Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Merkez bankaları, deflasyona/balonlara karşı

Merkez bankaları, deflasyona/balonlara karşı

Merkez bankaları, iki karşıt güce karşı mücadele veriyor: bir yanda düşük enflasyon ve aşırıcı derecede zayıf olan büyüme, diğer yanda ise varlık balonları.

Durum giderek 'sorunlardan birini çözmek diğerini alevlendirmek gerekiyor' tarzı bir hal almaya başladı.

Bu sorunu çözmek, parasal genişlemeye, ileriye dönük rehberliğe ve diğer müdahaleci iletişim yöntemlerine indirgeniyor. Maalesef tüm bunların kendi problemleri ve sınırları var.

Merkez bankası yetkililerinin en büyük endişesi Japonya'ya benzemek. Korkulan olursa deflasyon ve vasatın altında büyüme gerçekleşebilir.

Son yirmi yıldır deflasyon ile mücadele eden Japonya'da merkez bankasının Mart 2016 sonu itibariyle yüzde 2'lik enflasyona ulaşma hedefi giderek zorlu bir hale geliyor. Ekim ayı sonunda yapılan toplantının tutanaklarına göre BOJ'un para politikası kurulunun dokuz üyesinin üçü hedefin tutturulabileceğinden şüpheli.

Faiz oranlarının sıfıra yakın olması nedeniyle aralarında Fed, BOJ ve AMB'nin de yer aldığı merkez bankaları, parasal genişleme olarak bilinen varlık alımları ile bilançolarını genişleterek deflasyonla savaşıyor.

Ancak parasal genişleme, başka problemleri beraberinde getirdi. Endişeler yalnızca parasal genişlemenin eninde sonunda yeterli enflasyon yaratıp yaratmayacağı ile ilgili değil. Varlık alımlarının balonları yeniden bir risk haline getirecek kadar fiyatları şişirmiş olabileceğinden de endişe ediliyor.

Dahası, Fed'in tahvil alımlarını yavaşlatma tehdidi yılın ilk dönemlerinde piyasaları sarsmıştı. Merkez bankası yetkilileri, bilançolarının boyutlarından endişe duyarken piyasada istikrarsızlık yaratmak da istemiyor. Bu nedenle ileriye dönük rehberliğe odaklanmış durumdalar. İlave parasal genişlemenin limitleri olsa da parasal koşulların uzun bir süre daha gevşek tutulacağı vaadinde bulunuyorlar. Fed ile İngiltere Merkez Bankası (BOE), politikanın sıkılaştırılma ihtimalinin tartışılmaya başlanmasından önce dahi ulaşılması gereken bazı barajlar belirledi.

Bu politikanın getirdiği risk ise şu: piyasalar bu durumu hali hazırda zaten pahalı olan varlık fiyatlarını daha da yükseltmek için bir bahane olarak kullanıyorlar.

Avustralya dolarının değerlenerek yerel imalat sektörünü tehdit etmesi, Avustralya Merkez Bankası'nı alarma geçirdi. Ancak yetkililer, hali hazırda zaten yüksek olan konut fiyatlarını daha da şişireceği korkusu ile faiz oranlarını düşürmek istemiyorlar.

Avrupa Merkez Bankası da yatırımcıların merkez bankasının parasal mühimmatlarının bittiğine inanmaları nedeniyle değerli olan euroya karşı savaşıyor. Avrupalı politikacılar, AMB'ye piyasadan tahvil alımı yapma gücünü verme konusunda ayak diriyor. Ayrıca resmi faiz oranlarının negatif bölgeye çekilmesi konusunda da iştah olduğu söylenemez.

İngiltere Merkez Bankası, büyümedeki hızlanma ile yükselen konut fiyatlarının merkez bankasının yeni bir konut balonunu şişirdiği endişelerini artırmasına rağmen sterlindeki yükselmenin gevşek para politikasına zarar vermesinden endişeli. BOE Başkanı Mark Carney, Parlamento'nun Hazine Komitesi'ndeki sunumunda konut balonuna dair kanıtlar gelmesi durumunda bankaların kaldıraçlamalarına sınır getirilmesi çağrısında bulundu.

Bu önlemler işe yarayacak mı? Bunlar hassas dengeleme hareketleri. Fed kurul üyesi Jeremy Stein'in, piyasadaki mutluluk havasında regülasyonun yetersiz bir araç olabileceği ve merkez bankalarının nihayetinde balonlara bir son vermek için eski tarz para politikalarına dönmek zorunda kalabilecekleri uyarısı akılda tutulmaya değer.

 

wsj.com, 26.11.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.