Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > KKTC'nin yeni lideri Akıncı: Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Türkiye ziyaretini konuştuk

 KKTC'nin yeni lideri Akıncı: Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Türkiye ziyaretini konuştuk
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a dün, KKTC seçiminden zaferle çıkan Mustafa Akıncı'nın "Anavatan-yavruvatan ilişkisi yerine iki kardeş ilişkisi kuralım" sözleri sorulunca kriz yaşandı. Erdoğan, sert tepki göstererek, "Ağzından çıkanı kulağının duymaıs lazım, bu milli mücadeleyi yalnız mı sürdürecek?" dedi. CNN Türk'e çıkan Akıncı "Hep yavru mu kalalım" karşılığını verdi. O sırada Erdoğan kendisini arayınca olay tatlıya bağlandı. Akıncı Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığı telefon görüşmesinin detaylarını ise Anadolu Ajansı'na açıkladı.

KKTC'de önceki günkü cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Akıncı, AA muhabirine KKTC-Türkiye ilişkilerine yaklaşımı ve Kıbrıs sorununun çözümü konusunda değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinin sorulması üzerine Akıncı, "Bir tebrik telefonu şeklindeydi. Sohbet ettik kısaca, çünkü zaten havaalanındaydı, ayrılmak üzereydi. Sohbette öne çıkan Türkiye'yi ziyaret konusu oldu. 'Herhalde Türkiye'yi ilk ziyaret edecek yer olarak seçeceksin' dedi. Tabii ki öyle olacaktır. Yemin töreni Perşembe günü olacak. Ondan sonraki süreçte de kendilerine en uygun zaman neyse, birlikte kararlaştıracağımız bir tarihte bu ziyareti gerçekleştirmekten memnuniyet duyacağım" diye konuştu.
 

ÇÖZÜM ODAKLI SİYASET
Akıncı, Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını gözeterek, Kıbrıs sorununda çözüm odaklı bir siyaset izleyeceğini söyledi. Kıbrıs müzakerelerinde taraflar arasındaki 11 Şubat 2014 mutabakatı çerçevesinde kalacağını ifade eden Akıncı, söz konusu uzlaşmaya Türkiye'nin ve Derviş Eroğlu'nun da onay verdiğini hatırlattı.
BM Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin 4 Mayıs'ta adaya geleceğini söyleyen Akıncı, Eide ile Kıbrıs müzakerelerinin bundan sonrasını ele alacaklarını söyledi.

Akıncı, toplumsal konulara duyarlı bir cumhurbaşkanı olacağını belirterek, "Partilerin içiyle değil toplumun içiyle ilgileneceğim" dedi. Bağımsız ve tarafsız bir cumhurbaşkanı olacağını dile getiren Akıncı, tüm partiler karşısında eşit mesafede duracağını ve tüm "renkleri" kucaklayacağını ifade etti.

TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER
Türkiye ile ilişkilerin karşılıklı saygıya dayalı, kişilikli bir ilişki olacağını düşündüğünü söyleyen Akıncı, "Kıbrıslı Türklerin kendi kurumlarında söz sahibi olmasını ve bu kurumları da iyi yönetmesini istiyorum. Kıbrıs Türk Hava Yolları'nda olduğu gibi kurumların batırılmasına şiddetle karşıyım. Her türlü ilişkide ne çatışmacı ne de teslimiyetçi bir çizginin izlenmesi taraftarıyım" diye konuştu.
Mustafa Akıncı, kendisinin Lefkoşa Belediye başkanı olduğu dönemde Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile iki toplumlu alt yapı projesini hayata geçirdiğini belirterek, aynı dönemde Ankara ile kardeş şehir ilişkisini de kendisinin oluşturduğunu söyledi.


Mustafa Akıncı, üç kız babası. Siyasi mücadelesinde en büyük desteği ailesinden aldığını söylüyor. Soldan sağa: Çınla (kızı) Meral (eşi), Doğa (kızı), Berkem (torunu), Mustafa Akıncı, Sercan Eruzan (damadı), Zerrin Eruzan (kızı) ve Talay (torunu) ile mutlu bir aile fotoğrafına sahip olduğunu anlatıyor. Seçim sürecinde özellikle kızları babaları için çok aktif çalıştı.

"Anavatan sevgisi yüreklerde olan bir duygudur. Duygusal anlamı büyüktür" diyen Akıncı, anavatan duygusunun tarihten ve kültürel bağlardan gelen bir duygu olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
"KKTC diye bir devlet var. Bu devleti de tanıdım diyen bir Türkiye Cumhuriyeti var. Bu ilişkilere dikkat etmek gerekiyor. Çünkü kendi ayakları üzerinde duran, kendi kendini yöneten, duygusal anlam bir yana, kardeş ilişkisi içinde bir Türkiye isteyen Kıbrıs Türk toplumunun varlığı, Türkiye'nin aleyhine bir durum değil."

Akıncı, hedefinin, KKTC'nin kendi kendine yetebilen, kendi demokrasisini ve ekonomisi güçlendirme çabası sergileyen bir ülke haline gelmesi olduğunu belirterek, KKTC'nin bu sayede gelecekte federal bir yapı içinde Rumlar karşısında ezilmeden AB kurumları içinde yaşayabileceğini söyledi. "Benim arzum, benim hedefim bu" diyen Akıncı, Türkiye'nin bunu bir anlaşmazlık mesajı olarak algılamaması gerektiğini ifade etti. Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan seçildiği günlerde bir yabancı basın mensubu beni aramış, 'Ne dersin?' demişti. Ben de 'Ne diyeyim, Türkiye halkının kararına saygı duymaktan başka ne diyebilirim' demiştim ve hem sayın Erdoğan'ı hem de Türk ulusunu kutlamıştım. '(Muhabire) Nisan ayında bizim de seçimlerimiz var, bizde de kim seçilirse seçilsin, aynı saygının gösterilmesini bekliyoruz' demiştim.


Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda yüzde 60,5 oy alarak KKTC'nin dördüncü cumhurbaşkanı seçilen Akıncı, Lefkoşa Adliyesi'nde, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Şafak Öneri'den mazbatasını aldı.


DENKTAŞ'IN SÖZÜNE ATIF
Merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın "Türkiye'nin istemediği kişi buralarda Cumhurbaşkanı seçilemez" sözüne atıfta bulunan Akıncı, "Halbuki aslolan Kıbrıs Türk halkının istemediğinin seçilememesi olmalıydı" dedi.
Akıncı, "Yıllarca Türkiye'den yetkililer çeşitli dönemlerde şu ya da bu biçimde, şu ya da bu oranda seçimlerimize müdahil oldular. Bu kez Türkiye hükümeti böyle bir müdahalede zaten bulunmayacağını, hatta ima bile etmeyeceklerini söyledi. Bilhassa sayın Bülent Arınç'ın ağzından da bu ifade edildi" dedi.

"Dün geceden beri kutlama mesajları alıyorum" diyen Akıncı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yazılı olarak tebriklerini ilettiklerini, ayrıca Erdoğan, Davutoğlu, Meclis Başkanı Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve eski Meclis Başkanı Hikmet Çetin'in de kendisini arayarak tebrik ettiğini söyledi.

Akıncı, "Bu vesileyle onlara da teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Türkiye hükümetinin bu seçimlerdeki duruşu anlamında da bunun doğru bir tavır olduğunun altını çizmek istiyorum. Böyle devam etmelidir diye düşünüyorum" dedi.

MARAŞ SORUNU
Maraş denince, telle çevrilmiş ve 40 yıldır yılanlara terkedilmiş bir bölgeden bahsedildiğini belirten Akıncı, "Ben bunu üç ayaklı bir biçimde müzakere edelim ve sonuçlandırırsak yaşama geçirelim diye önerdim. Bu da vizyonumun bir parçasıydı" dedi.
Akıncı, buna toplumun da onay verdiğini belirterek, şunları söyledi:

"Kapalı Maraş, BM denetiminde sahiplenince yerleşime açılabilir. Tabii ki o zamana kadar yapılması gereken çok iş var orada. Mağusa limanından doğrudan ticaret tüzüğü yaşama geçirilerek, Kıbrıslı Türklerin ürünlerinin de güneydekilerin olduğu gibi Avrupa pazarlarına gümrüksüz olarak girebilmesinin yollarının açılması ve aynı zamanda Ercan Havaalanı'na doğrudan uçuşların yapılabilmesini öngören bir paket üstünde oturalım, tartışalım, uzlaşma arayalım önerisidir benimki. Kapsamlı çözüme paralel olarak bunu önermekteyim. Kapsamlı çözümü unutalım, parça parça gidelim şeklinde değil, ama bir yandan da bu tür uzlaşmaları sağlayabilirsek, örneğin bir ortak teknik uzmanlar heyeti oluşturulabilir, orada çalışmalara başlayabilir. O binaların yüzde 80'i belki yıkılacak. Gecikmeden oranın planlanması lazım. Mağusa limanının incelenmesi lazım. Avrupa limanı olması için oraya AB'nin de yardımcı olması lazım."

"ORTAK İHTİYAÇ HİSSEDİLİRSE BAŞLANGIÇ NOKTASI OLACAKTIR"
Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümünde iki tarafın da ortak ihtiyaç hissetmesi halinde bir başlangıç noktası olabileceğine dikkati çekerek, "Bir doğalgaz olayından birçok gerginlik ortaya çıktı. Bunlar bizi ancak gerginliğe taşır. Biz istikrar istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu ile Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır'ın barış mesajlarına atıfta bulunan Akıncı, kendi inancına göre de artık Kıbrıs sorunu konusunda bir çözüme gitmenin akıl işi olduğunu dile getirdi. Akıncı, şunları söyledi:

"Kıbrıs Türk toplumunun haklarını sonuna kadar savunarak, bir çıkış yolunu şu ana kadar yerleşik BM parametreleri ki, buna Türkiye ve Yunanistan da onay vermiştir, bu şekilde bir çözümü sağlamaya çalışacağım, ama bunun altının dolması lazım. Çetin müzakereler gerektirecektir. Dolayısıyla var gücümüzle çalışacağız. Umudumuzu yitirmemize gerek yok. Sayın Anastasiadis'e telefon ettiğinde de söyledim. Onunla aynı jenerasyondanız. Keşke bizden önceki jenerasyonlar çözseydi bu sorunu, ama olmadı. Bizim jenerasyonda bunu çözemezsek, Kıbrıs sorununda gidişat bugünkünden daha kötü olabilir ve ayrılık daha da kökleşir diye düşünüyorum. Bundan da kimse yararlanmaz. Halbuki biz ortak yarar paydasında bir gelecek vadediyoruz. Kıbrıs Türk, Rum ilişkilerinin genişlediği ve Kıbrıs'ın gelecekte federal yapıda bir bütün olarak gelişeceği bir gelecek vaadidir benimki. Akılla, vizyonla çalışmak gerekir. Aynı akılcılığın diğer taraftan da gösterileceği umuduyla bunları söylüyorum."

"RUM TARAFI BU TUTUMUNU SONLANDIRMALI"
Akdeniz'den çıkan doğal kaynaklar konusuna da değinen Akıncı, Rum tarafının bugüne kadar izlediği "egemen devlet" olma tutumunun son bulması gerektiğini söyledi. Akıncı, daha derinlerdeki bir zenginliğin şimdiden kavgasını yapmak yerine, gelecekte o zenginliğin nasıl paylaşılabileceğinin akılcılığını sergilemek gerektiğini vurguladı.
Mustafa Akıncı, "Federal çözümde doğal kaynaklar da federal otoriteye ait olacak. Doğalgaz da onlardan biridir. Bunların oturup konuşulması lazım" diye konuştu.

Doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa pazarına gitmesinin çok doğru bir tercih olacağını ifade eden Akıncı, uzlaşılması halinde İsrail gazıyla birleştirilerek, Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa'ya gitmesinin en doğru yol haline geleceğini belirtti. Akıncı, uzmanların verdiği bilgiye göre, maliyetin, Rum lider Anastasiadis'in arzu ettiği sıvılaştırılma tesisi kurması fikriyle karşılaştırıldığında beşte bir oranında olduğunu belirterek, maliyetin dışında projenin zaman, hız ve paraya daha erken dönüşmesi faktörlerine vurgu yaptı.

"Son zamanlarda çözüm olduğu takdirde Türkiye'nin bu konuya itiraz etmeyeceği söylemi gelişmeye başladı" diyen Akıncı, Rum tarafının bunu olumlu bir not olarak değerlendirmesi gerektiğine dikkati çekti.

Akıncı, su konusunda da adanın topraklarının adil ölçüler içinde akılcılıkla paylaşılması gerektiğini kaydederek, "Suyu iki toplumun kullanabileceği şekilde bölüşme akılcılığını göstermemiz, sanıyorum en uygun ve tüm tarafların kazançlı çıkabileceği formüldür. Bundan sadece adadaki iki toplum değil, Türkiye ve Yunanistan da yarar sağlayacaktır diye düşünüyorum" diye konuştu.

Hürriyet, 28.04.2015

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.