Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Orta gelir büyüme tuzağı - 1

Orta gelir büyüme tuzağı - 1
 

Orta gelir düzeyi grubunda bulunan ülkelerin birçoğu, uzun süre bu seviyede kalıp üst gelir grubuna geçemedikleri için 'orta gelir büyüme tuzağı'na yakalanıyorlar.

Ülkelerin uzun vadeli ekonomik politikalarının amaçlarından biri de kişi başına milli geliri arttırmaktır. Ancak kişi başına gelirdeki büyüme seyri, uzun vadede her zaman istikrarlı bir seyir izlememektedir. Orta gelir düzeyine ulaşan kimi gelişen ülkeler, bu gelir seviyelerinde tıkanmakta ve bir üst seviyeye geçememektedirler. Ancak bu durum her ülke için geçerli değildir. Ekonomi yazınında, bu durum ‘orta gelir büyüme tuzağı’ olarak adlandırılmaktadır. Orta gelir düzeyine geçmiş ve üst gelir düzeyine ulaşmaya çalışan her ülke için olası bir durum olan söz konusu tuzağa yakalanma sebepleri olduğu gibi bu tuzaktan kurtulmanın da yolları mevcuttur.

GELİŞMİŞLİK SAFHALARI

Ekonomik gelişme ve gelir düzeyindeki artışla birlikte ücretlerin yükselmesi, düşük gelir düzeyindeki ‘işgücü’ maliyeti avantajlarının yok olmasına neden olmaktadır. Doğal süreç içerisinde kaybolan bu avantajların yerine yeni ‘rekabet avantajları’ koyup koyamamak, ‘tuzağa’ yakalanıp yakalanmama durumunu da belirlemektedir. ‘Orta gelir büyüme tuzağı’nın anlaşılabilmesi için ekonomilerin gelişim safhalarından bahsetmek faydalı olacaktır. Dünya Ekonomik Forumu, ülkeleri gelişmişlik düzeylerine göre üç safhaya ayırmaktadır. ‘Faktör odaklı’ olarak adlandırılan birinci safhadaki ülkeler, düşük becerili ve maliyetli işgücü ve doğal kaynaklar üzerinden rekabet etmektedirler. Bu ülkeler ağırlıklı olarak basit ürün ve emtia ticareti gerçekleştirmektedir ve rekabette ürün kalitesi ve teknolojik özelliklerden daha ziyade fiyat ön plandadır. Düşük ücretlere, teknolojik altyapı ve yenilikçiliğin henüz yeterince gelişmemiş olmasından dolayı ‘düşük verimlilik’ eşlik etmektedir. Verimlilikten kasıt, belli bir işgücü ve sabit sermaye girdisiyle elde edilen çıktı değeridir. ‘Verimlilik odaklı’ olarak adlandırılan ikinci safhaya geçen ülkelerde ücretler yükselmiştir. Artık birinci safhada rekabet edilebilen ‘basit’ ürünlerde maliyetler yükseldiğinden, ürün farklılaşması sağlanabilecek, daha yüksek teknolojiye sahip ürünlerin üretilmesi ve ticarete konu olması gerekmektedir. Teknolojik altyapı ve yenilikçiliğin gelişmesinden dolayı verimlilik de birinci safhaya göre artmıştır. ‘Yenilikçilik odaklı’ olarak adlandırılan üçüncü safhada ise gelire paralel olarak ücretler daha da yükselmiştir. Rekabet ancak rakiplere göre önemli ölçüde farklılaşmış hatta ‘emsalsiz’ (unique) ürünlerle sağlanabilecektir. Ürünlerin yanı sıra hizmetler, modeller ve süreçlerde de yenilikçilik elde edilmektedir.

Bir ülkenin kişi başına gelirinin artarak daha ileri bir gelişme safhasına geçmesi, ürünler ve rekabet açısından somut olarak ne ifade etmektedir? Bir örnek üzerinden gidelim. 2010 itibariyle kişi başına gelir düzeyinin 10-15 bin dolar düzeyinde olduğu seçilmiş –Türkiye, Macaristan, Polonya, Brezilya gibi– gelişen ekonomilerde saat başı ücretler 4-6 dolar iken, kişi başına gelirin 70 bin dolar olduğu İsviçre’de, saat başı ücretler 34 dolar düzeyindedir. Ancak aynı ‘vakti’ gösteren kol saatleri gelişen ülkeler tarafından üretildiğinde fiyatlar birkaç dolara kadar inerken daha ileri teknoloji ve gelişmiş tasarımla imal edilen İsviçre yapımı kol saatlerinin fiyatı birkaç yüz dolar ile birkaç yüz bin dolar arasında değişebilmektedir! Yani İsviçre, kol saatlerinde, düşük ve orta gelirli ülkelerin aksine ‘fiyat’ ile değil teknoloji ve kalite ile geçmiş dönemlerden gelen ‘algıyı’ pazarlamaktadır. Gelişen ülkeler henüz faktör ve verimlilik odaklı safhada iken, yüksek gelirli gelişmiş ülkeler ‘yenilikçilik odaklı’ gelişmişlik safhasındadır.

Gelir düzeylerindeki yükselme, artan işgücü maliyetleri üzerinden ülkeleri gelişmişlik safhasında ilerlemeye zorlamakta ve gelirde ‘sınıf’ atlama ile ‘gelişmişlik’ düzeyinde ‘sınıf’ atlama büyük oranda birbirine paralel gitmektedir. Peki, gelir düzeylerinin ayrımı hangi noktalarda belirginleşmektedir? Dünya Bankası, Temmuz 2013 itibariyle cari fiyat düzeyiyle 1,035 dolar altı yıllık kişi başına gelire sahip ülkeleri düşük gelirli, 1.036-4.085 dolar arası kişi başına gelire sahip ülkeleri alt-orta gelirli, 4.086-12.615 dolar arası kişi başına gelire sahip ülkeleri üst-orta gelirli ve 12.616 ve üstü gelire sahip ülkeleri yüksek gelirli olarak sınıflandırmaktadır. Gelişme safhaları ve gelir grupları itibariyle hangi ülkelerin alt ve üst orta gelir düzeyinde ‘tuzağa takıldıkları’ veya ‘henüz’ takılmadıkları, bu ülkelerin yapısal farklılıkları ve Türkiye’nin rekabetçilik ölçütleri itibariyle tuzağa takılmaması için atması gereken adımları önümüzdeki hafta tartışacağım.
 

Metin ERCAN

 

Radikal, 19.10.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.