Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > TÜİK Başkanı: Ankette 'ad ve soyad' almıyoruz, nasıl fişleme yapalım

TÜİK Başkanı: Ankette 'ad ve soyad' almıyoruz, nasıl fişleme yapalım
 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Birol Aydemir, herhangi bir ankette, aldırdıkları verileri, ne iş yeri bazında ne de kişisel bazda paylaşmadıklarını belirterek, “Kimsenin adını, soy adını almıyoruz. Dolayısıyla biz nasıl fişleme yapalım?” dedi.

Başkan Birol Aydemir, son günlerde TÜİK’in yaptığı anketlere ilişkin yapılan tartışmalar hakkında açıklamalarda bulundu. Aydemir, Diyanet İşleri Başkanlığı için yapılan, Türkiye’de Dini Hayat Araştırması’nın yanlış anlaşıldığını söyledi., Dini hayata ilişkin araştırma Diyanetle birlikte yaptıklarını belirten Aydemir, “Anket, tamamen Diyanetin faaliyetlerini bilimsel çalışmaya dayandırmak için yapıldı. 12 belge düzeyinde. İnsanların din algısını anlamaya dönük bir çalışma.” dedi. Bu anketi yapıyor iken, diğer anketlerden farklı uygulama yapmadıklarını ifade eden Aydemir, ankette yükümlülüğün uygulanmadığını belirtti. İstemeyenlere bu anket yapılmadığını da ifade eden Aydemir, “Anketlerde yüzde 40’lar oranında bir cevapsızlık oranı var. Cevap verme yükümlülüğü de yok. Ankette, kişilerin isimlerini TC kimlik numaralarını almadık. Hiçbir isim alınmadı. Rahat cevap versinler, istedik.” diye konuştu.“

DİYANET BU ÜLKENİN ANAYASAL KURUMU, İSTATİSTİK YAPILMASINI İSTEYEBİLİR

Konunun, mantıksızca tartışıldığını söyleyen Aydemir, fertlerin zorlanamayacağını dile getirdi. Bunu hiç kimsenin söylemediğini ve konuşmadığını kaydeden Aydemir, şöyle devam etti: “Diyanet İşleri Başkanlığı, bu ülkenin anayasal kurumu değil mi? Bu kurum gelmiş bize, toplumdaki dini hayat algısına dönük çalışmalar yapılmasını istiyorum, diyor. Diyanet de bu ülkenin anayasal bir kurumudur. Bu kurumda çalışmaları için istatistik istemiştir. Her kurum istiyor, diğer bakanlıklara yaptığımızı, bu kuruma da yaptık.”

VARSAYIMLAR VE EKSİK BİLGİLER ÜZERİNE TARTIŞMALAR SÜRÜYOR

İstatistik kapsamında çok güzel sonuçların da elde edildiğinden bahseden Birol Aydemir, yapılan eleştirilere ise şu karşılığı verdi: İnsanlar ‘böyle bir şey var mı’ diye düşünüp konuşmaları yerine, kurumlar hakkında haksızca eleştirilerde bulunuyorlar. Toplumda bu kadar anlamsız tartışmalar yapılıyor. Bunun kime katkısı olacak? Bu toplum olarak bizi bir yere getirmiyor ki. Tamamen yanlış bilgiler. Kime ne sağlıyor? Araştırmadan, sormadan konuşmayı çok seviyoruz. Açın bir sorun; ‘Böyle bir şey var, doğru mu?‘ diye. Açıklama yaptık, böyle bir şey yok, dedik. Bunları gazetelerde, televizyonlarda görüyoruz. Bu tartışmalar mı toplumu ileri götürecek, daha üst seviyeye çıkaracak? Kendi varsayımlarımız ve eksik bilgilerimiz üzerine tartışmayı sürdürüyoruz.”

“İKİ ANKET BİR DEĞİL”

Aydemir, 'Hane Halkı Bütçe Anketi'nin de 'Dini Hayat Araştırma Anketi' arasında bir ilişkinin olmadığına da değindi. İki anket ve çalışmaların birbiri ile karşılaştırılması mümkün olmayan şeyler olduğunu vurgulayan Aydemir, “Yani inanamıyorum. Sorular ortada.” dedi.

“VERİLERİ TOPLUMDAN TOPLAMAZSAK KİMDEN TOPLAYACAĞIZ”

Aydemir, anketlerini toplumun bilgilenmesi, enflasyonun, tüketimin öğrenilmesi için yaptıklarını ve bu verileri de analiz yapılması için ilgili kuruluşlar ve kamuoyu ile paylaştıklarını dile getirdi. Aydemir, “Bu nasıl öğrenilecek? Soru sorularak anket yapılması lazım. Her ay bin 104 haneye gidiyoruz. Ortalama 15 dakika yetiyor, bu anketleri yapmamız için. Biz bunu, toplumun farklı katmanlarındaki bütün haneleri topluyoruz. Bu mallara bu kadar para harcanıyor? Enflasyon ne kadar arttı, onu hesaplıyoruz. Biz, bunu toplumdan almazsak, kimden alacağız?” diye konuştu.

“ZENGİN VE EĞİTİMLİ KESİM ANKET VERMEYİ REDDEDİYOR”

Aydemir, anketlerle ilgili yaptıkları çalışmalarda maruz kaldıkları zorluklardan da bahsetti. “Zengin ve eğitimli kesim anket vermeyi reddediyor.” diyen Aydemir, orta kesimde ise bir sorun yaşanmadığını bildirdi. Aydemir, toplumun bir tarafından veri alıp diğer taraftan almamaları durumunda ise anketin tam anlamı ile gerçekleri yansıtamayacağını, sadece orta kesimden alınan verilerle toplumun fakir olduğu gibi yanlış bir sonuca ulaşılacağından bahsetti. Aydemir, şöyle konuştu: “Ne yapalım, bilmiyoruz? Dünyada başka yöntem de yok. Diğer ülkelerde, zorunlu olanlar olmayanlar da var. Kayıt dışılığın olduğu bir ortamda, doğru veriyi idare kayıtlarla halledebilir misiniz? Ben, sorarım ne cevap gelirse ona göre istatistiğimizi yaparız Biz İsveç, Norveç olalım, birçok konunun anketini de o zaman yapmayız. Ama bir çok Akdeniz ülkesinde bu iş zorunlu."

“CNN TÜRK CEVAP HAKKI VERMEDİ”

Birol Aydemir, kamuoyunda yapılan yanlış tartışmalar karşısında kendi görüşlerine de yer verilmediğinden yakındı. Aydemir, dün akşam, CNN Türk’te İstatistik Kurumu'nu eleştiren program yapıldığında kendisinin programa bağlanıp cevap vermek istediği vakit, 12-13 dakika bekletildiğini, programa bağlanamadığını, kendilerine gerekçe olarak da “program akışında telefon bağlantısı yok.” yanıtının verildiğini anlatan Aydemir, “Ben, düzeltmek istiyorum, onlar bağlamak istemiyorlar. 12 dakika programa bağlamadılar. Program bittikten sonra, ‘buyurun ne var’ dediler? Bunun yorumunu size bırakıyorum. Programda iki üç dakika içerisinde katılımcılar, dünya kadar yanlış yaptılar. Doğruyu açıklamak gibi bir fırsat vermediler.” diye konuştu.

“KURUM MOTİVASYONSUZ VE ÇALIŞMA İSTEĞİ AZ BİR YERE GETİRİLİYOR”

Aydemir, şöyle devam etti: “Bunun karşılığının, bu olmaması gerekiyor. Biz, ‘her şeyi dört dörtlük yapıyoruz’ demiyoruz. Daha iyi olmamız gereken yerler var. Olumlu eleştirilerin yapılması lazım. Ancak, böyle tartışmalarla kurum, motivasyonsuz ve çalışma isteği az bir yere getiriliyor. Biz, istatistiklerin tartışılmasından mutluluk duyarız. Bir köşe yazarımız analiz yapmış. Müthiş bir şey. Eksiğimiz, yanlışımız söylensin. Bu şekilde tartışmalar gerçek üzerine olsun. Hayal üzerine olmasın. Buradaki maksat ne onu da anlamıyoruz? Biz de merak ediyoruz, ne kazanacağız? Hangi konuda bize katkı sağlayacak? İki günden beri bu eleştirilere cevap vereceğiz diye arkadaşlarımız çalışmıyor. ”

“ANKETÖRLER DEFNE SAMYELİ’YE GİTTİĞİNDE DURUM MAGAZİNLEŞTİ”

Aydemir, hane halkı anketini 2002’den beri yaptıklarını da anlattı. Aydemir, "Konu Defne Samyeli’ye gelince magazinleşti. Başka ünlülere de gittik fakat böyle bir durumla karşılaşmadık. Ahmet Çakar’a da çıktı. En ağır anketlerden biriydi. Teşekkür edip göndermiş. Bakanlara ve milletvekillerine de çıkıyor. Normal vatandaşa çıktığında, sorun olmuyor da ünlü bir kişi neden sorun yapıyor? Kendisi söylemese kendisinden başka kimse de bilmezdi.” Aydemir, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını da cevapladı.

“ALINAN VERİLER PAYLAŞILMIYOR”

Aydemir, “Özel hayatın gizliliği aşılıyor mu?” sorusuna, “Biz bir toplumda kişilerin ne tükettiğini anlamaya çalışıyoruz. Siz, kişisel bakım ürünlerinizi söyleyeceksiniz. Sağlık ürünlerini söyleyeceksiniz. Verilmezse ne olacak? Sağlık ürünleri verilmeyecek? Biz aldığımız verileri yayınlamış mıyız? Sanki alınan verileri paylaşıyoruz. Kişiden aldığımız veriyi ne yapacağız? Vermek istemiyorsa kimse vermez, vatandaşlar kendisi dolduruyor. Beyan esas.” diye cevap verdi.

“MAKSADIMIZ CEZA KESMEK DEĞİL VERİYİ ALMAK”

Anket yapma ve ceza kesme sürecinin nasıl gerçekleştiğinin sorulması üzerine de Birol Aydemir, sürecin şöyle işlediğini ifade etti: “Bizde çat kapı gidilmez. Haneye bir mektup gider. Siz şu araştırma için örneklem seçildiniz denir. Ve haneye gidilir. Haberdar edilirler. Bizim çalışanımız gider. Kimse yoksa, not bırakılır. ‘Müsait değilim, ben çıkıyorum, bana yarın gel, şu gün denildiğinde’ verilen saatte gidilir. İnsanların uygun olduğu zamanlarda tercih edilir. Görüşme reddedilirse, kontrolörlerle haneye gidiliyor. Sonra ihtar gidiyor. 7 gün sonra cezalandırma yapılıyor. Ceza kesme oranımız; toplam hane halkında 5-6 kişiye kesmişiz. Genellikle insanlar, ikna oluyor. Bir ildeki en zengine çıktı. Sonra bölgedeki müdürümüz gitti, ikna etti. Bizim maksadımız ceza kesmek değil. Bizim maksadımız veriyi almak. Veriyi alamazsak sonra ceza kısmına geçiyoruz.”

 

Zaman, 29.11.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.