Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Gezi'nin arkasında CHP var

Gezi'nin arkasında CHP var

Başbakan Erdoğan, Gezi eylemlerinde CHP'li vekillerin ön saflarda olduğunu belirterek "Sandıktan çıkamayacaklarını anladılar" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , dün Uluslararası KOBİ Şûrası’nda yaptığı konuşmada CHP ’yi eleştirdi. Milletin CHP’ye tek başına iktidar vermeyeceğini belirten Başbakan Erdoğan, “CHP bunu Mısır’a anlatabilseydi Mısır da bunlardan ders alırdı. Gençlerimiz demokrasiye sahip çıkacak, yeni 12 Eylül’e izin vermeyecektir. 27 Mayıs’tan bu yana iktidar olamadılar. Bu millet ebediyete kadar o partiye tek başına iktidar vermeyecektir” dedi.
CHP’nin kendilerini savaş yanlısı olmakla suçlamasına sert tepki gösteren Erdoğan, şunları söyledi: “Bizi savaş yanlısı olmakla suçluyor. Soruyorum şimdi; 110 bin insan katledilirken siz neredesiniz? Kadınlar, çocuklar ölüyor siz neredesiniz? Ey ana muhalefet neredesiniz? Şimdi utanmadan sıkılmadan çıkıp bizi savaş yanlısı ilan ediyorlar. Ana muhalefet rejimin yanında, biz de mazlumun yanındayız. Farkımız bu. Muhalefete göre Esad öldürürse iyidir. Reyhanlı’da 53 kardeşimizi katlettiler. Arkasından CHP’yi Şam’a götüren Gezi olaylarında da CHP ve CHP’li vekiller yatmaktadır. Çok açık ve nettir. Sandıktan çıkamayacağını anlayanlar sokak ve caddelere umut bağlıyor. Fazla değil 6 ay kaldı, 6 ay sonra sandık önümüze geliyor.”

Sarhoş gezmeleri isteniyor

Alkol yasağı konusunda getirilen eleştirilere de yanıt veren Erdoğan, Batı ülkelerini örnek verdi. “Gitsinler Amerika ’ya baksınlar, Batı’ya baksınlar. Bakınca daha çok şeyler yapmamız gerektiğini görecekler” diye konuşan Başbakan, “Bunları bildikleri halde, genç yavrularımızı dahi sarhoş gezdirecekler. Ondan sonra da kazada çocuğum öldü feryat. Sadece senin çocuğun içtiği için ölmüyor. İçmediği halde çarpılan ölen insanlar var, onlar ne olacak? Öldüren gibi muamele de görmüyor. Alkol olayı hafifletiyor, nedir bu ödüllendirme oluyor. Bu konuda hassasız. ‘Din böyle emrettiği için böyle yapıyorlar’ diyorlar. Böyle yanlış olabilir mi? Bütün anayasayı böyle ele mi alacaksınız? Musevilerde kalkıp da böyle emrettiği için böyle bir yargılamanın yapıldığını duydunuz mu?”
Başbakan Erdoğan konuşmasında Suriye konusuna da değindi. Şam rejiminin, kimyasal silahları denetime açacağı yönündeki taahhüdü ve Rusya’ya verebileceğine dair açıklamasıyla sürecin farklı bir boyut kazandığını söyleyen Erdoğan, bu yolla rejimin “daha fazla katliam yapabilme” için zaman kazandığını iddia etti. Erdoğan, “Biz de diyoruz ki; ölüm ölümdür, kullanılan silah ne olursa olsun” diye konuştu.

Radikal, 12.09.2013

 

Erdoğan: Demokratikleşme paketini haftaya açıklıyoruz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratikleşme paketinin hazır olduğunu, haftaya büyük bir basın toplantısıyla duyurulacağını açıkladı.11 yıl önce çözülmez gibi görünen nice sorunlar olduğunu, bugün esamelerinin dahi okunmadığını, dün saatlerce "Demokratikleşme Paketi"ni müzakere ettiklerini, yarın akşam artık son maddeleri görüşüp bitireceklerini ve öbür hafta büyük bir ihtimalle, geniş bir basın toplantısıyla bu paketi açıklayacağını söyledi.

Başbakan Erdoğan, CNR Fuar Merkezinde düzenlenen TÜMSİAD Uluslararası Kobi Şurası ve TÜMEXPO Genel Ticaret Fuarı'nın açılışında yaptığı konuşmada, 12 Eylül Darbesi'ne değindi. Yakın tarihte yaşanmış son derece meşum ve karanlık bir olayın, 12 Eylül askeri müdahalesinin 33'üncü yıldönümü olduğunu anımsatarak, "Türkiye bu müdahale nedeniyle gerçekten çok ağır bedeller ödedi. Sadece 12 Eylül müdahalesinin olduğu gün ve sonrasında değil; 12 Eylül'ün öncesinde, yani hazırlık döneminde de Türkiye, gençlerini, kazanımlarını, birikimlerini, enerjisini maalesef heba etti. Bu karanlık yıldönümünde, şunu burada açık açık ifade etmek durumundayım. Türkiye, asıl büyük bedeli, 12 Eylül müdahalesinden çok daha önce, 27 Mayıs 1960 müdahalesinde ödemiştir. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, esasen 27 Mayıs'ın tahkim edilmesi, 27 Mayıs'ın yeniden yaşatılması girişimleridir" diye konuştu.

 

27 Mayıs müdahalesinin karanlık gölgesinin bugünlere kadar Türkiye'nin üzerinden gitmediğini belirten Erdoğan 27 Mayıs'ın sapladığı hançerle açılan yaraların iyileşmediğini, demokrasinin, yargının, Meclis'in, medyanın, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin üzerine karabasan gibi çöktüğünü söyledi.

Bu karabasanın geçen 53 yıla rağmen dağılmadığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "27 Mayıs'ın izleri tamamen silinmediği için 12 Mart olmuş, 12 Eylül olmuş, 28 Şubat olmuştur. 27 Mayıs zihniyeti değişmediği için, dönüşmediği için, 27 Mayıs ahlakı, bazı ruhlara sirayet ettiği için, bugün bile bazı zihinlere, bazı ruhlara demokrasi nüfuz edemiyor. Bizim, geleceğimiz adına, demokrasimiz adına, birliğimiz ve kardeşliğimiz adına, işte bu 27 Mayıs'ı, bu 12 Eylül'ü, bu 28 Şubat'ı gençlerimize çok etraflı şekilde anlatmamız gerekiyor. Bugün sokalarda ellerinde molotofkokteylleriyle dolaşanlar, önce bunu çok iyi öğrenmeleri gerekiyor. O dönemlerde özgülüklerimizin ellerimizden nasıl alındığını onlara çok iyi anlatmamız gerekiyor. Ülkemizin nasıl çökme noktasına geldiğini onlara çok iyi anlatmamız gerekiyor. Eğer bu karanlık tarihler unutulursa, aynı şekilde tekerrür ederler. Gençlerimizin, bu tarihleri bilmeleri gerekiyor. Gençlerimizin, bu tarihlere nasıl gelindiğini, bu darbelerin nasıl hazırlandığını, sonrasında Türkiye'nin hangi ağır faturaları ödediğini bilmeleri gerekiyor. Bu salonda bulunan tüm kardeşlerim büyük oranda 27 Mayıs'ı yaşamadılar. Ama öncesine bakın, 27 Mayıs'a kadar gelen sürece bakın, okuyun, araştırın, bugün yaşananlarla o günlerin tıpa tıp birbirine benzediğini göreceksiniz."

Başbakan Erdoğan, kısa zaman önce geçmişe yönelik bir arşiv araştırması yaptığını, bazı yazılı medya gruplarının gazete manşetlerine baktığını söyledi. Köşe yazılarını da okuduğunu, tüm yazılanların bugünle aynı olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Sanki bugün o başlıkları atanlar, arşivleri açmışlar o başlıkları almışlar aynen bugün yine o başlıkları atmışlar. 12 Eylül'e gelen sürece bakın, 12 Eylül'ün o hazırlık dönemine, o pişirilme dönemine bakın, bugünlerde yaşananların yaşandığını, aynı manşetlerin atıldığını, aynı açıklamaların yapıldığını göreceksiniz. Bugün bize nasıl, 'sandık herşey değildir' deniliyorsa, gidin okuyun, araştırın, merhum Menderes'e de aynısını söylediler. Bugün bize nasıl, bazı densizler çıkıp da, 'Sizi biz bile kurtaramayız' diyorlarsa, aynı şeyin merhum Menderes'e de söylendiğini göreceksiniz. Kefenini alıp yola çıkanlar için kurtaracak insana ihtiyaç yoktur. Biz, kurtarıcı aramıyoruz. Bize bu ithamı yapanlar, kendilerini kurtaracak olanları arayıp bulsunlar. Kaldı ki biz Endülüs Medeniyeti'nde oradaki şu kutlu ifadeyi önce öğrensinler 'La Galibe İllallah'. 'Allah'tan başka galip yoktur, tek galip o.' Bugün nasıl yalanlar dolaşıma sokuluyorsa, o günlerde de aynı yalanların, gençlerin kıyma makinelerinde öğütüldüğü yalanlarının dolaşıma sokulduğunu göreceksiniz. Gezi olaylarında onu demediler mi? Gençler şöyle öğütülüyor, böyle öğütülüyor. Şöyle dövülüyor, böyle dövülüyor. Bunlar demediler mi? Hala söylemiyorlar mı? Bugün nasıl bir el, gençleri sokağa itmek istiyorsa, üniversiteleri karıştırmak istiyorsa, o gün de aynı elin gençlere kıydığını göreceksiniz."

Erdoğan, demokrasiye çok ama çok sağlam şekilde sahip çıkan bir iktidarın iş başında olduğunu anlatarak, hukuk içinde özgürlüklere sınırsız saygılı olduklarını kaydetti. Erdoğan, hukuk dışında başkalarının özgürlük alanına müdahale edildiğinde güvenlik güçlerinin ve kendilerinin hukukun verdiği yetkileri sonuna kadar kullanacaklarını söyledi.

Ülkenin refah ve huzurunu bozmaya kimsenin hakkı olmadığını ifade eden Erdoğan, kamu düzenini bozmaya yeltenenlerin karşılarında bu düzeni sağlamakla görevli olan güvenlik güçlerini bulacağını aktardı.

28 ŞUBAT'TA BEŞLİ ÇETELER NEDEN YARGILANMIYOR?

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin sesi çok çıkanın istediğini yaptığı, bir avuç seçkinin, elitin, imtiyazlının, dayatmalarda bulunduğu bir ülke olmadığına vurgu yaparak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bugün Türkiye, 76 milyonun bir olduğu, beraber olduğu, birbirine eşit, birbirine kardeş olduğu bir ülke konumuna yükselmiştir. Zira, 11 yıl içinde, çok önemli reformlar yaptık, çok büyük bir dönüşümü gerçekleştirdik. Ekonomiden demokrasiye, yargıdan dış politikaya kadar her alanda, 27 Mayıs vesayetinin izlerini sildik. 27 Mayıs'ın, 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın gölgelerini büyük oranda ortadan kaldırdık. Bakın burada samimiyetle, bir alandaki başarısızlığımızı huzurlarınızda açık açık ifade etmek istiyorum. Her alanda köklü reformlar yaptık, her alanda 27 Mayıs'ın ve diğer darbelerin vesayetini ortadan kaldırdık ama muhalefeti, mevcut muhalefet partilerinin zihniyetini değiştirmede, dönüştürmede başarısız olduk. Muhalefet partilerine bakın, üzerlerinde hala 27 Mayıs'ın, 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın gölgelerini ve tozunu taşıdıklarını görürsünüz. 28 Şubat'ta sermayenin katkısı yok muydu, yazılı ve görsel medyanın katkısı yok muydu? Hani bazı beşliler vardı biliyorsunuz. Beşli çeteler diye başlıkların atıldığı dönem, yok muydu? Ben onlar niye yargılanmıyor diye hala şaşıyorum. 28 Şubat'la ilgili neden onlar hesaba çekilmiyor diye merak ediyorum."

Başbakan Erdoğan bazılarının, "Hükümet bizim yaşam tarzımıza karışıyor" dediğini kaydederek, "Allah aşkına hangimizin veya hanginizin yaşam tarzınıza bu hükümet müdahale etmiş. Varsa böyle bir müdahale, Allah aşkına, lütfen bunu bana, il başkanlarıma iletin. Nerede böyle bir şey var? Giyim tarzına, yaşam tarzına nerede müdahale etmişiz?" dedi.

GENÇ YAVRULARINI GECE GÜNDÜZ SARHOŞ GEZDİRECEKLER

"Eğer bunu yaptığımız alkol düzenlemesiyle ilgili söylüyorsa o çevreler kusura bakmasınlar, gitsinler Amerika'ya, Batı'ya baksınlar, Batı'daki düzenlemeleri görsünler. O düzenlemelere baktıkları zaman, bizim daha çok geride olduğumuzu görecekler. Bizim daha yapmamız gereken çok şey olduğunu görecekler" diyen Erdoğan, Amerika'nın birçok eyaletinde 21 yaşın altındaki gençlere alkol satılamadığını, Avrupa'da da uygulamanın bu yönde olduğunu aktardı.

Konuyla ilgili ABD ve Avrupa'daki uygulamaların bilindiğini vurgulayan Erdoğan, "Gece gündüz genç yavrularını dahi 'şaribül leyli ven nehar', sarhoş gezdirecekler. Ondan sonra 'trafik kazasında benim çocuğum öldü' diye feryat ediliyor. Ne olacak? Bunların tedbiri alınmazsa, eğer gece gündüz bu böyle devam ederse... Sadece senin çocuğun içtiği için ölmüyor. Bir de içkisiz araba kullandığı halde, maalesef onun çarpması neticesinde ölen insanlar var. Onların durumu ne olacak?" Taksirli suç işlenmiş kabul edilmiyor, biliyor musunuz? Çok enteresan. Yani katiller sınıfına girmiyor alkollü... Onu hafifletici sayıyor. Bir katilin silahla vurarak veya bıçakla öldürmesi gibi muamele görmüyor. Azaltıyor, hafifletiyor, şöyle oluyor, böyle oluyor. Bu nedir? Ödüllendirmektir" ifadelerini kullandı.

 

Erdoğan, bu konuda hassasiyet göstermeleri gerektiğini, sağlıklı bir toplum ve millet oluşmasının önünün açılması gerektiğini dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, "Bunlar, din böyle gerektirdiği için böyle yapıyorlar" denildiğini, böyle bir yanlış olamayacağını dile getirerek, şöyle devam etti: "Eğer çıkardığınız bir yasa dinin herhangi bir kuralına uyuyorsa, siz bütün bu yasaları 'Din böyle emrediyor, bu da buna uyduğu için, bunu din emrettiği için yaptılar' mı diyeceksiniz ? Veyahut da bütün anayasayı bu şekilde mi ele alacaksınız ? Veyahut da 'Hristiyan dünyasında, Musevilerde, kalkıp da İncil, Tevrat, Zebur böyle emrettiği için bunlar da böyle yaptı' diye, Batı'da böyle bir değerlendirmenin, yargılamanın yapıldığını hiç duydunuz mu? Bu nasıl özgürlüktür, yaklaşım tarzıdır. Biz tek şey tanıyoruz insanın mutluluğu, sağlığı... Bunun için de gerekli olan ne varsa, bunun yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bunu yapmamız lazım. Herkes inancını özgürce yaşıyor, çok daha özgür şekilde yaşayabilecek. Şöyle 10 sene öncesine gitsinler. Kalem dokundurtamıyorlardı. Bir yanlış yazdıklarında hemen 'içeri gel'... Yüzlerce, binlerce kişi cezaevlerindeydi. Şu anda cezaevlerinde kaç tane yazar-çizer gösterirler ve neden dolayı içerdeler bunu incelesinler lütfen. Bazı toplantılarda yazar çizerlerin nasıl durduğunu, el pençe divan durduklarını çok iyi biliriz.".

 

wsj.com, 12.09.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.