Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > 10 büyük ekonomiden biri olmak gerçekleşebilir bir hayal mi?

10 büyük ekonomiden biri olmak gerçekleşebilir bir hayal mi?

Türkiye kendi kendine bir hedef koydu ve Cumhuriyet’in 100. yılını kutlayacağımız 2023 yılında
dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak istediğini söyledi.
Bu, gerçekleştirilmesi o kadar da kolay bir hedef değil. Türkiye halen satınalma gücü paritesine
göre hesaplandığında 1 trilyon 306 milyar dolarlık bir ekonomiye sahip. (IMF’nin 2012 tahmini)
G 20 üyeleri arasında ekonomisi bizden küçük Arjantin, Avustralya, Güney Afrika ve Suudi
Arabistan var. Bizden büyük ekonomiye sahip ülkeler arasında bize en yakın gözüken Kanada,
Güney Kore, Meksika ve İtalya var. Onlardan sonra 2 trilyon dolarlık ülkeler başlıyor.
Bir ülkenin ekonomisinin büyüklüğünü belirleyen çok sayıda faktör var. Doğal kaynaklar ve insan
kaynağı bu kaynakların en kolay akla geleni. Örneğin Suudi Arabistan 907 milyar dolarlık
ekonomisini büyük ölçüde petrole borçlu. Çin ve Hindistan ise 12.4 trilyon dolarlık ve 4.7 trilyon
dolarlık ekonomilerini bir ölçüde ucuz insan kaynağına borçlu ama biraz sonra göreceğiz, bununla
yetinmiyorlar.
Doğal kaynaklarının yanısıra ucuz olsun olmasın işgüçlerinin yaratıcılığına ve verimliliğine
dayanan ülkeler en büyükler. Mesela bizim kadar nüfusu olan Britanya bizim iki katımıza yakın,
bizden biraz fazla nüfusu olan Almanya neredeyse üç katımız ekonomiye sahip. Amerika’yı
saymıyorum bile.
Peki ne demek işgücünün yaratıcılığı ve verimliliği?
Burada eğitim ve bilime verilen önem devreye giriyor.
İki hafta önce Rusya’nın St. Petersburg kentinde yapılan G20 zirvesi öncesinde ReutersThompson’un araştırmacıları David Pendlebury ve Bob Stembridge, G20 ülkelerini bilimsel
yaratıları açısından karşılaştıran önemli bir rapor yazdı.
Dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan Amerika’nın aynı zamanda 2012 yılında yayınlanmış
350 bin bilimsel araştırmayla bu alanda da birinci olması kimseyi şaşırtmadı. Onu 180 bin
araştırmayla dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin izliyor. Türkiyeli bilimciler 23 bin bilimsel
makale yayımlamışlar. Az önce ‘yakın rakiplerimiz’ dediğim ülkeler bizden fazla bilimsel makale
yayınlamış.
Daha ilginci var. Reuters-Thompson araştırmacıları, ülkeleri bin çalışan başına düşen AraştırmaGeliştirme personeli açısından da karşılaştırmış.
Türkiye’de her bin çalışana 3.41 Ar-Ge personeli düşüyor. Aynı rakam ‘yakın rakibimiz’ Güney
Kore’de 14.40 kişi, Avustralya’da 8.12 kişi, İtalya’da 9.25, Endonezya’da 11.34 kişi. Ama
üzülmeyin, Güney Afrika ve Meksika’da durum bizden kötü.
Çağdaş ekonomilerin gücünü belirleyen başka bir faktör icat sayıları. Ben sadece her ülkenin en
fazla icat yapan kişi/şirketinin icatlarının rakamlarını buraya dizdim, isteyen ayrıntısına yazının
sonunda linkini vereceğim rapordan bakabilir.
Bizim en çok icat yapan şirketimiz (2012’de Oyak Renault imiş) 122 icat yapmış, bu alanda da
dünya lideri olan Amerika’nın en çok icat yapan şirketi ise 6584 icat yapmış. Bir Güney Kore
şirketi tek başına 6009 icat yapmış, bir Alman şirketinin icat sayısı 3361, bir Çin şirketi 2532 icat
yapmış bir yılda.
Peki Türkiye bu rakamlarıyla ilk on ekonomiden biri olabilir mi?
Elbette olabilir. Ama özellikle eğitime bakış açımızı tamamen değiştirmemiz gerek.
Şunu unutmayın, özellikle üniversitedeki temel bilimler eğitiminde ciddi bir gerileme yaşıyor
ülkemiz. Bu gerilemenin sonuçlarını önümüzdeki 5-10 yılda ekonomimizin duraklaması, başka
ülkeler karşısında gerilemeye başlamamızla hissedeceğiz. Önce bu eğilimi terse çevirip temel
bilimler eğitimimizi ciddi anlamda teşvik etmemiz gerekiyor.
İkinci önemli unsur, 2003 yılından beri ciddi bir hızlanma içine giren Araştırma-Geliştirme
konusunda hız kesmeden ve hatta gaza daha da fazla basarak ilerlemeye devam etmemiz.
Bin kişi başına düşen Ar-Ge personeli sayımızı 3.41’den 10 kişinin üzerine çıkartmalıyız.
Bunları yapmadan, kendi işgücümüzün yaratıcılığı ve verimini yükseltemeyiz. O zaman da geriye
bir tek işgücümüzün ucuzluğunu sürdürmeye çalışmak kalır.

Ucuz işgücü refah artışının durması veya sınırlanması demektir; yani ilk 10 ekonomiden biri
olamayız.
Çok kritik kararların eşiğinde Türkiye.
Not: Meraklısı araştırmaya http://sciencewatch.com/sites/sw/files/images/basic/researchinnovation-g20.pdf adresinden ulaşabilir.
 

İsmet Berkan, Hürriyet

15.09.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.