Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Almanya'nın 1915 olaylarındaki rolü ne?

 Almanya'nın 1915 olaylarındaki rolü ne?
1915 yılında Anadolu Ermenilerinin yaşadığı katliamlar ve tehcir konusu Almanya'da, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nun müttefiki olarak Anadolu'da görev yapan Alman subay ve diplomatlarının olaylarda oynadığı rol üzerinden tartışılıyor.


1970'li yıllardan beri Almanya'da yaşayan araştırmacı yazar Serdar Dinçer, bu konuda en kapsamlı araştırmalardan birini yaptı.
Dinçer ilk kez konuyu Almanya Dışişleri Bakanlığı arşivlerine girerek ve binlerce belgeyi tarayarak araştırdı ve 2011 yılında bunları Türkiye'de "Alman-Türk-Silah Arkadaşlığı ve Ermeniler" başlığı altında kitap olarak yayımladı.
Bu kitapta Alman militarizminin Osmanlı'yı nasıl Birinci Dünya Savaşı'na sürüklediği, Almanya'nın Ermeni tehcirindeki büyük rolü ve emperyal planları ile Osmanlı’nın bunlara yaklaşımı ve yetersiz politikaları Alman belgeleri üzerinden anlatılıyor.


Serdar Dinçer'in, "Krupp'un Bitmeyen Balkan Savaşı, Sürgün ve Soykırım" adlı bir kitabı da bu yıl yayınladı.
Bu kitapta da Alman şirketlerinin hem o dönemde Anadolu'da yaşananlar ve çıkan savaşlardaki rol ve sorumluluğu ile bunların bugüne kadar görülebilen yansımaları aktarılıyor.
Almanya'da yaşanan güncel tartışmalar ışığında Dinçer'le; Almanya'nın Ermeni Sorunu'nda oynadığı rolü, Almanların bu tartışmayı yapmakta neden zorlandığını ve Türkiye'deki soykırım tartışmalarını konuştuk.


'20. yüzyılın ilk soykırımı Namibya'da yapıldı'

BBC Türkçe: Almanlar Ermeni tehcirine nasıl katkıda bulunmuş?
Serdar Dinçer: Bunun için Alman tarihine bakmak gerek. Kaiser Wilhelm'in 1888'de başa geçmesiyle Almanya için bir dünya gücü olma hayali öne çıkıyor. Wilhelm Çin'deki Boksör Ayaklanması'nı bastırmak için ordusunu gönderiyor.

On binlerce Çinlinin öldürüldüğü büyük katliamlar yapılıyor. Hatta dönemin Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid Almanlarla dayanışma için onlarla birlikte birkaç din adamı ve subay da gönderiyor. Wilhelm'in 1900 yılında bu orduyu gönderirken attığı "Hun Nutku" çok ünlüdür. O nutukta, "Bin yıl önce Hunlarda olduğu gibi, Almanya'nın da adı öyle bir duyulsun ki, bir daha hiçbir Çinli Almanlara yan bakamasın!" diyor.
Çin'de aktif o Alman subaylardan bir kısmı sonra Afrika'da, bugünkü Namibya'da, bir Alman demiryolu hattının yapımına karşı ayaklanan 80 bin kişilik küçük Herrero halkını katlediyor. Bu halktan geriye sadece 15 bin kişi kalıyor. O generallerden Lothar von Trotta'nın, "Yakıp yıktık, kadın-erkek, çoluk-çocuk hiç bakmadık" şeklindeki sözleri çok meşhur. Alman tarihi, 1904-1905 yıllarındaki bu olayı "20. yüzyılın ilk soykırımı" kabul ediyor. Hannah Arendt, Herrero'ların yok edilmesini "Hitler faşizminin doğumu" olarak tanımlıyor. İşte tam da bu katliamları yapanların bir kısmı daha sonra savaş sırasında Osmanlı topraklarında görev alıyor.


BBC Türkçe: Yani 1915'te yaşananların ardında Almanlar mı var?
Serdar Dinçer: Almanların kendine has böyle bir geçmişi var. Öbür tarafta da Türklerin kendine has bir geçmişi var. Yavuz Sultan Selim'ler, Kuyucu Murat'lar, Alevileri katletmeler, Celali İsyanları'nda on binlerin kesilip kuyulara atılması gibi olaylar var. Almanya da Osmanlı da imparatorlukçu, yayılmacı. Varılan anlaşma Almanların Bağdat Hattı'yla Mısır'a, Hindistan'a kadar gitmelerini; Osmanlının da Kafkasya üzerinden Rusya'nın elindeki eski topraklarını ele geçirmelerini öngörüyor. İki tarafta hırslı ve uyumlu.


BBC Türkçe: Alman subayların o dönem Osmanlı topraklarındaki rolleri ne?
1914 yılında Osmanlı devletine giden, 800 subay ve 20-25 bin askerden oluşan bir Alman askeri misyonu var. Bu misyonlardan ikisinin yaptıkları belgeli. Yarbay Eberhard Graf Wolfskeel von Reihenberg, Kahramanmaraş'ın Zeytun bölgesinde kendilerini savunmaya çalışan Ermenileri topa tutuyor. Demiryoluyla asker sevkiyatından sorumlu olan Karl Anton Johann Eduard Sylvester Boettrich ise demiryolu inşaatında zorla çalıştırılan Ermenilerin tehcir edilmesi emrini imzalıyor. Yunan ve Ermeni tanıkların anlatımlarında da hep Alman subay ve askerlerinden söz ediliyor. Bu Almanlar hep kurmay subay. Yani Osmanlı askeri birliklerini organize ediyorlar.

'Tehcirin arkasında Alman diplomatlar da var'
BBC Türkçe: Yani Ermeni tehciri, Almanya'nın planladığı birşey mi?
Serdar Dinçer: Tabii tehcirin arkasında Enver ve Tâlât Paşaları da görüyoruz ama Enver'in arkasında duran Hans Humann ve Hans Freiherr von Wangenheim gibi Alman diplomatlar da var.
Belki tehciri örgütleyenler bu boyutta bir soykırım düşünmediler ama savaş koşullarıyla birlikte herşey kontrolden çıkıyor. O zaman da bu savaşı kimin çıkardığı sorusu ortaya çıkıyor. Çünkü savaş soykırımın başlamasını tetikleyen bir olay. Osmanlı'yı savaşa kim soktu, bu suçu kim işledi? O suç şimdilik pek tartışılmıyor. Fakat mesela Türkiye'deki darbeler silsilesinin açılışı olan Bab-ı Ali Baskını'nın örgütlenmesinde Alman Askeri Ataşesi Walter von Strempel'in belirleyici bir rolü, suç ortaklığı var. Zaten Ermeni Soykırımı'na karşı çıkan Osmanlı milletvekilleri İsviçre'de Ermeni siyasetçilerle buluştuğunda onları izleyen casuslar da Alman. Onların yazdığı raporların İstanbul'a da gönderildiğinden kuşku yok.
BBC Türkçe: Bu Alman subaylar 1. Dünya Savaşı'ndan sonra ne yapıyor?
Serdar Dinçer: Mesela Türkiye'de Donanma Ataşesi olan Hans Humann ki, Enver Paşa'yla senli benlidir, daha sonraki yıllarda Nazilerin düşünürlerinden biri olmuştur. O dönemde Türkiye'de görev yapan Alman subaylarının çoğu daha sonra Nazilere katılıyor veya onlara öncülük ediyor.


'Tazminat taleplerinden korkmuş olabilirler'

BBC Türkçe: Yahudi Soykırımı'nı örnek alınabilecek bir şekilde tartışan Almanya, 1915'teki rolünü neden tartışamadı? Neden zorlanıyorlar?
Serdar Dinçer: Bu konu biraz Demokratik Almanya'da (Doğu Almanya) ele alınmış ama Federal Almanya'da (Batı Almanya) hemen hemen hiç söz konusu olmamış. Fritz Fischer adlı bir tarihçi Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasının baş sorumlusunun Almanya olduğunu yazmıştı. Bugün onu bile tartışma konusu yapıyorlar. Burada ekonomik çıkarlar önemli olabilir. O zamanlar Osmanlı topraklarında bunları organize eden politikacı ve askerlerin arkasında Deutsche Bank, Krupp, Erhardt ya da Bağdat Hattı'nda çalışan Holzmann gibi belli şirketler var. Hatta bir inşaat şirketi olan Holzmann o dönemde Ermeni ve Rumları zorla çalıştırıyor. Yani daha sonra İkinci Dünya Savaşı'ndaki uygulama önce orada deneniyor. Tazminat taleplerinden korkmuş olabilirler.


BBC Türkçe: Cuma günü Almanya Parlamentosu'nda tartışılan metinde "soykırım" kelimesi geçiyor ama ustaca kurulmuş bir cümleyle Türkiye'de yaşananlarla ilgisiz gibi görünüyor. Neden çekiniyorlar?
Serdar Dinçer: Hem işin ekonomik yönünden, hem de Türkiye'nin tepkisinden çekiniyorlar. Aslında ben bu kelime üzerindeki tartışmanın önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan, dev bir sürgünün ve Anadolu'nun en eski halklarından birinin izlerinin tamamen silinmesi. Vicdan sahibi insanların bunu görmesi, kabullenmesi lâzım. Adına ne derseniz deyin. Hiç önemi yok bence. Benim amacım da "soykırım" kelimesini kabul ettirmek değildi, buradaki ağır vahşetin görülmesiydi.

'Sözü geçen bazı belgeler ortada yok'


BBC Türkçe: Peki Almanya'nın izlediği politikada güncel siyasi endişeler de bir rol oynuyor mu?
Serdar Dinçer: Oynuyor. Almanya'nın AB içinde diğerlerine, mesela Yunanistan'a tepeden bakan politikaları o dönemden bugüne gelen kesintisiz bir çizgi. Bu da Almanları çok rahatsız eden birşey olabilir. “Krupp'un bitmeyen Balkan Savaşı, Sürgün ve Soykırım” adlı son kitabımda da özellikle Alman silah üreticileri ve militarizminin Balkanlarda yaptıklarını anlattım. Ardından Hitler faşizmi geliyor ve aynı şeyleri yapıyor. Bu çizginin Yugoslavya Savaşı'nda da sanki hiç kesilmediğini görüyoruz.


BBC Türkçe: Peki siz neden 1915 olaylarıyla ilgili olarak sadece Almanya'nın rolünü araştırdınız?
Serdar Dinçer: Çünkü Türkiye'de bunların hemen hemen hiç bilinmediğini gördüm. Bu belgelerin çevrilmesi lâzımdı. Ama sadece Ermeni belgelerini çevirmek de bana yetersiz göründü. Çünkü başka alanlar da var. Ancak onlara bakıldığında iş daha da netleşiyor. Onun için ben buraya ağırlık verdim ama Türk tarihçilerinden de çok yararlandım.


BBC Türkçe: Türkiye sık sık da "Biz arşivlerimizi açtık, herkes açsın" diyor. Hangi arşivler kapalı?
Serdar Dinçer: Vallahi, ben Berlin'de oturan bir insan olarak, iş saatlerimin dışında kalan zamanlarda Alman Dışişleri Bakanlığı'nın arşivlerine gittim ve oradaki belgeleri çıkardım. Hangi arşiv açık, hangisi kapalı ben bilmiyorum. Bunu araştırmaya imkânım da yok. Fakat benim burada gördüğüm, bazı sözü geçen belgelerin ortada olmadığı. Belki hatalı dosyalama nedeniyle o belge olması gereken yerde değil, bambaşka bir dosyada. Bir de deniyor ki, askeri dosyalar Potsdam'da bir arşivdeymiş ve İkinci Dünya Savaşı'nda yanmış. Ben Alman tarihinin en önemli kısmının dosyalarının hepsinin yanmış olabileceğine pek inanmıyorum. Ama ortada olan dosyalar zaten bütün sorulara yeterince cevap veriyor.

BBCTurkish.com, 24.04.2015

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.