Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Su kavgası hükümet yıktı

Su kavgası hükümet yıktı
Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasında 2 Mart’ta imzalanan 'Su Temini Anlaşması'nın Kuzey Kıbrıs'ta onaylanması öncesinde koalisyonun bozulması Kıbrıs çözüm müzakerelerini de olumsuz etkileyecek. Zülfikar Doğan'ın analizi.

Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasında 2 Mart’ta imzalanan “Su Temini Anlaşması”, tekel ve özel imtiyaz hakları içerirken, anlaşmanın mecliste onaylanması öncesinde koalisyonun bozulması, Kıbrıs çözüm müzakerelerini de etkileyecek.

1 Kasım seçimleri öncesi 17 Ekim 2015'te, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve Kuzey Kıbrıs lideri Mustafa Akıncı’nın katıldığı törenle su boru hattının vanaları açıldı. Anamur-Girne arasında 80 kilometrelik boru hattından akmaya başlanan Barış Suyu, Türkiye - Kuzey Kıbrıs arasında kavgaya siyasi ve mali krize yol açtı.

Kuzey Kıbrıs'ta belediyeler, sendikalar, STK'lar ve koalisyonun büyük ortağı, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), suyun dağıtımı, satışı, işletmesinde, belediyelerin yetkili olmasında ısrarlı. AKP hükümeti ise “suyun özelleştirilmesi, dağıtım, satış ve işletmesinin, Yap-İşlet-Devret ihalesiyle, özel şirkete” verilmesinden yana.

 
28 belediye şirketleşti

Ada'nın kuzeyindeki 28 belediye, bir araya gelerek Belediyeler Su ve Kanalizasyon İşletmesi (BESKİ) adıyla şirketleşti, suyun işletmesine talip oldu.

Türk hükümeti, belediyelerin 'güçsüz' olduğunu, işletmeyi yapamayacağını öne sürüyor. 600 milyon lira tutarındaki 411 kilometrelik yeni dağıtım şebekesini inşa edemeyeceklerini savunuyor.

Geçen hafta Kuzey Kıbrıs'ta koalisyonu bozan, Ulusal Birlik Partisi (UBP), AKP hükümetinin suyun özel şirketçe işletilmesi yaklaşımına destek veriyor.

'Asrın Projesi' ile Kuzey Kıbrıs'ta akan suda, anlaşmazlık büyüyünce, son birkaç aydan bu yana, Devlet Su İşleri (DSİ), su akışını kimi zaman kesti, kimi zaman da suyu denize akıttı. DSİ yetkilileri, Geçitköy Barajı'nın yeni olması nedeniyle 'dayanıklılık' açısından, bunun teknik zorunluluklardan kaynaklandığını savundu.

Uzun pazarlıklar sonrası, Başbakan Davutoğlu ile şu anda 'müstafi' konumdaki Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ömer Soyer Kalyoncu’nun imzaladığı Su Temini anlaşmasıyla Kuzey Kıbrıs'a yılda 75 milyar metreküp su verilecek.

Özel şirkete tekel ve sömürge imtiyazları

Suyun üçüncü ülkelere satış hakkı Türkiye'de olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “isterlerse Güney’e de su verebiliriz” sözlerinin hayata geçebilmesi için Türkiye ile Kıbrıs Rum Yönetimi arasında da anlaşma imzalanması gerekiyor.

 
 
Su temini anlaşmasının 7'inci maddesi açılacak ihale ile seçilecek özel şirketin, “Kuzey Kıbrıs sathında tek işletmeci, olacağını, Kuzey Kıbrıs hükümetinin başka bir şirkete, su satışı ve dağıtımı izni veremeyeceğini” öngörüyor. Özel şirketin, işletme süresince 'tek imtiyaz sahibi' olması, 8'inci maddede güvenceye alınıyor. 12'inci maddede ise Kuzey Kıbrıs hükümetinin 'alım garantisi' vermesi yer alırken, satın alınan suyun, taahhüt edilen miktardan az olması durumunda 'aradaki farkın, Kuzey Kıbrıs maliyesince, şirkete ödeneceği' garanti ediliyor.

Suyu almasa da parasını ödeyecek

“Alan öder” ilkesinin geçerli olacağı belirtilen anlaşma uyarınca, Kuzey Kıbrıs hükümeti özel şirketin gerek duyacağı tüm istimlakleri yapmak, taşınmazları ve mevcut su dağıtım, depolama tesislerini, özel şirkete devretmek zorunda. Şirketten bir bedel istenemeyecek. Kuzey Kıbrıs'taki yer üstü ve yer altı su kaynaklarını da kimse kullanamayacak, kaynaklar, imtiyaz sahibi şirketin tekelinde olacak.

Su fiyatının 'performansa göre, şirketçe belirleneceği' anlaşmada yer alırken, fiyatı belirsiz suya, alım ve ödeme garantisi vermesi, eleştiriliyor.

İki meclisin onayından sonra yürürlüğe girecek anlaşmayla Kuzey Kıbrıs'ın 34 yıllık bir tekele onay vermesinin, Kıbrıs çözüm müzakerelerinin ruhuna, AB hukukuna aykırı olduğu ve 'hukuken geçersiz' olacağı tezi, Rum kesimince gündeme getiriliyor.

UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’e, hükümeti kurma görevinin verilmesi, Ankara kulislerinde, “Koalisyonun, anlaşmanın Kuzey Kıbrıs meclisinden geçişini kolaylaştırmak için bozulduğu, UBP’nin arkasında, AKP hükümetinin olduğu” şeklinde yorumlanıyor.

AKP hükümetinin özel şirkette ısrarcı olması ve bunun anlaşmaya konulması, 34 yıllık işletme tekeli imtiyaz ihalesinin, hükümete yakın bir şirkete verileceği iddialarını, siyasi kulislerde yaygınlaştırmış durumda.

dw.de, 11.04.2016


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.