Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > İdeolojik dış politika ekonominin başına bela mı?

İdeolojik dış politika ekonominin başına bela mı?

Yabancı bir fon yöneticisi olsanız, tüm komşularıyla sorunlu olan ve de ABD tarafından 'kınanan' bir ülkeye yatırım yapmakta gönülsüz olmaz mısınız?

Perşembe günü lira, euro ve dolar karşısında belirgin biçimde değer kaybetti. On yıl vadeli Hazine tahvilinin faizi yüzde 10’a ulaştı. İki yıl vadeli hazine tahvilinin faizi ise yüzde 9,5’i aştı. Borsada ise keskin bir düşüş yaşandı. Cuma günü sabah saatlerinde kur ve faiz artışı durmuş ancak bir düşüş olmamıştı. Borsa endeksinde ise çok küçük dalgalanmalar yaşanıyordu. Bu tür hareketler ilk defa olmuyor Türkiye’de. 2001’de de oldu, 2004’te, 2006’da ve son yıllarda da... Fakat bu sefer ‘can sıkan’ bir ayrıntı var. Yanılma dileğiyle paylaşmak istiyorum bu ayrıntıyı.

Şu satırlar Murat Yetkin’in perşembe günkü yazısından alınma: “Mısır’da 3 Temmuz darbesini kınamayan, ancak 16 Ağustos katliamının ardından ‘protestocular’a karşı güç kullanılmış olmasını ‘güçlü’ şekilde ‘kınayan’ Beyaz Saray, Mısır darbesinin arkasında İsrail olduğunu söyleyen Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ı birkaç saat sonra ‘güçlü’ şekilde ‘kınıyorsa’ oturup düşünmek gerekiyor.”

Şu sıralarda Türkiye’nin de aralarında bulunduğu yükselen piyasa ekonomileri için hazırlanmış raporlardan herhangi birini açarsanız göreceğiniz şu: Sermaye akımlarının (dış borç girişlerinin) durması halinde en fazla etkilenecek ülkeler araştırılıyor. Adı geçen birkaç ülke arasında Türkiye de var. Temel nedeni belli: En fazla etkilenecek ülkeler, en fazla cari açık veren ve dolayısıyla dış borca en fazla ihtiyacı olan ülkeler. Hele bir de bu ülkeler son yıllarda yüklü miktarda kısa vadeli borçlanmışlarsa... Türkiye gibi...

Salt bu nedenle komplo kuramcılarının iştahını kabartacak bir ekonomik ortam var son günlerde. Ama gelin komplo kuramlarını bir tarafa bırakarak düşünmeye başlayalım: Yabancı bir fon yöneticisi olsanız, size yönetilmesi için verilen fonun kaynaklarını neredeyse tüm komşularıyla sorunlu olan ve de ABD tarafından ‘güçlü’ şekilde ‘kınanan’ bir ülkeye yatırmakta gönülsüz olur musunuz olmaz mısınız?
Dikkat: Uzmanı olmadığım dış politika alanında ahkâm kesmiyorum. “Türkiye öyle değil de böyle yapmalı” falan demiyorum. Elbette Türkiye’nin neredeyse herkesle kavga eder hale gelmesinden ve giderek yalnızlaşmasından hoşlanmıyorum. Ama tüm bunlar bir tarafa; salt ekonomik açıdan baktığınızda, böyle bir ülkeye ilişkin risk algılaması artar mı artmaz mı? Üstelik bir de ABD’den böyle bir açıklama gelmişken?..

Ekonomik göstergelerde gerçekleşen hareketlerin arkasındaki nedenleri saptayabilmek için ayrıntılı çalışmalar yapmak gerekiyor. Öyle tek günlük oynamalara bakıp ‘keskin’ sonuçlar çıkarmamalı. Yine de perşembe günü bize benzer ülkelerden hem keskin bir kur artışı hem de keskin bir borsa endeksi düşüşü yaşayarak belirgin biçimde neden ayrıştığımız üzerinde kafa yormak gerekiyor. Dış politikamızdaki gelişmelerin ve ABD’nin sert açıklamasının bunda bir rolü olması olasılığını küçümsememeli.

Elbette borsa düştü, kur ve faiz arttı diye ‘haklı ve gerçekçi’ olduğunu düşündüğünüz dış politikanızı radikal biçimde değiştirecek değilsiniz. Dış politikamız diyelim ki haklı. Peki, gerçekçi mi? Türkiye’nin çıkarlarını gözetiyor mu? Çok sayıda uzman bu sorulara olumsuz yanıt veriyor. Türkiye’nin dış politikasının giderek ‘ideolojik’ bir bakış açısıyla oluşturulduğuna dikkat çekiyor. Bakalım önümüzdeki günlerde neler göreceğiz...

 

Radikal, 25.08.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.