Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Başörtülü milletvekilleri Meclis'te

Başörtülü milletvekilleri Meclis'te
Siyasetin son dönemdeki en çok tartışılan konusunda sona gelindi. 4 AK Partili milletvekili Meclis Genel Kurulu'na başörtüsüyle gelerek yıllar sonra bir ilke imza attı.

Merve Kavakçı'dan 14 yıl sonra dört milletvekili Meclis'e türbanla geldi. Ancak 1999'daki gibi gerilim yaşanmadı.

Oturumun başlamasının ardından partiler adına alınan sözler sırasında zaman zaman gerilim yaşansa da atışmaların ötesine geçmedi.

AK Parti Konya Milletvekili Gülay Samancı, Kahramanmaraş Milletvekili Sevde Beyazıt Kaçar ve Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey, TBMM Genel Kurul salonuna başörtülü olarak geldi.

Dalbudak, ilk ziyaretini TBMM Sanayi Komisyonu Başkanı AK Parti Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci'ye yaptı.

Dalbudak'ın ardından AK Parti’den 3 kadın milletvekili daha Meclis'e başörtüsü ile geldi.

Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey, Konya milletvekili Gülay Samancı ve Kahramanmaraş Milletvekili Sevde Bayazıt Kaçar da genel kurula başörtüleri ile katıldı.

Hiçbir parti liderinin Genel Kurul'a katılmaması dikkat çekti.

Genel Kurul oturumunun açılmasının ardından CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Şafak Pavey'in özel durumunu da hatırlatarak usül tartışması açılması için talepte bulundu. MHP sıralarından ise buna itiraz geldi.

OTURUMA ARA VERİLDİ
Meclis Başkanvekili Meral Akşener de partilerin grup başkanvekillerini kürsü arkasına davet ederek 15 dakika ara verdi.

ARA SONRASI İLK SÖZÜ CHP'Lİ İNCE ALDI
Aranın ardından CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, konuşma yaptı.

Konuşmasında geçen ağır eleştiriler nedeniyle sık sık protesto edilen Muharrem İnce'nin 'Başörtülüler de başörtüsüzler de bizim bacımız' sözlerine AK Partili milletvekillerinden büyük alkış geldi.

İşte Muharrem İnce'nin sözleri:

"Camileri hazineye satarak belediyelere borcunu ödeyenler siz değil misiniz? Örtünmek dinin emri ise sadece bir tane mi dinin emri var. Milleti ayrıştırmamak, açları doyurmak, ölülerimizin arkasından kötü konuşmamak dinin emri değil mi? Şimdi soruyoruz mirastan kız çocuklarına bir pay erkek çocuklarına iki pay verecek misiniz?

'TAYYİP ERDOĞAN KARŞISINDA RESETLENDİNİZ'
İslam anlayışını hiç bilmeyen bir açıklamadır bu. Kişi Allah karşısında resetlendiğini kabul edemez. Kişi resetlenip resetlenmediğine kendi karar veremez. Siz Allah'ın karşısında resetlenmediniz ama Tayyip Erdoğan karşısında resetlenmiş olabilirsiniz. İçinizden bir arkadaş gelip bu kürsüde konuşmadı. Sigortasız çalışanları bir kez bile savunmadılar. Bakalım resetlendiniz şimdi savunacak mısınız?

'KEVSER SURESİNİ BAŞBAKAN'A ÖĞRETİRSİNİZ'
Başbakan'a Kevser suresini öğretirsiniz ve öğrendikten sonra seçim meydanların 'soy önemli soy' demez. İnşallah şimdiden sonra Başbakan'a onu öğretirsiniz. Kardeşini çapraz danışman yapıp maaşı cebine atıp ondan sonra hacca gidenlerden hesap sorarsını diye düşünüyorum. 'CHP'yi tahrik edin de bize saldırsınlar' diyenlere inşallah cevap verirsiniz. Acaba şimdi Başbakan'a 'ya gel şu işsizliği konuşalım' diyecek misiniz? Seçimler yaklaşırken sizin üzerinizden siyaset yapılmasına mağdur edebiyatına izin vermeyeceğiz.

'BAŞÖRTÜSÜZLER DE BİZİM BACIMIZ, BAŞÖRTÜLÜLER DE BİZİM BACIMIZ'
(Başbakan Erdoğan'ı kastederek) Meydanlarda 'benim başörtülü bacım' başörtüsüz senin bacın değil mi? Başörtülüler de bizim bacımız başörtüsüzler de bizim bacımız. Siyasetçiler zaman zaman her gittiği yerde 'hemşehrilerim' der ya...

'BENİM KIZ KARDEŞİM 12 YAŞINDAN BERİ RESETLİ'
Benim bir tane bacım var bir tane kız kardeşim var. O da kapalı, sizin gibi açık değil. Yani 4 arkadaşınız resetlenmiş ya benim kız kardeşim 12 yaşından beri resetlenmiş. Bunu oy için kullanmam rant için kullanmam size de kullandırtmayacağım.''

CHP'DEN SONRA BDP SÖZ ALDI
CHP'li Muharrem İnce'nin ardından BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan söz aldı.

Buldan şunları söyledi:

''Türban meselesinin ya da başörtüsü meselesinin TBMM altında çözülmüş olmasından kaynaklı memnuniyetimizi belirtmek istiyoruz. Ayrıca bugün, bu çatı altında, ikinci bir Merve Kavakçı olayı yaşanmadığı için bir grup olarak partileri kutluyorum. Ama şunun altını önemle çizmek istiyorum. Bugün 4 kadın milletvekili arkadaşımızın başörtüsü takarak TBMM altında en büyük neden ve sebep kadınların yıllardır alanlarda vermiş olduğu bir mücadelenin sonucudur, tüm kadınları kutluyorum. Çünkü AKP iktidarı 11 yıldır türban meselesini gündemine almamış ve çözmemiştir.

'ÖZGÜRLÜKLER SADECE TÜRBAN MESELESİNDE OLMAMALI'
Geçen yıl Altan Tan'ın verdiği kanun teklifi AKP'li vekiller tarafından reddilmiştir. Bu gerçeği unutmamanızın altını çiziyorum .Özgürlükler sadece türban meselesinde olmamalıdır. Sadece türban ya da başörtüsü yasaklı değildir. Kimlikler dinler kültürler inançlar yasaklı haldedir. Bir bütün olarak Türkiye'de hiç bir konuda yasak olmaması gerektiği, insanların özgürce ifade edebildiği ve yaşadığı Türkiye'yi yaratmak zorundayız.

'ERKEKLER, KADINLARIN NE GİYECEĞİNE KARIŞMASIN'
Birincisi erkeklere, ikincisi kadınlara çağrı yapmak istiyorum. Erkekler, kadın meselesinde kadınların ne giyeceği, ne takacağına, nasıl hareket edeceğine karışmasın. Bu konuda erkeklerin ne hakkı vardır ve haddidir. Biz kadınlar olarak, bundan sonra bize ilişkin hiçbir şekilde eleştiri, müdahale ve öneri almak istemiyoruz. Bizler nasıl giyineceğimizi nasıl yaşayacağımızı sizlerden öğrenmek istemiyoruz. Düşünecek beynimiz, hareket edecek irade gücümüz var. Kadın arkadaşlarıma bir çağrı yapmak istiyorum.

'KADINLAR TEK SES OLDUĞU SÜRECE ÖZGÜRLÜKLERİMİZ GELİŞECEK'
Sadece başörtüsü meselesinde değil, kadına yönelik her türlü şiddet meselesinde bir araya gelebilmeliyiz. Kadın haklarını savunabilmeliyiz. BDP Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan ölüm orucuna girdi. Rojava ile Türkiye arasına örülmek istenen duvar için bunu yapıyor. Bu konuda kadınlar olarak konuşmalı ve tavır almalıyız. Kadınlar tek ses olduğu sürece, tek yürek olduğu ve birlikte hareket ettiği sürece özgürlüklerimiz daha çok gelişecek ve kadınlara bakış açısı Türkiye'de değişecektir. Kadınları birlik ve beraberliğe, birlikte hareket etmeye davet ediyorum. Tüm özgürlükler bizim olsun istiyorum.''

MHP'Lİ DEMİREL: ÖZGÜRLÜK ADI ALTINDAN MOBBING YAPILIYOR
MHP'li Ruhsar Demirel ise şunları söyledi:

''Özgürlük adı altında mobbing yapılıyor. Kadınların hayatları mikroskop altına kondu, inceleniyor. Özellikle erkeklere sesleniyorum, hanımlarınız, kızlarınız var. Biraz empati gösterin. Nasıl giyindikleri kimsenin haddi değil. Bugün TBMM'de 4 kadın üzerinden mobbing yapılıyor, bize de onlar üzerinden yapılıyor. Bu hareketleri tüm dünyadaki kadınlar üzerinden MHP'li kadınlar olarak reddediyoruz. 2008 yılında yasa teklifi verdik ve o gün iktidarda olanlar halen iktidardalar. Hayatın olağan akışı içindeki bu sorun çözülsün YÖK'ün ilgili 17'nci maddesi kaldırılsın dedik. O gün kalkmayan parmaklar, bugün kalkıyor. Bu parmaklar bugün bunun hesabını versin. Referandum, seçimler olduğu zaman kadınlar üzerinde siyaset yapmayın. Bizimle siyaset yapın. Tüm hanımefendiler bizim için değerlidir. Size gelen oylar, size gelen destek, başı açık kapalı kadınlardan geliyor.

Bugün 90 bin çocuk anne var bu ülkede. Bizler bu ülkenin ayrıcalıklı insanlarıyız. Biz burada memleketin sorunlarını çözmek için toplanıyoruz ama bir sorunun parçası oluyoruz. Bunlar hakkımız değildir, millet sorunları çözelim diye bizi yolluyor. Düşünelim, akıl süzgecinden geçirelim ve konuşalım. Rabbim bize kavga edin deseydi bize pençe verirdi. Bizler burada konuşmak ve aklımızla varız. Burada kadın olarak sizler kadın aklımız ve vicdanımızla görev yapmak ve hizmet vermek için duruyoruz.

2008'de MHP'nin verdiği teklifi reddedenler, 2011'de tekrar görmezden gelenler ve bugün aynısını yapanlar, hala özgürlük yok diyorlarsa vicdanlarına bir baksınlar. MHP, toplumdaki tansiyonun düşmesi açısından, kadınların giyimi konusu da dahil olarak her zaman çağrı yaptı. İnsanları inançları yüzünden yargılayamayız. Kadınların hayatlarını mikroskop altında incelermiş gibi, akvaryumda bakarmış gibi inceleyemezsiniz. Bunu yapamazsınız.

Mahremiyetine kadınların girmeyin. Kadın kaç çocuk doğuracak, nasıl doğuracak bunu tartışmazsınız. Konuşmalarınızdan da, mahremiyetimize girmemizden de rahatsızız. Anayasamızı hatırlatmak istiyoruz size. Bizim mahremiyet alanımız, sizin olduğu kadar bizim de alanımız. Eşleriniz, kızlarınız var. Bu tartışmaları yaparken onları hiç mi düşünmüyorsunuz? İnanç bir özgürlüktür. Özgürlükler geliştirmek devletlerin elindedir ama bugün devlet tersini yapmaktadır. Biz MHP olarak sadece kırmızı da geçmeyin değil, yeşilde geçin denmesini de istiyoruz. MHP açısından yaşanan süreç doğal bir süreçtir, ancak cinsiyet üzerinden yapılan, siyaset amaçlı bir hareketi reddediyorum.

Dinlediğim konuşmalardan memnuniyetimi belirtmek istiyorum. Türkiye'de ve bu coğrafyadan istediğimiz, bu demokatik ortamı yaratmaktır. Kendi istek ve iradeleriyle Hac dönüşü başlarını kapatan arkadaşlar bugün aramızdalar. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması, temsil eşitliğinin sağlanması adına yapılması gereken birer hamleydi. Kadının siyaset malzemesi yapılması ilk günden beri reddettiğimiz bir konuydu. Eğer Türkiye'nin anayasanın da laik, sosyal, hukuk devleti olduğu yazıyorsa bu gösterilmeliydi.

Tüzükte ve uygulamada başörtüsü konusunda bir sorun yoktu ancak demokratikleşme sonucunda bu sıkıntı aşıldı. Bugünden sonra daha çok arkadaşımız Meclis'te ve diğer alanlarda benzer sıkıntıları aşacaktır. Kadınlar hep teferruat altında kaldı. Kadınların kılık kıyafet ve yaşam tarzları üzerinden hep siyaset yapıldı. Ancak bugünden itibaren kadın üzerinde siyasetin önüne geçeceğimizi umuyorum. Merve Kavakçı döneminde yaşanan sıkıntıları yaşamadık ve arkadaşlarımızla toplanarak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Kadınların hangi partiye dahil olduğu veya inançta olmasına rağmen siyasette yer alması, Türkiye'nin ileriye gitmesi açısından büyük önem taşıyor. İnşallah daha güzel günlerde bir arada olacağız. Siyasette, ticarette, eğitimde, kamu görevlerinde kadınların daha fazla görev almasını umuyoruz.''

CHP'Lİ ŞAFAK PAVEY: KADIN ÖGÜRLÜKLERİ İÇİN NE YAPTINIZ?
Her şeyin yasak olduğu genel kurulda yapıyorum. Ortalama yaşın 50 olduğu ve su içmenin bile yasak olduğu genel kuruldan bahsediyorum. Afganistan, Yemen’de yıllarda türban giymeye zorlanmış, mecliste pantolon giymesi engellenmiş biri olarak bu konuşmayı yapıyorum. Olmayan bacağı erkekler tarafından siyasi malzeme edilmiş bir insan olarak yapıyorum. Artık, AKP’nin oy sahiplerine hakkını geri vermesi gerektiğine inanıyorum. Demokratikleşme paketinde erkek-polis aynı karşılanırken, türban ayrı tutulmuştur. Daha büyük bir ayrımcılık olabilir mi? Kadın özgürlüklerinden asla korkmam. Özgür bir hayatın kontrolü zordur ve kolay yıkılır. Bugün çiçekli baştörtüsüyle parkta sevgilisiyle öpüşen genç kızımıza, özgürlüğünü Mustafa Kemal’e borçlu olduğunu anımsatmak istiyorum.

Sosyal özgürlük alanlarımız geleceğimizden çalınarak birer birer imha ediliyor. 15 yaşında evlendirilen kızlarımızdan bahsediyorum. Her özgülük büyük bir sorumluluktur. Türbanlı vekillere sormak istediğim, insan özgürlükleri konusunda neden dünyanın en gerisindeyiz? Bunu anlatlamalarını istiyorum. Türbanı insan hakları ihlalinden, insan hakları mcüadelesine çevirmek onların elinde. Buraya gelmeden önce türbanlı vekillerin konuşmalarını taradım. Başkalarının özgürlüğü hakkında bugüne kadar hiçbir konuşma yapmadıklarını gördüm. Başımı açarak bir daha klirlenmeyeceğim demelerine değinmek istiyorum. O zaman başı açıklar kirli mi? İnanç üzerinden bu tartışmaları yaparken, diğerlerinin inanç çığlıklarını nasıl duyacaksınız?

Biz Sivas’ta yakılan, Gezi’de vurulan, hayat tarzından dolayı cezalandırılanlarız. Ama nasılsa kronik mağdurlar sizlersiniz? Gerçekten bu ülkeyi korkunç bir akıbete sürüklememeye niyetliyseniz, adalet ile öc arasındaki farkı anlamaya mecbursunuz. Biz çatşmıyoruz, bir var olmaya çalışıtyoeruz. Tarihe baklarsanız, her zaman bizden bir şeyler almaya çalışanlara karşı var olmaya çalışarak verdiğimiz mücadeleyle ayakta kaldığımızı görebilirsiniz.

ARINÇ: TOPLUMDA BAŞÖRTÜSÜNE KARŞI OLUMSUZ TEPKİ YOK
Hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç şunları söyledi:

''Bugün Genel Kurul'u çok anlamlı hale getiren herkesin merakla beklediği bir konu var. Bazı arkadaşkarımız kendi arzularıyla başörtüleriyle geldiler. Buna karşı toplumda çok olumsuz tepki yok. Tüm konuşmaları dikkatle izledim. Tüm konuşanlara tebriklerimi sunuyorum. Bence yakışan budur. Çirkin söz bekleyenlerin hepsini yüce Meclis boşa çıkardı. Ben de konuşmamda aynı ağırlıkta olmaya devam edeceğim. Sayın İnce'nin birbiri ile kafiyeli farklı konularda hükümetimizi ve partimizi suçlamasını kabul etmiyorum.

'O GÜN DIŞARI DİYENLERİN HEPSİ DIŞARIDA KALDI'
Bundan 14 yıl önce Merve Kavakçı bu salonu girdiğinde o gün Meclis'imize yakışmayan tartışmalar oldu. Rahmetli Ecevit'in kürsüye çıkarak yaptığı konuşmaları unutmak istiyorum. 'Dışarı dışarı dışarı'lar and içmek mümkün olmadı. Bu acı bir tablodur. O gün bağıranların hemen hemen hepsi dışarıda kaldığı gibi halk bunu affetmedi, hepsini yanlış buldu. Öncelikle bu mesele üniversitelerdeki kılık-kıyafet ile başladı. Şimdi bütün üniversitelerimizde hemen hemen kıyafet yasağı kalmamıştır. Mazbatasını aldığı halde andı içirilmeyen milletvekili ile üniversite okumak isteyen gençlerimizin kaderi burada buluştu. Sabırla bu sorunların çözüleceğine inandık.

'BAŞÖRTÜSÜ SİYASİ SİMGE İSE YAKALARINIZDAKİ ROZET NE?'
Hukuk normuna bakmamız lazım. Kadınların başının açık olmasını söyleyen kanun yoktur. Aksine burada bir serbestlik olduğunu görüyoruz. Başörtüsü siyasi simge ise yakalarınızdaki rozet ne oluyor? Kadınlarımızı başı açık ve başı kapalı olarak ayırmak ahlaksızlığın daniskasıdır. Memurlar için pantolon giyme özgürlüğü geldiyse bu haliyle milletvekillerimiz için de olmalı.''

İNCE: OĞLUNUN DA MI TÜRBANI VARDI?
Muharrem İnce, Arınç'ın sözlerine yanıt vermek için söz istedi. Tekrar kürsüye çıkan İnce, ''Kuran'ı Tevrad'ı İncil'i esas alarak düzenleme yapamaz Meclis' bu sizin sözünüz Arınç. Hadi kızı okuyamadı Başbakan'ın oğlunun da mı türbanı var. O niye Türkiye'de okuyamadı? İstismar etmenize karşıyız biz'' diye konuştu.

CANİKLİ'DEN İNCE'YE CEVAP
Muharrem İnce'ye yanıt veren AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli ise, "Kız çocuklarını gönderirken erkek çocuklarını neden gönderdi istismar suçlaması gündeme geldi. Aynı sorun İmam-Hatip mezunları için de bir katsayı problemi vardı. O nedenle Sn. Başbakanımızın oğlu o katsayı sebebiyle yurtdışında okumak zorunda kaldı" dedi.

MHP'Lİ VURAL: GELİN SALI GÜNÜ PANTOLON KONUSU DA ÇÖZELİM
Arada söz alan MHP'li Oktay Vural ise, ''Gelin Salı günü pantolon konusu da çözelim'' şeklinde konuştu.

ntvmsnbc.com, 31.10.2013

CHP'li Şafak Pavey: Gelecek olimpiyat tanıtımına kimi koyacaksınız?

Geçirdiği trafik kazası nedeniyle bir bacağını kaybeden ve protez kullanan CHP İstanbul milletvekili Şafak Pavey, daha önce Meclis'e pantolonla katılmak istemiş ancak 'İçtüzük' gerekçesiyle buna izin verilmemişti. Pavey'in konuşmasının tam metnini yayınlıyoruz...

Radikal.com.tr – CHP İstanbul milletvekili Şafak Pavey, Ak Partili 3 milletvekilinin Meclis’e türbanla gelmesinin ardından söz alarak Genel Kurul’a hitap etti.

Geçirdiği trafik kazası nedeniyle bir bacağını kaybeden ve protez kullanan Pavey, daha önce Meclis Genel Kurulu’na pantolonla katılmak istemiş ancak ‘İçtüzük’ gerekçe gösterilerek buna izin verilmemişti. Bu nedenle Pavey’in konuşması merak ediliyordu.



Şafak Pavey’in konuşmasının tam metni şöyle:

“Size bu konuşmayı; her şeyin yasak olduğu genel kurulda yapıyorum... Ortalama yaşın 50 olduğu bir mecliste su içmenin dahi yasak olduğu bir genel kurulda çalışıyoruz. Yaşlı haklarının, hasta haklarının bile düşünülmediği bir genel kuruldan söz ediyorum.

Turist olarak bile gitmediğiniz coğrafyalarda, Afganistan’da, Yemen’de, İran’da, yıllarca türban kullanmaya mecbur edilmiş biri olarak yapıyorum. Mecliste pantolon giymesi, bir erkek vekil tarafından engellenmiş, bir kadın vekil olarak yapıyorum. Olmayan bacağı, erkekler tarafından siyaset sohbetine dönüştürülen biri olarak yapıyorum. Ve artık AKP’nin başı açık vitrin vekillerinin; emanet oyları, gerçek sahibelerine geri verme zamanının gelip çattığını düşünüyorum. AKP’yi iktidara taşımış asıl kadınlarının meclis koltuklarını almalarının hakları olduğuna inanıyorum.

Elbette ülkemde sekülarizmin geleceği ile ilgili muazzam endişelerim var. Ama kaygım türbanla, kırmızı ruj arasına sıkıştırılmış semboller değildir.

Demokrasi paketinde aynı ideolojiyi paylaşan erkek polis doğal karşılanırken; türbanlı kadın polise yasak gelmesine çok şaşırmıştım. Daha vahim bir cinsiyet ayrımcılığı olabilir mi? Ben polisin başındaki türbandan değil, bana vaat ettiği şiddet geleceğinden korkarım.

Mecliste, cemevi açmak için Diyanet’ten fetva isteyen anlayıştan korkuyorum. Yani bir inancın ibadet hakkını diğer inancın iznine bağlayan anlayıştan korkuyorum. Hukukun karşısına dini koyan anlayıştan korkuyorum.

Kadın özgürlüklerinden asla korkmam. Söylemek isterim ki; Özgür bir hayat çok yavaş kurulur ama çok hızlı yıkılır.

Tam da bu nedenle, çiçekli başörtüsü ve daracık pantolonuyla, Çamlıca parkının kuytularında, sevgilisiyle öpüşen genç kıza, özgürlüğünü Mustafa Kemal’e borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Türbanla özgürlük ilişkisi bıçak sırtı gibidir. Bir yandan inanç özgürlüğünü temsil eder, öte yandan inanç baskısını. Birçok kadın inanarak örtünürken, birçok kız kendilerini kontrol eden aile güçleri tarafından zorla kapatılırlar.

Clinton, 2007 de ‘Kadın değişirse, gelecekte değişir’ demişti. Hatta Emine Erdoğan o kadar beğenmiş olmalı ki; geçenlerde konuşmasında kullandı. Sosyal özgürlük alanlarımız, geleceğimizden çalınarak, birer birer imha ediliyor. Beş yaşında örtülen, on beş yaşında evlendirilen kızlarımıza bakalım. Geleceğimiz gerçekten kadınlarımızın hali üstünden, berbat bir şekilde değişiyor. Biz kültür olarak hiç önemsemeyiz ama her özgürlük aynı zamanda büyük bir sorumluluktur...

Türbanlı kadın vekillerden beklentim büyük; Mesela, ülkemin neden, kadın hakları konusunda dünyanın yüz yirmincisi olduğunu anlatmalarını bekliyorum. Neden, 57 İslam ülkesindeki toplam kadın hakları ortalamasının, tek başına Birleşmiş Milletlerde bile yer alamayan Tayvan seviyesine erişemediğini açıklamalarını bekliyorum. Bundan böyle; mini etek giydiği için işten atılan, sol kulağı küpeli olduğu için dövülen, dekoltesi bakanın hoşuna gitmediği için linç edilen, oruç tutmadığı için öldürülen, Hıristiyan olduğunu gizlemek için isimlerini değiştirenlerin güvenlikleri, herkesten çok bu kadın vekillere emanettir. Artık, türbanı bir insan hakları ihlalinden, bir insan hakları kazanımına dönüştürmek, onların sorumluluğudur. İnanç özgürlüğünün en büyük güvencesi, geleceğimizi dini rehberlikle kontrol etmek değil, kusursuz bir sekülerizmdir. Ne demek istediğimi,

seküler Norveç’te doğup, ülkemde vekil olanlar anlayacaktır. Umarım ortak geleceğimize inanıyorlarsa hukuk ve sekülerizmin neden elzem olduğunu taraftarlarına anlatırlar. Lütfen hatırlayın, Ortadoğu da bizim seküler toplumumuz tek taş pırlanta gibi ışıldıyordu…

Oldukça merak etiğim bir ayrıntı var. İnanç gösteri için kullanılabilir mi? Büyük bir ruh temizliğinden doğan muhteşem bir tevazu ile yaşanması emredilmiyor mu? Buraya gelmeden önce, türbanlı vekillerimizin konuşmalarını taradım. Başkalarının özgürlüklerine dair tek bir kelime kullandıklarına rastlayamadım. Kendi inanç özgürlüklerine gösterdikleri hassasiyeti, Ruhban Okulu, azınlık okulları, cemevleri, bir inanç biçimin mundar olarak ilan edilmesi gibi sorunlu inanç alanlarında göremedim.

Mesela bilimin özgürlüğünü kelepçeleyen YÖK hakkındaki fikirlerini de bilmiyorum.

Ama şu hakareti bütün haberlerde duydum: “Başımı açarak, bir daha kirlenmeyeceğim.” Bu durumda başı açık olanlar kirlenmişler midir? İnanç üstünden öbürünü kirli ilan edebilmek kimin haddi olabilir?

Görülüyor ki bir arada yaşama efsanemiz çökmüş... Kibirden küfelik olmuşsanız, size benzemeyenin çığlığını nasıl duyacaksınız? Bir taraf, bir arada yaşamanın yolunu ararken; öbürü sindirmek, dönüştürmek, özgürlüklerini birer birer yok etmek istiyorsa; bizi yok ettiğinizde; gelecek olimpiyat tanıtımına kimi koyacaksınız? Biz Sivas’ta yakılan, Gezi de vurulan, evlerine işaret konulan, hayat tarzından ötürü cezalandırılanlarız. Ama her nasılsa kronik mağdur sizsiniz…

Azınlığın çoğunluğu ezmesi sürdürülemez. Ama çoğunluğun azınlığı ezmesi sürdürülebilirdir.
Gerçekten bu ülkeyi korkunç bir akıbete sürüklemekten kaçınmaya niyetliyseniz; adaletle öç almak arasındaki farkı en kısa zamanda öğrenmelisiniz.

Türkiye Cumhuriyetinin gelmiş geçmiş en otoriter hükümeti nasıl oldu da, birkaç dakikasını almayacak olan iç tüzük değişikliğini yapmadı. Acaba planladığı gösterinin kavgaya dönüşmesini hayal ederek kazanacağı politik kar mı cazip geldi? Bunu bilemiyorum ama bir kanun yapıcı olarak ben iç tüzük değişmeden asla pantolon giymeyeceğim. Bizden çatışma bekleyenler için altını çiziyorum: Biz çatışmıyoruz, var olmak için direniyoruz.

Tarihe dönüp bakarsanız hepimizi neyin beklediğini göreceksiniz. Kendi yarattığınız radikal canavarın sizi de teslim almasını; sadece bizim var olma mücadelemiz önleyebilir. Bundan sonrasını arif olanlara bırakıyorum…”

 

Radikal, 31.10.2013

TBMM'de tarihi konuşmalar
AK Partili dört kadın milletvekilinin türbanla Genel Kurul'a gelmesinin ardından Meclis'te parti temsilcileri sırayla söz aldı.

İlk konuşmayı CHP'li Muharrem İnce yaptı. Genel Kurul'da Muharrem İnce'nin ardından BDP'den Pervin Buldan, MHP'den Ruhsar Demirel ve CHP'den Şafak Pavey de söz aldı.

BDP'li Pervin Buldan'ın 'erkeklere çağrım var; Artık kadınların kıyafetlerine karışmasınlar' çağrısına, AK Partili kadın vekillerden büyük alkış geldi. Yine MHP'li Ruhsar Demirel'in de 'kadınlara kılık kıyafet üzerinden mobbing yapılıyor' sözler de Ak Parti sıralarından alkış aldı.

ŞAFAK PAVEY'DEN ÇARPICI SÖZLER

CHP'li Şafak Pavey ise konuşmasında türbanlı milletvekillerinden çok şey beklediğini söylerken, "Bu konuşmayı olmayan bacağı siyaset sohbetine dönüştürülmüş bir kadın olarak yapıyorum" dedi.

CHP'Lİ İNCE: BU ÖZGÜRLÜK KAVGASI DEĞİL

İnce konuşmasında şunları söyledi:

Kız çocuklarının başörtülü okuyamadığı için kızını yurtdışında okutan Sayın Erdoğan'a saygılarımı sunarak başlamak istiyorum. Bu bir özgürlük kavgası değildir. Başörtülü bacıma saldırdılar deyip, camide içki içtiler deyip aradan 20 cuma geçmiş olmasına rağmen açıklayamamaların davasıdır bu. Dinin emriyse dinin bir tane mi emri var. Yetim hakkını yememek, milleti ayrıştırmamak emir değil midir. Kadınlar babalarının mirasından 2 pay alacak mı? İslam anlayışını bu kadar dejenere eden bir açıklamadır bu. Kişi Allah karşısında resetlendiğini bilemez. Kişi kendisi karar veremez.

İlk konuşmayı CHP'li Muharrem İnce yaptı. Genel Kurul'da Muharrem İnce'nin ardından BDP'den Pervin Buldan, MHP'den Ruhsar Demirel ve CHP'den Şafak Pavey de söz aldı.

BDP'li Pervin Buldan'ın 'erkeklere çağrım var; Artık kadınların kıyafetlerine karışmasınlar' çağrısına, AK Partili kadın vekillerden büyük alkış geldi. Yine MHP'li Ruhsar Demirel'in de 'kadınlara kılık kıyafet üzerinden mobbing yapılıyor' sözler de Ak Parti sıralarından alkış aldı.

 "TAYYİP ERDOĞAN KARŞISINDA RESETLENMİŞ OLABİLİRSİNİZ"

Siz Allah karşısında resetlendiğinizi söylüyorsunuz ama resetlenmediniz. Ama Tayyip Erdoğan karşısında resetlenmiş olabilirsiniz. Sizler bu kürsüde bir kadın arkadaşımızı savunmadınız. Üzerine biber gazı sıkılan kırmızı giysili kadını bir kez burada savunmadınız.
Kıyafeti nedeniyle işten atılan sunucuyu hiçbir zaman savunmadınız. Türbanla meclise verme savaşını verdiniz. Yolsuzluğun savaşını vermiyorsunuz. Kevser suresini bilen meydanlarda “soy önemli soy” demez başbakan. Kardeşinin çapraz danışman yatıp maaşı cebe atıp sonra hacca gidenlerden inşallah hesap sorarsınız diye düşünüyorum. İnşallah milletin hakkını savunur başbakanın karşısına çıkarsınız. Şimdi Başbakana işsizliği konuşalım diyecek misiniz? Seçim yaklaşırken mağdur edebiyatı yapmanıza izin vermeyeceğiz.

"BEYGİRLERİ 7 GÜN KOŞTURUYORSUNUZ"

Sizin bir tane sermayeniz var. Bütün özgürlükleri yok ettiniz. Dinin emrinden bahsediyorsunuz. İddiayı kim buldu şans topunu kim buldu mucitler. Beygirleri 7 günü koşturuyorsunuz mucitler hangisisiniz. Mücahitlik taslayıp aslında müteahhit olanlar siz değil misiniz.
Yıllarca kandırdınız. Size bu sefer bunu yaptırmayacağız.

"BENİM BACIM 12 YAŞINDAN BERİ KAPALI"

Benim başörtülü bacım diyorsun. Başörtüsüzler senin bacın değil mi? Bizim başörtülü başörtüsüz de bacımız. Siyasetçiler zaman zaman gittiği her yerde hemşerilerim der ya… Başörtülüm başörtüsüz bacımda söylemdir. Benim bir bacım var, kız kardeşim var sizin gibi açık değil kapalı. 4 arkadaşınız resetlenmiş ya benim kardeşim 12 yaşından beri resetlenmiştir. Ama bunu siyaset için kullanmam.

BDP’Lİ BULDAN: “NE GİYECEĞİMİZE ERKEKLER KARIŞMASIN”

Muharrem İnce’nin ardından söz alan BDP’li Pervin buldan şöyle konuştu:

Başörtüsü konusundaki sorunun çözülmüş olmasından duyduğumuz mutluluğu ifade etmek isteriz. İkinci bir Merve kavakçı olayı yaşanmadığı için partileri ve grupları topluyorum. Bugün 4 kadın vekil arkadaşımızın başörtü takarak gelmelerindeki en büyük sebep kadınların vermiş olduğu bir mücadelenin sonucudur. Özgürlükler sadece türban meselesinde olmamalıdır. Sadece türban ve başörtüsü yasaklı değildir. Diller, inançlar, kültürler yasaklı haldedir. Yasakların olmaması gerektiğini, özgürce yaşanacak bir Türkiye’yi yaratmak zorundadır. Erkeklere çağrım şudur: Kadın meselelerinde erkekler lütfen konuşmasın. Kadınlar ne giyeceğine, ne takacağına, ne söyleyeceğine erkekler karışmasın. Erkeklerin haddi değildir ve buna hakları yoktur. Erkeklerden biz kadınlar hiçbir erkekten eleştiri almak istemiyoruz. Düşünecek beynimiz var gücümü var buradan da size ispat edebilir.

Kadınlara sesleniyorum: Kadınlarımızı savunalım. Tecavüz tacize uğrayan kadınlarımızı savunalım sahip çıkalım. Ayşe Gökhan bedenini ölüme yatırdı. Hep birlikte tavır olmalıyız. Kadınlar tek yürek olduğu sürece mücadele büyüyecektir, özgürlüklerimiz genişleyecektir. Kadınları birlik ve beraberliğe davet ediyorum. Bizim özgürlükler bizim olsun.

MHP’Lİ RUHSAR DEMİREL: “ERKEKLERE SESLENİYORUM, BİRAZ EMPATİ YAPIN LÜTFEN”

MHP adına olağan bir gündür meclis çatısı altında. Özgürlük adı altında bizim görüşümüzce mobbing yapılıyor.  Bu hanım efendilerin hayatı mikroskop altına konuldu. Bu kimseyi ilgilendirmez. Biraz empati yapın lütfen. Erkeklere sesleniyorum. Nasıl giyindikleri kimi ilgilendirir. 4 hanımefendiye mobbing yapılıyor. Bütün kadınlar adına reddediyoruz, insanları kılık kıyafet yüzünden yargılamayı reddediyoruz kabul etmiyoruz. Biz 2008’de verdiğimiz kanun teklifiyle bu sorunu çözmek istediğimizde kalkmayan parmaklar bugün vicdanlarında bunun hesabını versinler. 2010’da tekrar ettik yine kimse sesini çıkarmadı.

"MOBBİNGDEN VAZGEÇİN"

Beyefendilere sesleniyorum: Biz hanımlar üzerinden siyaset yapmayın lütfen. Bütün hanımlar kıymetlidir. Bizimle birebir siyaset yapın lütfen. Bizi bugünlere getiren Başı açık veya kapalı hiç önemli değil hanımefendilerin omuzlarıdır. Özgürlük adın altında bu mobbingten şiddetten vazgeçiniz. Başka sorunlarımız var. Ne giyindiğimiz değil, çocuk anneler, açlar, işsizleri konuşulmalı. Kılık kıyafetimizi bu ülkenin sorunu olamaz. Biz buraya Türkiye2nin sorunlarını çözmek için geldik. Bu millet sorunları çözelim diye buraya yolluyor kavga etmek için değil. Konuşalım vicdanlarımızla bulaşalım diye akıl var gönül var.

"BURASI NE RİNG NE GÜREŞ ALANI"

Burası ne boks ringi, ne güreş alanı. Konuşmak için varız. Bizler de sizin gibi milletvekiliyiz. Kadın olarak adlandırılmaktan da rahatsızız. Biz ortaklıklarımız üzerinden büyümek istiyoruz. MHP her zaman çağrı yapmıştır. Hanımefendiler istedikleri gibi giyinebilirler, bu herkesin hakkı. Başörtülü hanımefendilerle fotoğraf çektirip twiter’a koyup reklam yapmaya da gerek yok. Bunlar yakışıksız şeyler. O hanımefendilerinin eşi, çocuğu yerine koyun kendinizi. Bunlar mahrem. Mahremimize girmenizden rahatsızız. Erkekler biz sizin ne yiyip ne içtiğinize karışıyor muyuz. Mahremimizden çıkınız.

AK PARTİLİ SATIR: “BUGÜN YASAKLARDAN BİRİNİ BİTİRİYORUZ”

Bugün dinlediğim konuşmalardan dolayı memnuniyetimi belirtmek istiyorum. Hepimizin beklediği ortam bu. Bugün inşallah Türkiye’deki yasaklardan birini bitiriyoruz. Hac dönüşü buraya başörtüsüyle gelen arkadaşlarımıza hoş geldin diyoruz. Kadın üzerinden siyaset yapılması gündem maddesi olması hepimizin reddettiği bir konudur. Anayasada demokratik, laik Türk milleti yazıyorsa gereğini yapmamız gerekirdi. Demokratikleşme hareketiyle başörtülü arkadaşlarımız bizimle çalışmaya devam edecekler. Kadınlar bugüne kadar hep teferruat olarak kaldılar hiç özne olamadılar. Yıllar evvel Merve Kavakçı döneminde yaşanan sorunları yaşamadık. Kadınların siyasette var olması, kalıcı olması hangi görüşte olursak olalım bir arada olmamızla olacaktır.
Şu resme baktığımda memnuniyetimi belirtmek istiyorum. Kadınların her alanda daha fazla yer alması için çalışacağımıza söz veriyorum.

HDP’Lİ SABAHAT TUNCEL: “BU, İKTİDARIN DEĞİL BEDEL ÖDEYEN KADINLARIN BAŞARISIDIR”

Her zaman gerilim konusu olan bir sorunu çözmüş oluyoruz. Çok daha fazla sorunlarımız var. Bu konuda bugüne kadar bedel ödeyen başörtülü kadınlarımızın verdiği mücadeledir. Bu iktidarın başarısı değildir. Bedel ödeyen kadınların başarısıdır. Biz kadınların sorunları çok fazla. İnanç özgürlüğü konusunda alevi kadınlarında çok büyük sorunları olduğunu biliyoruz. Hep biz kadınlardan bahsedilirken eşit bireyler olarak bahsedilmiyor. Başbakan bile kadın erkek eşitliğine inanmadığını söylüyor. Nasıl doğum yapacağımızı bile erkekler söylüyor. Biz hep birilerinin bacısı, kardeşi annesi oluyoruz. Biz kimsenin bacısı, kardeşi değiliz. Bu zihniyet bugün yaşadığımız sorunların kaynağıdır. Sadece kadınların konuşması da yetmez. HDP adına bugün TBMM bir hak ihlalini ortadan kaldırmıştır.
3 Kasım’da aleviler sokağa çıkacak, onların sorunları da çözülmelidir.

CHP’Lİ ŞAFAK PAVEY: “TÜRBANLI VEKİLLERDEN BEKLENTİM BÜYÜK”

Size bu konuşmayı her şeyin yasak olduğu genel kurulda yapıyorum. Turist olarak bile gitmediğiniz coğrafyalarda yıllarca türban takmak zorunda kalmış biri olarak sesleniyorum. Mecliste pantolon giymesi engellenmiş bir kadın vekil olarak yapıyorum. Olmayan bacağı siyaset sohbetine dönüştürülmüş bir kadın olarak yapıyorum. AKP’yi iktidarı taşımış asıl kadınları meclis koltuklarına alınması gerektiğine inanıyorum. Ülkemle ilgili çok endişelerim var. Ben polisin başında türbandan bana şiddet geleceğinden korkuyorum.
Yani bir inancın ibadet hakkını diğer bir inanca bağlayan anlayıştan korkuyorum. Kadın özgürlüklerinden asla korkmam. Özgür bir hayat zor kurulur zor yıkılır. Sevgilisiyle öpüşen genç kıza özgürlüğünü Mustafa Kemal’a borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum
Kimi kendiliğinden örtünürken kimi aile baskısıyla örtünmüştür.

"BAŞI AÇIK OLAN KİRLENMİŞ MİDİR"

Sosyal özgürlük alanlarımız birer birer imha ediliyor.  Türbanlı kadın vekillerden beklentim büyük. İnanç gösteri için gösterilebilir mi? Türbanlı vekilleri konuşmalarını taradım. Başkalarının özgürlüklerine dair bir cümleye rastlamadım. Bir cümlelerini çok üzülerek okudum. Başımı açıp bir daha kirlenmeyeceğim. Bu durumda başı açık olanlar kirlenmiş midir. İnanç üstünden bunu ilan edebilmek kimin haddi olabilir. Biz çatışmıyoruz var olmak için direniyoruz. Tarihe dönüp bakarsanız bizleri nelerin beklediğini göreceksiniz.
Bundan sonrasını arif olanlara bırakıyorum.

ARINÇ:  “HERKESE TEŞEKKÜR EDİYORUM”

Pavey’in gündem dışı konuşmasına karşı görüşlerimizi aktaracağız. TBMM Genel kurulunu çok anlamlı bir hale getiren dikkatleri buraya toplayan herkesle birlikte heyecanla beklenen bir konu var. Vekil arkadaşlarımız başörtüsüyle genel kurula geldiler. Her şeyin bir ilki var. Olumsuz çok büyük bir tepki var. Partilerden de olumlu olumsuz tepkiler var. Burada ne söylenecek, ne kavgası çıkacak diye bekleyenler var. Siz bunları boşa çıkardınız. Çok güzel bir konuşma yapan Şafak Pavey’e  ve diğer arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Saygıyla konuşmak, beklediğimi budur. Beğendiğimiz sözler olur eleştiririz, beğeniriz alkışlarız ama böyle bir olgunluk gösterilmesini gururla karşıladım. Aynı olgunlukta olmaya gayret edeceğim ve havayı bozmamaya çalışacağım. İnce’nin sözlerine ve partimizi suçlamasına razı değilim. Hepsini kendisine iade ediyorum. Pavey’in de sözlerinin bazı kısımlarına katılmadığımızı belirtmek istiyoruz.

"O KONUŞMALARI UNUTMAK İSTİYORUM"

Merve Kavakçı şurada oturuyordu. O gün çok üzücü tartışmalar oldu. 14 yıl önce Ecevit, Demirel’in yaptığı konuşmaları unutmak istiyorum. Kabul edilemeyecek sözlerdi.  Kavakçı yemin edecekti ant içmek mümkün olmadı. Bugün geldiğimiz noktaya bakarak bunun tekrarlanmaması çok önemlidir. Bunu biliyorum. O olayın siyasi etkileri olmuştur. O gün “dışarı dışarı” diyenlerin hepsi şimdi dışarda kaldı. Bu mesele üniversitelerdeki kılık kıyafetle başladı. Öğrencilerimiz arasında bir sorun yok, buna hiçbir siyasi partinin de tepkisi yok. Meclis başkanlığımda yaşadığım olaylar, kızımdan dolayı zan altında bırakılan bir insan olarak yüzlerce defa konuştum.

Bu böyle bir aile içerisinde yetiştik, niçin böyle bir ayrımcılık var hep bunları düşündük. İsyan etmedik, dağa çıkmayı aklımızdan geçirmedik. Sabır çok gerekliymiş, 14 yıl sonra bazı şeyler gerçekleşiyor. Dağa çıkmadan gerçekleşiyor. Sayın Buldan ve diğer arkadaşlarım doyurucu konuşmalar yaptı. Hepsiyle ilgili bir araya gelip çözüm bulabileceğimizi umuyorum. Ben kayıtlara geçen her sözümün arkasındayım.

2005 tarihli bazı haberler yayınladı. Hepsini çıkardım. İnce’nin bana atfettiği sözlerin hiçbir yok. Ben 2005’te Leyla Şahin hakkındaki kararı değerlendirmişim. Altında İnce’nin bahsettiği cümlelere benzer sözler var. Ben bunları hep söyledim. Laiklik uygulamaları her yerde farklıdır. Arkadaşlarımız kopyaları kendisine iletecek. Meclis Başkanlığım dönemimde her gün soru önergesi veriliyordu. Kendi kıyafetleriyle buraya gelecekler diyordum. Bugün bu işe karşı çıkanların 2,5 sene sonra burada olacaklarını sanmıyorum, bizler de olmayacağız belki. Hukuk devletiyiz. Kadınların kılık kıyafetini düzenleyen hiçbir kanun yoktur.Siyasi simgedir.

"AHLAKSIZLIĞIN DANİSKASIDIR"

Kadınlarımızı başı açık yada kapalı şekilde kategorize etmek ahlaksızlığın daniskasıdır. Şafak Pavey ile ilgili konu. Burada kadının erkeğin nasıl giyineceği açık. Burada 56. Madde çok gülünç yazılmış. Şimdi Sayın Meral Akşener’in ayırmadığı için başkanlık kürsüsünde başkan, beyaz gömlek üzerine beyaz kelebek. Bu kadar rüküş bir kıyafeti sayın Akşener’e giydirecek halimiz yoktu. İçtüzük değişmedi. Fiili olarak kendileri seçtiler belirlediler. Memurlar için pantolon giyme özgürlüğü geldiyse milletvekilleri içinde olmalı. Kadınlar için pantolon elbette güzel kıyafettir. Bir düzenlemeyi de rahatlıkla yapalım.

MUHARREM İNCE: OĞLANIN DA MI TÜRBANI VARDI

Bizim anlatmak istediğimiz şu. Biz istismarını yapamayın diyoruz. Benim söylemediğim sözleri söyledi diyorsunuz. Peki Sayın Arınç, laik bir ülkenin kanun koyucusu dini inançlarla kural koyamaz diyorsunuz. Ya o bilgisayarla yanlış söylüyor, ya ben ya siz. Yine Arınç. Kuran’ı Tevrat’ı İncil’i esas alarak düzenleme yapamaz diyorsunuz. Bu sözler size ait. Başbakan ile çelişiyorsunuz siz. Bizim sorunumuz bu istismarı bunun. Benim çocuklarım mağdur oldu deyip çaktırmadan oğlanı da ABD’ye göndermek. İstismar bu. Hadi kız okuyamadı anladım. E oğlanın da mı türbanı vardı? Oğlan niye okuyamadı. Hani camide içki içildi. Hani video kaydı. Hani Beşiktaş’ta başörtülü kardeşimize 70/80 kişi saldırmıştı. Hadi toplumdan korkuyorsunuz, bize gösterin o zaman. İstismar etmenize karşıyız biz.

OKTAY VURAL: PANTALON İLE İLGİLİ MUTABAKAT VAR

Sayın Arınç pantolon ile ilgili gruplar bir araya gelsinler dedi. Bu konuda bir mutabakat var. Bu konuda sayın Şafak Pavey’in de mağduriyetine yol açan konuyu MHP olarak bütün grup başkanvekillerine sesleniyorum. Gelin bunu Salı günü bu pantolon konusunu da çözelim.

NURETİN CANİKLİ: BAŞBAKAN'IN OĞLU İMAM HATİP MEZUNUYDU

Sadece başbakanımızın çocukları değil daha binlerce kızımız, sırf bu nedenle başka ülkelerde okumak zorunda kaldılar. Bugün uzun zamandan beri aylardan beri bu uygulamaya son verilmiştir. Sayın başbakanımız erkek çocuklarını niye yurt dışına gönderdi, istismar konusu suçlaması gündeme geldi. Aynı sorun imam hatipliler içinde vardı, kat sayı problemi vardı. Türkiye birincisi de olsa, 2011 yılında bu meclis tarafından kaldırılmadan önce, birinci dahi olsa üniversiteye girme şansı yoktu. İmam hatipler ve diğer meslek liselerinin önü kesilmişti.

O nedenle o kardeşlerimizin, başbakanımızın oğlu da imam hatip mezunuydu. O nedenle yurt dışında okudu.  Biz istismar ediyorsak bize bu imkanı vermeyin o zaman. Gelin yasakları kaldıralım istismar konusu da bitsin.
 

Hürriyet, 31.10.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.