmek düşünülmeli ve neredeyse hiçbir ülke parlamentosunda örneği bulunmayan mevcut uygulama düzeltilmelidir" dedi.

AB ile ilişkiler


YİK Başkanı Koç, "Kıbrıs'ta çözüm yanlısı Türk tarafını adeta cezalandıran, çözüm sağlanmadan taraflardan birini üye kabul eden ve bazı politikacıları, Türkiye'yi üyelik dışına itmek için açıkça 'meşru yollar arayan bir AB'nin sorumluluktaki payının çok yüksek olduğu açıkça görülmektedir. AB'nin bizi soktuğu yol, Türkiye'de ciddi bir güven bunalımına ve siyasi reform sürecinin yavaşlamasına yol açtı" diye konuştu.

"Finlandiya eski Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Türkiye Komisyonu Başkanı Ahtisaari'ye göre AB, Türkiye'yi kaybetmek üzeredir ve bundan ciddi zarar görecektir" diyen Koç, "Bu taraftan baktığımızda, böyle bir gelişmeden ülke olarak bizim de zarar göreceğimiz aşikardır. Türkiye'de geçmiş tüm hükümetler, ellerini çabuk tutma konusunda son derece isteksiz davrandıkları için, bugün AB içindeki bazı ülkelerin, kendi iç siyasal sorunları nedeniyle bizi oyunun dışına sürüklemek istemesine maalesef seyirci kalıyoruz" dedi.

Hükümetin, bu tıkanmayı açmanın yolunu bölgede Türkiye'nin gücünü pekiştirmekte bulmuş olabileceğini ifade eden Koç, bölgesinde güçlü bir Türkiye'nin AB ile pazarlık masasına eli daha kuvvetli oturacağının da bir gerçek olduğunu söyledi.

O pazarlık masasında bir başka önemli gerçeğin de arkada güçlü bir kamuoyu desteği olduğuna işaret eden Koç, "Eğer 2014'te AB'ye tam üyelik hedefimizi hala muhafaza ediyorsak, bunun ancak topyekun bir destek ve seferberlikle gerçekleşebileceğini aklımızdan çıkarmamamız gerekir" dedi.

Yalçındağ: "Açılımın başarıya ulaşmasını umuyoruz"


TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da, gündemdeki konuları ele aldı; ekim ayı içinde Avrupa Komisyonu'nun bu yılki ilerleme raporunun açıklanacağını, uzun zamandan beri ilk kez eleştiri dozu yüksek bir rapor çıkması olasılığının ilgili çevrelerde dile getirildiğini söyledi.

Yalçındağ, "Hepimizin bildiği gibi Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler bir süreden beri sağlıksız bir şekilde sürüyor. Teknik olarak müzakerelerin devam ediyor olması, Türkiye'de yapısal reform iştahının azaldığı, AB üyelerinden bazılarının ise Türkiye'ye karşı kabul edilemez ölçüde hasmane bir tutum içinde oldukları gerçeğini gizleyemiyor. Bu süreçte, ancak daha çok güçlü bir siyasal vizyon, toplumsal uzlaşma, entelektüel derinlik, hedef odaklı girişimcilik ruhu, modern iletişim anlayışı ve etkileyici bir insan sermayesiyle başarılı olabiliriz. Türkiye'de çok az kurum AB üyeliği konusunda TÜSİAD kadar zaman, para, enerji harcamış, düşünce üretmiş, ilişkilerin sağlıklı bir mecrada yürümesi için gayret sarf etmiştir. Dolayısıyla bu konudaki gelişmeleri yakından izliyoruz" dedi.

TÜSİAD Başkanı, "Almanya'daki seçimler sonucunda kurulacak yeni hükümetin Türkiye ile ilişkileri daha da zora sokacak bir yaklaşımı benimsemeyeceğini umuyoruz. Özellikle Almanya ile ülkemizin ortak meselelerinin olduğunu ve çıkarlarının pek çok konuda çatıştığını da vurgulamak isterim. Bu yıl sonuna kadar Kıbrıs müzakerelerinde Rum yönetiminin yapıcılıktan uzak tutumu yüzünden çözüm rotasından çıkılabilir. O takdirde AB ile ilişkilerin daha da hasar göreceğinden korkuyorum. AB rotasından çıkmış veya üyelik için heyecanını kaybetmiş bir Türkiye'nin, hukukun üstünlüğüne dayalı bir demokratik sistemi kurumsallaştırmasının daha uzun süreceğini, hatta zor olacağını düşünüyorum, bunun kaygısını taşıyorum" diye konuştu.

Demokratik açılım

Özellikle son aylarda Türkiye'nin bölge ve dünya açısından önemini gösteren gelişmelere tanık olduklarını ifade eden Yalçındağ, son toplantıdan bu yana geçen süre içinde iki tarihi açılıma da tanıklık ettiklerini, "Kürt açılımı" ya da "demokratik açılım" adı verilen siyaset inisiyatifini yaklaşık 2 aydır tartıştıklarını, açılımın başarıya ulaşması halinde Türkiye'nin, tarihine damgasını vurmuş önemli bir meselesini çözmüş olacağını söyledi.

Yalçındağ, "Daha da önemlisi, buna bağlı olarak ülkemizi çeyrek yüzyıldır acılara boğan terörizm belasından da kurtulacağız. Elbette bunu yürekten temenni ediyoruz" dedi.

Ermenistan ile ilişkiler


Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesinin kendileri için bölgesel barış ve entegrasyon açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Yalçındağ, "Türkiye-Ermenistan normalleşmesinin gerçekleşmesi, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ihtilafın adil ve uluslararası hukuk kurallarına uygun bir şekilde çözülmesiyle de yakından bağlantılıdır" dedi.

Yalçındağ, "Bu paralel süreçlerde başarıya ulaşıldığı takdirde Kafkaslar'ın siyasi kaderi de değişecek, Türkiye ve Türk özel sektörü bu bölgenin küresel ekonomiye entegrasyonunda önde gelen bir rol üstlenecektir. Bir bakıma bu son gelişmeler, TÜSİAD'ın yıllardır gündemde tutmaya çalıştığı meselelerin halledilmesine yönelik adımlardır. Türkiye'nin demokratikleşme süreci içinde neler yapılması gerektiğini bizden daha sık ve tutarlı şekilde işlemiş bir kurum ülkemizde yok" ifadesini kullandı.

cnnturk.com, 01.10.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.