Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Çelik: 657 yama kaldırmayacak kadar yıprandı

Çelik: 657 yama kaldırmayacak kadar yıprandı
ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik her yerinden su almaya başlayan 657 Sayılı Devlet memurları Kanunu’nun Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap vermediğini belirterek, "Bu yasa artık yama kaldırmayacak kadar yıprandı. Çalışanın emeğinin tam karşılığını veren, kamu hizmetinde verimliliği esas alan, Türkiye’nin dinamizmine ayak uyandıran sistemi hayata geçirmemiz lazım. Koltuğundan güç alan değil, koltuğuna güç katan personeli hayata geçirmemiz lazım. Kendini yenileyen, nitelikli insanları kamu hizmetine katmak istiyoruz" dedi.

Devlet Personel Başkanlığı’nın Bolu Abant Tabiat Parkı’nda bulunan Abant Palace Otel’de düzenlediği ’Kamu Personel Sisteminin Sorunları, Çözüm Önerileri ve 2023 Vizyonu’ çalıştayına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğlu, Bolu Valisi İbrahim Özçimen, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ve bürokratlar katıldı.

Bakan Faruk Çelik dünyada her alanda ciddi değişimler yaşandığını açıklayarak, "Değişim artık kendisini dayatmaktadır. Değişim tercih olmaktan çıkmış zorunluluk haline gelmiştir" dedi.

Faruk Çelik, Türkiye’nin 1923’ten 2012’ye kadar yorulduğunu belirterek, "Türkiye son 10 yılda yakaladığı istikrar sayesinde her alanda yenilenme ve onarım sürecini yaşadı. 1923’ten 2012’ye kadar yıpranan ve yorulan Türkiye’nin her organını adeta servis bakımına aldık. 2002 öncesinde çığ altında kalan Türkiye, yaptığımız reformlarla çağ atladı. Ekonomik kalkınmanın yanında demokratik kalkınmayı da gerçekleştirdik. Bürokrasiyi azaltan, devletin vatandaşa doğrudan temasını sağlayan e-devlet ve e-reçete gibi pek çok uygulamayı hayata geçirdik. İstediğimiz seviyede değiliz. Ulaştığımız her aşamada eksikliklerimiz görüyoruz" diye konuştu.

657 SAYILI KANUN İHTİYAÇLARA CEVAP VERMİYOR

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun her yerinden su almaya başladığını açıklayan Faruk Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Son 1,5 yılda sosyal güvenliğe ve çalışma hayatına yönelik vatandaşları rahatlatan düzenlemeler yaptık. Önümüzde önemli bir viraj kaldı. Her yerinden su almaya başlayan 657 sayılı kanun, günümüz Türkiye’sinin ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Bu yasa artık yama kaldırmayacak kadar yıprandı. Her kurumun mevzuatında yavru 657’ciklerin başladığı bir süreçle karşı karşıyayız. Kamuda memur, sözleşmeli personel, geçici personel, işçi, geçici işçi gibi değişik ad ve statülerde personellerin istihdam edildiğini biliyoruz. Ücret unsurları bile sayılamayacak unsura ulaştı. Dağınık ve savruk bir mevzuat var. Devlet bütçesinin yaklaşık 3’de 1’inin personel giderine ayrılıyor. Böyle bir kaynağın verimli kullanılmasını sağlamak, vatandaşa kaliteli hizmet sunmak için gerekli mevzuat düzenlemesini yapacağız. Çalışanın emeğinin tam karşılığını veren, kamu hizmetinde verimliliği esas alan, Türkiye’nin dinamizmine ayak uyandıran sistemi hayata geçirmemiz lazım. Koltuğundan güç alan değil, koltuğuna güç katan personeli hayata geçirmemiz lazım. Kendini yenileyen, nitelikli insanları kamu hizmetine katmak istiyoruz. Çok personel iyi ve kaliteli hizmet anlamına gelmez. Niceliği değil, niteliği esas almalıyız. Türkiye’nin gelecek 50 yılına damga vuracak personel sistemini sosyal taraflarla diyalog çerçevesinde hayata geçireceğiz."

İŞ GÜVENCESİ ÖNEMLİ

İş güvencesinin verimlilikle birlikte ele alınması gerektiğini belirten Faruk Çelik, "İş güvencesi tabi ki kamu çalışanları için önemli. Verimlilik içeriyorsa, iş güvencesinin anlamı vardır. Verimliliği göremiyorsanız buna karşı önlem alınmalıdır. İş güvenliğini verimlilikle birlikte ele alınmalı, masada tartışılmalıdır. Bu çalıştayda herkes kendi gerçeklerini söylüyor. Biz de söyleyeceğiz. Bu sistem yürümüyor. İhtiyaçlara cevap vermiyor. Sosyal diyalogu çok önemsiyoruz. Taraflar var bu işin içinde. Hükümeti taraf görmemek, hükümeti işin kanadı görmemek, milli iradeyi işin kanadı görmemek doğru olmaz. Bu süreçlerde maksimum uzlaşı düzeyi var. Bunu sağlamaya çalışıyoruz. Bunda da başarılıyız. Diyalog kapısını kapatmadık. Samimi olduk. Samimi olarak çalışmamızı sürdürüyoruz. Sosyal güvenlik reformunun getirilerini görmemizden gelebilir miyiz? Bu toplantıyı kimse başka bir yere çekmesin. Bu başlangıç seri olarak devam edecek. En güzeli ve en doğruyu elde etme adına bunu başlangıç olarak değerlendiriyorum" dedi.

SÖZLEŞMELİ PERSONELİN KADROYA ALINMASI

Toplantıya verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Faruk Çelik, yerel yönetimlerdeki sözleşmeli personelin kadroya alınmasında sorun yaşanmadığını açıklayarak, "Sözleşmeli personel sayısı 164 bin. Pazartesi günü Bakanlar Kurulu’nda sözleşmeli personelin mevcut durumuyla ilgili ve tarihçesiyle ilgili bilgi sunacağız. Başbakanımızın verdiği talimat ki, yerel yönetimlerdeki sözleşmeli personelin kadroya alınması konusu zaten sorun teşkil etmiyor. O düzenleme olacak. Sözleşmeli çalışan konusunda Bakanlar Kuruluna detaylı bilgi vereceğiz. Süre sınırlaması düşünüyoruz. 4 Haziran 2011 itibariyle 21 bin civarında yerel yönetimlerde sözleşmeli personel var" dedi.

BAŞÖRTÜSÜ İSTİKBALE ENGEL OLMAMALI

Başı açık olmadığı için diploması işlevsiz hale gelen bir kişinin haksızlığı uğradığını söyleyen Faruk Çelik, şöyle konuştu:

"Türkiye demokratikleşme konusunda önemli adımlar atıyor. Milletle devlet her gün daha da barışık hale geliyor. Bir gencimiz üniversiteyi bitiriyor. Ama başı açık olmadığı için bu diploması işlevsiz hale geliyorsa tabi ki bu ciddi bir haksızlığı da beraberinde getiriyor. Türkiye bu konuları tartıştı. Bu sorunların aşılması gerekiyor. Bu mesele insan merkezli ele alınmalı temel hak çerçevesinde ve diyalogla ele alınmalıdır. Hoşgörü ortamında çözülmelidir. Ak Parti’nin genel bakışı bu. Üniversitelerde kızlarımızı okutamadık. Gittiler Amerika’ya, dünyanın dört bir yanında okudular. Bunlar bizim Ayşelerimizdi, Fatmalarımızdı. Bizim insanımızdı. Bunu getirip başörtülü, başı açık hale dönüştürmenin anlamı yok. Her ailede başı açık insanımız var. Biz dostça ve kardeşçe yaşarken bu insanımızın bu tercihlerini istikballerine engel teşkil edecek şekle dönüştürmek doğru değil. Bunları aşmamız lazım. Bu sorunun ortadan kalkacağını düşünüyorum. Bunu meydan okuma tartışma ortamına dönüştürülmesi doğru değil. Haklar çerçevesinde ele alınabilir."
 

Hürriyet, 26.01.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.