Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Demokratik Açılım > Açılımın şifreleri

Açılımın şifreleri

İçişleri Bakanı, BDP'nin anayasa taslağına destek için seçim barajının indirilmesi önerisine karşı çıktı. Atalay, demokratik açılımın Mahmur ayağının yeniden canlanacağını söyledi.

ANKARA - İçişleri Bakanı Beşir Atalay, NTV muhabiri Nilgün Balkaç'ın anayasa paketi, demokratik açılım ve gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bakan Atalay, anayasa paketinde cumartesi günü son değerlendirmeyi yapıp teklifi salı günü Meclis'e sunmayı planladıklarını söyledi.

Öncelikle anayasa değişikliğiyle başlayalım. 23 maddelik paket gündemin tartışmasız birinci sırasına yerleşti. Anayasalara hep bir isim verilir, ‘özgürlükçü anayasa’, ‘demokrat anayasa’ gibi... Bu anayasada çok farklı başlıklar var, yargı var, temel hak ve hürriyetlerle ilgili düzenleme var, partilerin kapatılmasıyla ilgili madde var. Siz nasıl adlandırıyorsunuz bu değişikliği?

Ben paketi demokrasi paketi olarak adlandırıyorum. Partimiz tarafından çalışma yürütülürken içinde de bulundum, bütün ayrıntısını bildiğim için böyle adlandırıyorum. Değişiklikte en belirleyici boyut, bireyin biraz daha önce çıkması. Ülkemizde birey haklarının ve bireyin korunmasının daha ön plana çıkması paket içindeki en özel nokta. İkinci olarak toplum iradesinin, milletin kararının daha da belirleyici hale gelmesi. Tabi ki burada çok madde, hepsinin toplamı olarak bunu söylüyorum. Bu devirde bu pakete niye karşı çıkıldığını anlayamıyorum doğrusu.

'Eleştirileri anlamıyorum' dediniz ama pakete bir çok eleştiri geldi. Yargı cephesinden, sivil toplum kuruluşlarından, hatta TÜSİAD’dan net eleştiriler geldi destek verilmeyeceği doğrultusunda. Sivil toplum örgütlerinden gelen eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Kaygılar nedir ve neden kaynaklanıyor sizce?

Muhalefeti artık anlıyorum ben, demokratik açılımdaki tavırlarını da bildiğim için, anlıyorum. Bir kısmı AKP tarafından böyle bir teklifin yürütülmesinden çok mutlu değil, MHP seçimden sonra olsun diyor, bu Meclis’in sanki böyle bir iradesi yok gibi. CHP’nin de kendine has gerekçeleri var. Bu iki muhalefet partisi baştan beri, daha paketi görmeden, içinde ne olduğunu bilmeden karşı çıktı. Kendileri de ifade ettiler, ‘henüz bakmadık ama bizim tavrımız olumsuzdur’ diye. Bunu anlamak mümkün değil. Tabi ki hafta sonuna kadar bu süreç devam edecek. Gerek kamuoyunda tartışılan hususlar, gerek medyada yer alan teklifler ve tartışmalar, sivil toplum kuruluşlarından da gelirse bütün eleştirileri masaya yatıracağız. Cumartesi günü çalışma grubumuz bir araya geleceğiz ve şu ana kadar ki gelişmeleri değerlendireceğiz. Taslağa bakacağız, neler eklenebilir, neler çıkarılabilir, yeni bazı unsurlar var mı? Muhtemelen STK’lardan yeni teklifleri olabilir. Önümüzdeki hafta da teklif Meclis’e sunulacak, imzalar zaten hazır. Salı günü gibi düşünüyoruz. Yeni eklemeler çıkarmalar olabilir.

Yargıdan gelen eleştiriler çok sert. Siz de bir hukukçu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz eleştirileri?

Gelen eleştirilerin mantığını haklı bulmuyorum. Siz de bakın, bütün vatandaşlarımız baksın, o maddeyi açıp iyice bir okusunlar. Orada getirilen şu: HSYK’nın üye sayısının çoğunluğu bizzat birinci sınıf hakimler tarafından yapılan seçimle gelen kişilerden oluşuyor. Düşünebiliyor musunuz, HSYK’nın görevi tamamen hakimlerin özlük haklarıyla vs gibi konularla ilgilidir. Ve orada çalışacak üyelerin büyük çoğunluğu bu kişilerin oylarıyla seçilerek geliyor, bu çok güzel bir şey. Yani bunda yargının sert çıkmasını veya tavır almasını gerektirecek bir şey görmüyorum ben. Şunu diyorlarsa, ‘Biz burada bir yapı kurmuştuk, bakın bu yapı bozuluyor. Daha demokratik bir sistem geliyor. Daha çok hakim bu sürecin içine katılıyor. Bunu biz istemiyoruz. Sadece iki tane yüksek yargı belirliyorduk, süreci yürütüyorduk. Şimdi paydaşlar geliyor. Bundan rahatsızlarsa buna diyecek bir şeyim yok. Ama bu rahatsız olacak bir şey değil. Çok memnun olmaları lazım. Yargı kendi içindeki demokratik süreci ilk kez işletmiş olacak. Birinci dereceden hakimler ilk defa kendileri ile ilgili çalışmaları yürüten bir kurula üye seçecekler. Bunu onların kendileri savunması gerekirdi, hayretler içerisindeyim.

Tartışılan bir başka başlık daha var. Bu pakette farklı farklı başlıklar var, hepsini ayıralım, ayırdıktan sonra oylamaya gidelim. Aslında anayasa değişikliklerinde pek fazla görülmeyen bir uygulama, daha önce hep tümü oylanmıştı. Ne diyorsunuz bu öneriye?

Pratik olarak bu kadar çok maddenin oylanması zordur. Bu konu neticede parlamentoda değerlendirilebilir. Partiler bir araya gelip bu konuyu görüşebilirler. Olmazsa olmaz değil yani.

3 ADIMDA DEMOKRATİK AÇILIM
Demokratik açılımda orta vadede birçok düzenleme TBMM’ye geldi ama uzun vadede ‘anayasa değişikliği’ dediniz. Bu 23 maddelik paketin hangi maddeleri demokratik açılımı hedefliyor?

Demokratik açılım dediğinizde şöyle bakmak gerekiyor. Burada illa ki bir etnik grubu falan hedef alan madde algılanmamalı. Genel anlamda özgürlük alanının genişlemesi, bütün sorunlu sosyal grupların sorunlarının da çözülmesi. Bir örnek vereyim, Anayasa Mahkemesi’ne ferdi başvurunun yapılması öngörülüyor yeni taslakta. En önemli değişiklik bu Anayasa Mahkemesi’yle ilgili. İnsan haklarıyla ilgili özellikle de kamu personelinin vatandaşla ilişkileriyle ilgili insanlar Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilecek. Parti kapatmalarla falan Anayasa Mahkemesi özgürlükleri kısıtlayan bir yüksek yargı gibi algılandı Türkiye’de. Demokratik ülkelerde Anayasa Mahkemesi özgürlükleri savunan, bireylerin özgürlüklerinin önünü açan bir mahkemedir. Türkiye’de Anayasa Mahkemesi insanların zihninde böyle değil, benim zihnimde böyle değil mesela. Şimdi ilk defa bu yerine oturuyor, mahkeme böyle bir fonksiyon kazanıyor. Daha birinci madde kanun önünde eşitlik, özel hayatın gizliliği, seyahat hürriyeti.. bütün bunlar o kadar önemli ki... Bu paketin tamamı demokratik açılımdır. Bakın, artık yurt dışına çıkışlar sadece hakim kararıyla engellenebilecek. Birçok kişi birazcık keyfilikle bu hak kısıtlamasını yaşamıştır.

Bugünlerde üç önemli yasal çalışma devam ediyor. Birincisi anayasa değişiklik paketi, inanın bu çok önemli. Anayasada şu anda birçok kesimin sıkıntısını çektiği ve değişsin diye düşündüğü maddeler buraya konuldu. Bunlar birçok kez gündeme getirilen, yazılan şeyler. Gerek diğer siyasi partiler, gerek bu konuda düşünenlerin gündeme getirdikleri... Bu bir yandan yürüyor.

İkincisi bizim seçim mevzuatıyla ilgili anayasa komisyonunda çalışmamız var. Anadilde konuşmanın ve propaganda yapmanın önünü açan düzenlemeler. Zaten bu çalışma tamamlandığında birçok dokunulmazlık dosyası da düşmüş olacak. 13 Kasım’da görüşüldüğünde biz gündeme getirmiştik. Yani sözlü propaganda. Oradaki insanlar başka bir dilde daha iyi anlayacaklarsa siyasi çalışma yapanların o dille hitap etmelerinin sakıncası olmasın. Bu Arapça da olabilir, Kürtçe de olabilir. Bunlar artık mesele olmaktan çıksın. Bu çalışma da kabul edildi.

Üçüncü olarak taş atan veya suça itilen çocuklarla ilgili... Öncelikli olarak önem verdiğimiz bir konu ve yürüyor. Demokratik açılım kesintiye uğramadı, aksama yok, yürüyor. İnce ince dokuyarak bütün boyutlarını çalışmayı yürütüyoruz. Hukuki boyutuyla verdiğimiz sözlerin hepsi fazlasıyla yerine geliyor, diğer görüşmeleri de yapıyoruz.

GÖZÜMÜZ IRAK SEÇİMLERİNDE
Bir sürpriz bekleyelim mi demokratik açılımda. Mahmur Kampı’nın kapatılması, Habur’dan gelişler durdu. Acaba biz mi durduğunu görüyoruz yoksa gelişler sürüyor mu?

Biliyorsunuz gelişleri biz durdurduk. Bütün ricalarımıza rağmen bizi ve toplumu rahatsız eden görüntüler ortaya çıkınca gelişleri durdurduk. Ama şimdi özellikle de Irak seçimlerinin sonucu açıklandıktan ve hükümet kurulduktan sonra çalışmamız Kuzey Irak boyutuyla ilgili hızlanacak. Yeni gelişler olacak demeyelim ama Kuzey Irak şu anda masada, ABD’lilerle ve Kuzey Irak bölgesel yönetimiyle uzun görüşmeler yaptık, ancak herkesin beklediği Irak’taki seçim sonuçları. İstikrarlı bir hükümet kurulursa süreç daha iyi yürüyecek.

Mahmur Kampı’nın kapatılması ya da PKK’nın üst düzey elemanlarının üçüncü bir ülkeye gönderilmesi gibi şeyler de gündeme gelecek mi?

Kuzey Irak’taki kamplarla ilgili her şey gündeme gelebilecek.

BDP'NİN TEKLİFLERİ GÜNDEMDE YOK
BDP farklı açıklamalar yapıyor, ‘Öcalan muhatap alınmalı’, ‘Seçim barajı düşürülmeli’ gibi açıklamalar yapıyor. Bu önerilerin ne kadar yanındasınız, ne kadar uzağındasınız?

Biz açıkladık, şu an seçim barajıyla ilgili bir çalışma olmayacak. Diğer teklifleri gündeme alınması söz konusu olmayan bir tekliftir, açıkça söyleyelim.

Sizin döneminizde faili meçhul cinayetler olmadı, aydınlatmak için büyük çaba harcıyorsunuz, Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili birçok gelişme basına yansıdı, gözaltına alınanlar olduğu söylendi. Bunların bu konuyla ilgisi nedir? Bu ailelerin yaraları nasıl kapanacak sizce?

Faili meçhul diye bir şeyi kabullenmek istemiyoruz. Bizim dönemimizde siyasi cinayet olarak iktidarımızın ikinci ayında olmuştur Hablemitoğlu cinayeti, maalesef çok acı bir olaydır. Şu anki cumhurbaşkanımız Sayın Gül o zaman başbakandı. Kendisinin bizzat bu konuyla ilgili direkt ne kadar uğraştığını biliyorum ama aydınlanamadı şu ana kadar. Ben de bakan olur olmaz incelediğim dosyalardan biridir. Kapanmış değil aslında, sürekli gündemde. Bir şekilde bazı davaların içinde de geçti bu ancak çok ilerleme de sağlanamadı. Basına yansıyan haberlerde bir yanlışlık var, gözaltına alınanların bu konuyla bir bağlantısı yok. Hepimiz bu cinayetin çözülmesini çok istiyoruz.

Sayın Bakan, sizden beklenen önemli bir açıklama daha var. Kamu Güvenliği Müsteşarlığı, yani terörle mücadelenin tek elden yürütülmesiyle ilgili kimi atayacağınız? Belirlediniz mi bu ismi?

Bir valiyi atayacağız, zaten bir vali tanımı var. İsimler üzerinde duruyoruz ama henüz bir isme karar vermedik.

Bakanlığınızı ilgilendiren birçok soruşturma var. Ergenekon Balyoz, kamyonda mühimmat çıkması, Genelkurmay Başkanı’nın Orgeneral Saldıray Berk’e sahip çıkması. Birçok olay sayabiliriz. Bu tabloya şöyle bir baktığınızda kurumlar arasındaki durumu nasıl okuyorsunuz?

Şöyle diyeyim, Türkiye bir dönüşüm geçiriyor. Hiçbir şey yok diyemeyiz, bir değişim var epey konuda. Biz bu değişimi bir anlamda yürütüyoruz. Tabi bu kadar değişim dönüşüm olurken bunların bir kısım sancıları olur. Her toplumsal değişim bir miktar sancı getirir, bunun yansımaları bazen bireylerde bazen kurumlarda olur. Önemli olan bunun belirli bir dozda kalması. Şu an belirli bir dozda kalmış gibi görünüyor. Gerçekten bu kadar sert ifadeleri yadırgıyorum. Yargıtay Başkanı’nın anayasa paketiyle ilgili ilk günkü açıklaması mesela. Bunlar halbuki hepimizin başta Adalet Bakanı’mızın ileri diyaloglarımızın sürdüğü kurumlar.

O diyalog ortamında bütün bunları en derin şeyleri konuşuyoruz. Ve bazen ekranlarda bu tür beyanatlar olduğunda insanlar bunu izlediğinde zannediliyor ki büyük bir gerginlik var, hiç öyle değil aslında. Şimdi tabi ki kurumların içinde yanlış yapan insanlar olabilir, askerde de poliste de. Çok rahatlıkla bunları konuşmalıyız. Orada hatalar varsa bunları düzeltmeliyiz. Ama medya açıklamalarında kurumlar arasında büyük sorun var gibi görünüyor. Şunu ifade etmeliyim, diyaloglar çok iyi, bilgiler paylaşılıyor. Eskiden bu işlerin içinde değilken farklı görünüyordu ama belki de en iyi diyalogun olduğu dönemi yaşıyoruz. Her şey görüşülüp konuşuluyoruz ve vatandaşa da bu yansıyor. Bütün kurumlar Başbakan’a bağlı, niye kendine bağlı kurumlarla bir gerginlik yaşasın. Zaten konuşup paylaşıyorlar ama hızlı bir değişim ve dönüşüm var. Daha demokratikleşme, daha şeffaflaşma var, kurumların biraz zorlandığı ama açıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Kendi payıma, kendi içimde, ortalıkta rahatsız edici bir şeyler var gibi algılamıyorum.

ntvmsnbc.com, 26.03.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.