Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Ekonomistlere göre 2014'te Türkiye ekonomisini bekleyen 3 büyük risk

Ekonomistlere göre 2014'te Türkiye ekonomisini bekleyen 3 büyük risk

Ekonomistler, başlatılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun giderek Başbakan Erdoğan yönetimiyle Fetthullah Gülen'in arasında siyasi bir kavgaya dönüşmesini, Fed'in tahvil alımlarına azaltmasına bağlı yaşanabilecek fonlama sıkıntılarını,belirsizliklerin fiyatlanamamasını önümüzdeki yıl için ekonomide ve piyaslardan yaşanabilecek en büyük riskler olarak gösterdi.

The Wall Street Journal'a konuşan ekonomistler, güçlü bir kriz yönetim sürecinin devreye girmesi gerektiğini de söylerken, dolar kurunda yüksek oynaklık yaşanabileceğini öngörüyor. Ayrıca Türk lirası bazlı varlıkların, önümüzdeki sene gelişen piyasalardan negatif ayrışacağını tahmin ediyorlar.

FİNANSBANK GRUP BAŞEKONOMİSTİ İNAN DEMİR

Finansbank Grup Başekonomisti İnan Demir 2014'te The Wall Street Journal'a Türkiye ekonomisi için en önemli temasının yüksek cari açık ve yüksek finansman ihtiyacı olan Türkiye'nin yükselen ABD faizlerinden olumsuz etkilenmesi olacağını belirtti.

 

"Likiditenin pahalandığı bir dönemde bir de iç siyasi riskler taşıyan bir cari açık ülkesi görünümü oluşuyorsa o zaman baskı daha da artar. Üstelik bizim şu anda karşı karşıya olduğumuz siyasi riskler Türkiye'nin son zamanlarda en çok tartışılan ve belki de en kırılgan sektörlerinden birini, inşaatı ilgilendiriyor. Dolayısıyla makro ölçekte zincirleme olumsuz etkiler oluşması potansiyeli de söz konusu" diyen Demir bu risklerin IMF'nin Türkiye raporunda atıfta bulunduğu "Sudden stop" ihtimalini artırabileceğini belirtti ve ekledi:

"Bu faktörler olumlu yönde değişmez ve sudden stop senaryosuyla karşılaşırsak TL'de daha fazla değer kaybı, TL cinsi faizlerde daha fazla yükseliş ve ekonomik aktivitede çok belirgin yavaşlama sonuçlarıyla karşılaşabiliriz"

Türkiye'nin cari açığı Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 2 kattan fazla artarak 2,89 milyar dolara çıktı. Yıllıklandırılmış cari açık ise 60,86 milyar dolara çıkarak geçen yıl aynı döneme göre yaklaşık 9 milyar dolar arttı. Cari açığın milli gelire oranı 2012'de yüzde 6,1 iken, şu anda yüzde 7,5 seviyesine yükseldi.

 

STANDARD BANK EKONOMİSTİ TİM ASH

Standard Bank gelişen piyasalar masası başı Tim Ash, ekonomi için ilk riskin yolsuzluk ve rüşvet iddialarının hükümete yaratacağı zorluklar olduğunu söyledi. The Wall Street Journal'ın emaille sorularına cevap veren Ash, "Bunun zamanlaması özellikle Türkiye büyük cari açığıyla mücadele ederken , dıştan bulması gereken büyük finasman gereksinimi ve Merkez Bankası faiz oranını artırmak konusunda isteksizken talihsiz oldu," dedi.

Ash ayrıca Gülen ve Halk Bankası hikayelerinin de kötü gözüktüğünü ve ödemeler dengesi zaten kötüyken Türkiye'nin artan politik riske ihtiyacı olmadığını da belirtti. Ayrıca AK Parti ve Erdoğan için 2014 seçimlerinin hiç kolay geçmeyeceğini de ekledi.

Halk Bankası hisseleri, Genel Müdür Süleyman Aslan gözaltına alındığından ve evinde ayakkabı kutusu içinde nakit 4,5 milyon dolar bulunmasının ardından yüzde 15,48 değer kaybetti. Bankanın piyasa değeri ise 16,38 milyar liraya geriledi.

 

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ BURAK SALTOĞLU

Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Burak Saltoğlu, genelin aksine son politik risk olmasa Türkiye'nin 2014'te çok olumsuz bir olmayabileceğini söyledi. "Türkiye için cari açık ve fonlama ihtiyacı önemli bir risk ama bunu belirli bir dalgalanmayla da olsa bu süreci aşabilecekti. Yüzde 3-4'lerde büyüme, oynak bir kur ve biraz daha yüksek bir faiz seviyesi ile 2014 tamamlanabilirdi" diyen Saltoğlu, artık ortamın değiştiğine dikkat çekti ve ekledi:

 

"Ancak yaşadığımız son politik belirsizliklerden sonra, kurun ve faizin önümüzdeki yılda nasıl seyredeceğini öngörmek zor görünüyor. Burada yatırımcılar özellikle Mart ve izleyen seçim sonuçlarını izlemeden yatırım kararlarını vermeyebilirler. Piyasalar Mart yerel seçim sonrası belki de olası bir erken seçim de fiyatlayabilir. Bu da ek belirsizlik yaratabilir."

The Wall Street Journal'ın sorularını emaille yanıtlayan Saltoğlu, Fed'in yaratacağı belirsizlikler olmasa idi belki bu son yaşananların ekonomiye yansıması da biraz daha sınırlı olabileceğinin de altını çizdi. Bu konuda yapılması gerekeni de şu sözlerle açıkladı:

"Son yaşananların ekonomiye ve piyasalara daha az yansıması için yatırımcıları için ikna edici bir kriz yönetimi sürecinin benimsenmesi gerekiyor"

 

YAŞAR ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ VE ESKİ KİDEMLİ EKONOMİST BURCU ÜNÜVAR

"2014 kapıyı içte ve dışta dolu bir ajandayla çalıyor" diyen Burcu Ünüvar Türkiye gibi tasarruf açığı olan ülkelerin cömert küresel sermaye ortamında yelken açıp yol aldığını ancak artık yollarını bulmakta zorlanacaklarını belirtti. "Hatta bazılarının yelkenlerinin yırtılma riski var" diye devam eden Ünüvar, ülke bazlı zayıflıkların ve güçlü tarafların öne çıkacağı bu dönemde Türkiye için alarm zillerinin çaldığını da söyledi.

Başka bir risk faktörünün Türkiye'nin "anlaması zor-açıklaması zor" politik ortamının olduğu Ünüvar'ın dikkat çektiği noktalardan.

"Tek partinin 10 yıldır devam eden iktidarında, yeli bazı temkinli analistlerin uyarılarına rağmen, yatırımcılar siyasi endişelerini rafa kaldırdı. Ancak hapisteki gazeteciler, polisin Gezi olayları sırasında orantısız güç kullanımı, basının ve yargının bağımsızlığı hakkındaki endişeler bir uyanış çağrısı olmadı. Ancak şimdi daha da pis kokular sınır dışına ulaştı," diyen Ünüvar devam ediyor:


"Ülkenin vatandaşları olarak şu anda var olduğunu uzun süredir bildiğimiz ama insanları inandıramadığımız iki gücün savaşını izliyoruz. Görmek inanmaktır. İçinde yaşadığımız bu süreal senaryo yatırımcıların Türkiye'deki politik istikrarı tekrar gözden geçirmesine neden oldu. Takvimde yer alan 3 seçim (yerel, Cumhurbaşkanlığı ve Genel) yaklaşırken bu çekişmenin azalacağını da sanmam."

Piyasalar konusunda ise Türkiye'nin diğer gelişen ülkelerden negatif ayrışabileceğini öngören Ünüvar, lirada dalgalı bir seyir ve düşük bir yatırım iştahına bağlı zayıf sermaye akımı olabileceği konusunda uyarıyor:

"Hisse piyasaları, kısıtlı büyüme öngörüsü nedeniyle yukarı yönlü fazla bir potansiyel sunmuyor. Merkez Bankası yüksek faiz oranlarıyla gevşek makro önlemler arasındaki denge arayışı bankacılık sektörü için sarsıntılı bir yol sunabilir. Yatırımcılar zayıf bilançosu olan şirketlerden uzaklaşarak büyük isimlerinde güven arayacak. Türk konut sektöründe oluşan balon hakkında daha fazla sorular sorulacak."

Ancak Burcu Ünüvar'ın tahminlerinde olumlu noktaları da ortaya koyuyor.

"Ancak dünyanın sonu değil. Küresel sermaye kurumayacak. Yukarı yönlü doğru ayarlamalarla, hala uluslararası sermaye çekmek mümkün olacak. Gelecek 4 yıldaki kadar ucuz olmasa da bizim için hala para olacak. Şu anda yatırımcılar bardağın boş tarafına odaklandıkları için, eğer siyasi gerilimi düşürmek ve güçlü bir ekonomi programı konusunda doğru adımlar atılırsa bir düzeltme gelebilir. İran ve ABD arasında bir normalleşme bölgede Türkiye için fırsatlar yaratabilse de , izlenen başarısız dış politikalar nedeniyle benim bu konuda çok umudum yok"

 

KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARI BEKLEMEDE, BANKALAR TEMKİNLİ

HSBC Yatırım Menkul değerler Pazartesi yolladığı araştırma notunda iki seçimin yapılacağı 2014 yılına girerken yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ortaya çıkan tablonun birçok yatırımcının fiyatlamakta dahi zorlandığı bir belirsizliğe neden olduğunu belirtti.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Ekim'de yayınladığı raporunda Türkiye'nin düzelen borç profilini, sağlam bankacılık sistemini, göreceli derin sermaye piyasalarını ve dinamik özel sektörünü yatırım yapılabilir notun gerekçeleri olarak vermişti. Ayrıca yatırımcı iyimserliğine bağlı, cari açığın tamamını fonlayan kısa vadeli sermaye akımlarının da hala kırılganlık yarattığı belirtilen raporda, makroekonomik etkiler yaratabilecek bir siyasi şokun kredi notu için risk yaratacağı belirtilmişti.

The Wall Street Journal'ın emaille sorularını yanıtlayan Fitch'ten kıdemli ekonomist Paul Rawkins şu aşamada yaptıkları değerlendirmeye ekleyecekleri bir şey olmadığını söyledi.

Türkiye'de borcun milli gelire oranı 2004'te yüzde 67,7 iken 2012'de yüzde 36'ya geriledi.

 

wsj.com, 24.12.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.