Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Arınç: Yargıyı denetleyecek bir güç yok, bu hukuksuzluğa karşı gereken yapılır

Arınç: Yargıyı denetleyecek bir güç yok, bu hukuksuzluğa karşı gereken yapılır

Bülent Arınç, görevini kötüye kullanandığını söylediği yargı mensuplarına karşı gerekli çalışmaların yapılacağını belirtti

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada "3 güçten konuşuyoruz. Yasama, yürütme ve yargı. Bundan dolayı bir itirazımız da yok. Peki yargıya geldiği zaman onu denetleyecek hangi güç var? Hiçbir şey yok. Görevini kötüye kullanan bir HSYK üyesi hakkında ne yapabilirsiniz? Hiçbir şey yapılamaz" dedi. Arınç, "bu hukuk dışılıkları dikkate alan hükümetin gerekeni yapacağından hiç kimsenin kuşkusu olmaması gerektiğini" belirtti.
2013 yılının son Bakanlar Kurulu, geçen hafta gerçekleşen kabine revizyonu ardından 8 yeni bakan ve bir yeni başbakan yardımcısıyla ilk kez toplandı. Başbakanlık Merkez Bina'da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında saat 11.20'de başlayan 2013 yılının son Bakanlar Kurulu 16.45'te bitti. Toplantı yaklaşık beş buçuk saat sürdü.
Bugünkü toplantıya; revizyonla birlikte gelen Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfü Elvan ilk kez katıldı.
Öte yandan, TBMM dışından İçişleri Bakanlığı'na getirilen Efkan Âlâ'nın da resmen göreve başlaması için 2 Ocak'ta yemin etmesi bekleniyor.

İşte Arınç'ın konuşmasından satırbaşları:
Yeni arkadaşlarımız tanıdığımız arkadaşlarımız. Efkan Âlâ ile birlikte bütün arkadaşlarımıza başarılar diledik. Arkadaşlarımız da bu konudaki düşüncelerini başbakanımıza ve bizlere ifade etmiş oldular. Tabi 2013’ün son Bakanlar Kurulu toplantısı olması sebebiyle iç ve dış gelişmeler bakımından tekrar bir gözden geçirme imkanı bulduk. Bir yıl içerisinde pek çok şeyler oldu. Bir çoğu hafızalarımızdan silindi. Ama her olayın kıymeti var. 2014 yılı hedeflerimizi de performanslarımızı da topluca ifade etme imkanlarımız oldu.
2014 yılına gidiyoruz. Ahmet Kahraman arkadaşımız dün vefat etmiştir. Ahmet Kahraman’ı meslek hayatından tanıyan, arkadaşlarımız olan, müsteşarlık dönemiyle, HSYK’da da görev yapması sebebiyle yakından tanımıştık. Huzurlarınızda Allah’tan rahmet diliyorum. Tarafsız bakan konumunda da son seçimler öncesinde de görev yapmıştı. Eşleri de yargı mensubudur. Başsağlığı diliyorum.
Bazı bakan arkadaşlarımızın sunumları oldu. Sayın Taner Yıldız üç kanun tasarısı taslağı üzerinde bilgi sundular. Biri, enerji ve tabi kaynaklar bakanlığının teşiklat görev kanunu, özet olarak taslakta yer alan konulardan birisi, nükleer enerji proje uygulaması dairesi kaldırılmaktadır. Kamu kurum ve kuruluşlarınca, süresi 5 yılı geçmemek üzere enerji performans sözleşmeleri yapılabilecektir. Doğal mineralli su arama işlerine ilişkin olarak, bakanlardan oluşan bir kurul meydana getirilmektedir. Taslak olumlu görülmekle birlikte, bazı konularda ek çalışma yapılması gereği duyulmuştur.
Kalkınma bakanımız Cevdet Yılmaz önemli bir konuda açıklama yaptılar. Referandumla anayasada değişiklikler yapılmıştı. Ekonomik ve sosyal konseyin yeniden düzenlenmesi gerekiyordu. Bir taslağı sundular. Bu da olumlu karşılanmakla birlikte tekrar gözden geçirilmesi benimsendi.Çalışma ve sosyal güvenlik bakanımız, iş hayatımızı ilgilendiren konular üzerinde sunumlar yaptı. Bu çalışmaların yakın zamanda sonuçlandırılarak sunulması ilke olarak benimsendi. Asgari ücretin ne olacağına ilişkin merak yaşanıyor. Komisyonda farklı kesimlerden temsilciler var. mümkün olabilecek gelişmeler konusunda sayın bakan açıklama yaptı.

'3 çocuğu olana vergi yok'

Prensip olarak asgari ücretin tespitinde mümkün olduğunda yüksek tutulması prensip olarak benimsendi. Asgari ücrete ilave olarak da, bildiğiniz gibi 4 çocuğu olanlar sıfır vergiye tabii idi. Bunu üç çocuklulara değiştirmek suretiyle, 40-50 liraya yaklaşan bir gelir elde edebilecekler. Ama bu kanun ile olabilecek, kanun maddesi ilave edilebilecek.

'BOTAŞ her ilçeye gitti'

Doğalgaz talebi geldi. İllerde büyük ölçüde tamamladı. Bazı ilçelerde doğalgazla ilgili çalışma yoktu. Bugüne kadar doğalgaz gidemeyen ilçeler için BOTAŞ’a verilen görev süresi 28 Haziran 2014’e uzatılmış oldu. Demin ilave etmeyi unuttuğum konuda yurt içi gezilerinde izlenimler paylaşılmış oldu. Son gezi Manisa ve ilçelerine yapılmıştı. Sevinçle söylemeliyim ki halkımızın partimize olan sevgisinde hiçbir eksilme olmadığı gibi yüzde yüzlük daha büyük bir artış var. Her yer çok kalabalıktı. Sayın başbakanımıza, hükümetimize karşı gösterilen güven duygusu en üst noktaya varmıştı. Bunun dışında yine iç ve dış gelişmelerle ilgili görüşmeler yapıldı.

'Militan savcıları destekleyen bir HSYK'

17 Aralık sürecinden sonra gündeme gelen Adli Kolluk ile ilgili yürütmeyi durdurmasının ardından, yasal süreç konusunda bazı adımlar atılabileceği doğrultusunda, bu konu gündeme geldi mi? Ne gibi adımlar atılabilir? Başbakanın dediği gibi gereği nasıl yapılır?
Bu çok büyük bir eleştiriyle karşılanan bir durumdur. O da şu. Adli Kolluk ile ilgili yönetmelik, içişleri ve adalet bakanımızın iştirakiyle değiştirilmişti. Bununla ilgili olarak Barolar Birliği ve bir iki kuruluş, Danıştay 10. Dairesi’nde dava açtılar. İptalini istediler. Bu hukuki bir konudur. Elbette Danıştay konuyu inceleyecek, yasalara uygunluğu denetleyecekti. Ancak beklenmedik bir gelişme oldu. HSYK kararda bir gün önce bir tavır ortaya koydu. Belli sayıdaki üyenin yaptığı açıklamayı hepimiz hayretle karşıladık. Adalet bakanımız, bakan arkadaşlarımızla bir aradaydık. 12 Eylül 2010 referandumuyla yeniden hayat bulan HSYK’nın kanuna baktığımız zaman, başında Adalet Bakanı'nın bulunduğu bir kurul böyle bir karar alamaz.
Anayasa hukuk normu var. bunu bazıları korsan bildiri olarak nitelendirdi. Bazıları da bunun yasalara uymadığı şeklinde konuştu. Bazıları da benim de içinde bulunduğum arkadaşlarımız da, bunun doğrudan yargıya müdahale olarak anlaşılmasını istediler. Anayasa’nın 138. Maddesine göre, görülmekte olan bir dava hakkında hiçbir kurum kurul ve kişi yargıyı baskı altına alamaz. Bu HSYK’nın saygıdeğer üyeleri olsa bile.
Geçmişte şikayet ettiğimiz, sonunda demokratik bir noktaya getirmek suretiyle, AB’den de tebrikler aldığımız bir konuda, beş kişilik HSYK’dan, her yaptığı işlemden sıkıntı duyan insanlar, bu üye sayısını 22’ye çıkarmak suretiyle, bir kısmının seçimle gelmesi, bir kısmının belli kişilerin ve kurumların atamasıyla gelmiş olmasını demokratik olarak görmüşlerdi, görmüştük. Demokratikleşme açısından önemli, meslek açısından önemli olarak görmüştük. Beş kişilik HSYK’nın militan yargıçları desteklediği, Yargıtay üyesi olarak seçtikleri insanların, kendilerini HSYK üyesi yapması karşılığında hangi uygulamaları yaptığının çetelesini tutmuştuk. Bundan kurtulduğumuzu zannediyorduk.
Adalet Bakanı henüz görevine başlamıştır. Usulüne göre HSYK’nın kendilerini ziyaret etmesi gerekir. HSYK toplanacaksa buna başkan, Adalet Bakanı'nı kast ediyorum, ya da yetki verdiği başkanvekilini toplantıya çağırması gerekmektedir. Madem ki toplandınız, ne karar alırsanız alın, bu kararı açıklamakta kurulun başkanına düşer. Basına bir bildirinin sızdırıldığı, bir bildiriyle karşı karşıya kaldık. Bunu tartışabilirdik, tartıştık da. Ama ertesi gün Danıştay’ın ilgili dairesi yürütmeyi durdurma, veya iptal noktasına gidecek. Bu beklenen bir kişiydi. Talebi reddedeceklerdi ya da talebi kabul edeceklerdi. HSYK’nın bir yönlendirme yapmalarına direnmeleri gerekirdi.

'HSYK'nın yaptığının bir karşılığı olması gerekir'

Eski günlerin özlemini çekenlere "oh" dedirtmiş olabilir. HSYK’nın kendi kanununu ihmal ederek değil bilerek görmezden gelerek yaptığı çalışmanın bir karşılığı olması gerekir. Üç güçten bahsediyoruz. Burada bir itirazımız yok. Yeter ki her güç her erk kendi görevini bağımsızlık ve tarafsızlık içerisinde yerine getirebilsin. Yürütmenin bütün eylemleri yargısal denetime tabii. Yasama, yasama da pek çok denetim altında. Cumhurbaşkanı'na gidiyor, veto edebilip Meclis’e gönderebiliyor. Ana muhalefet partisi birleştiğinde, Meclis’ten çıkan her kanunu iptal etmek durumunda. Bunu da Anayasa Mahkemesi kararında görüyoruz.

'Yargıyı denetleyecek hangi güç var?'

3 güçten konuşuyoruz. Yasama, yürütme ve yargı. Bundan dolayı bir itirazımız da yok. Her güç kendine düşen görevleri bağımsız yerine getirebilmeli. Bizi her an yargı denetleyebiliyor. Yasama da denetim altında. Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, Anayasa Mahkemesi denetliyor.
Peki yargıya geldiği zaman onu denetleyecek hangi güç var? Hiçbir şey yok. Gazetelerde boy boy yazılıyor. Görevini kötüye kullanan bir HSYK üyesi hakkında ne yapabilirsiniz? Hiçbir şey yapılamaz. Yürütmenin yasamanın ellerinin kollarının bağlandığı bir ülkede, yargı gücünün karşısında hiçbir denetim mekanizması yok ki, onun yaptığı yanlışlar dikkat çekebilsin. HSYK mahkemelere talimat vermek suretiyle büyük bir hata yapmıştır. Bu hukuk dışılıkları dikkate alan hükümetimizin gerekeni yapacağından hiç kimsenin kuşkusu yoktur. Bir kanun değişikliği, anayasa değişikliği gerekli olacaksa bugünden bir şey söyleyemem. Bunun merkezi TBMM’dir. Adalet bakanlığımızın, yargısal ve yasal ne yapılacaksa bütün bunları en kısa zamanda yerine getirecektir.

'Ergenekon ve Balyoz'u tartışmadık'

Ergenekon ve balyoz davalarıyla ilgili olarak yeniden yargılamaların yapılabileceği ifade edilmişti. Genelkurmay Hukuk Müşavirliği'nin bir açıklaması vardı. Neler düşünüyorsunuz?
Basında bir tarıtşma var. Bir arkadaşımız bir makale yazmış. Bugün zannediyorum kendisi çok etraflı açıklama yaptı. Akdoğan’ın yaptığı açıklamanın üstüne bir kelime ifade etmeye bile gerek yok. O kendisini ilgilendirir. Hukukçu olarak söyleyeyim. Tartışılmadı, tartışılmaya da değer görülmedi. Benim bildiğim kadarıyla söyleyeyim, yeniden muhakeme edilmenin şartları vardır. Bu şartlar, bitmiş, kararı çıkmış, denetimden geçmiş kararlar için geçerlidir. Halen yargılaması devam eden mahkemeler için yeniden muhakemeden söz edilemez. Şüphesiz AB sürecinde, AİHM kararları gereğince aldığımız bazı hükümler var. Orada da yeniden yargılamanın yolları getirilmiştir. Bunun dışında bir muhakeme sürecini başlatmak mümkün değildir.

T24.com, 30.12.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.