Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > El Kadı’dan Washington da emin

El Kadı’dan Washington da emin

Washington, Başbakan’ın “Kefilim” dediği Yasin El Kadı’nın El Kaide bağlantısından

hiçbir şüphe duymuyor. İşte Suudi milyarderin Amerikan resmi raporlarına giren

bağlantıları

Hikâyenin başını kabaca biliyorsunuz. 11 Eylül oldu. Ve Amerikalılar dünyanın dört

köşesinde bir El Kaide avı başlattı. 1955 Kahire doğumlu, Suudi Arabistan vatandaşı

Yasin El Kadı da İkiz Kuleler’e çarpan uçaklardan bir ay sonra ağa takılanlardandı.

Önce Washington açıkladı. Ve El Kadı, 12 Ekim 2001’de terörizme destek suçundan

ABD’nin kara listesine girdi. Beş gün sonra, 17 Ekim’de aynı kararı Birleşmiş Milletler

Güvenlik Konseyi aldı. Ondan iki gün sonra, 19 Ekim’de de Avrupa Birliği Konseyi.

Böylece El Kadı, yedi günde El Kaide için yapılan bütün listelerde yerini aldı.

Uzun bir hukuk mücadelesi başladı sonra. Ve El Kadı, karar alma süreçlerindeki bazı

usul hataları nedeniyle önce 2010’da Avrupa’nın sonra da 2012’de BM’nin listesinden

tamamen çıkmayı başardı. Ancak konu Türkiye’de bambaşka bir tartışma başlattı.

Çünkü El Kadı, BM’nin kararı uyarınca Türkiye’deki bakanlar kurulunun 22 Aralık

2001’de aldığı malvarlığını dondurma kararına karşı açtığı davada Başbakan nezdinde

destek buldu.

*

Erdoğan, 25 Aralık 2006’daki TBMM tutanaklarına göre “Evet, Yasin El Kadı’yı

tanıyorum, kendisine inanıyorum, güveniyorum, param kadar da kefilim, kefil olurum!”

dediği Suudi için halen kendinden emin. Ancak sorun, El Kadı’yı halen terör

finansmanı kara listesinde tutan Washington da kararından emin.

Bunu hafta içi konuyla ilgili görüştüğüm Hazine Bakanlığı Sözcü John Sullivan da ilk

defa açıkça teyit etti. “Yasin El Kadı ile ilgili son değerlendirmeniz nedir” dedim. “ABD

tarafından belirlenen kara listede kalmaya devam ediyor” dedi. “Bu konuda Türk

hükümetinin yaklaşımını nasıl karşılıyorsunuz” dedim. “Tek söyleyebileceğim, biz

kararımızdan eminiz” dedi. “Kaygılarınızı Türk hükümetine ilettiniz mi” dedim. “Sadece

kara liste kararı hakkında konuşabilirim. Karar, ABD vatandaşlarının onunla iş

yapmasına yasak getiriyor ve ABD’de sahip olduğu tüm malvarlığı ve hesapların

dondurulmasını gerektiriyor” dedi.

*

Peki neden? Amerikalılar Yasin El Kadı konusundaki kanaatlerinden nasıl bu kadar

eminler?

El Kadı’nın Türkiye’de resmen ilişkili gözüktüğü üç şirket var. Bunlardan biri, Şubat

1993’te tescil edilen Ella Film. El Kadı küçük ortak. Şirketin yüzde 90’ı ise 70’lerde

Suudi Arabistan’da İslam iktisadı konusunda dünyanın ilk uluslararası kongresini

organize eden isimlerden Muhammed Ömer Zübeyir’e ait. Şirketin eski ortakları ise

Mehmet Fatih Saraç ve yine Suudi kökenli Usame bin Halife, Abdul Aziz Abul Faraj ve

sinemacı Mustafa Ablak. İslami çizgi filmler üretip bunları Malezya’dan Kuveyt’e tüm

Müslüman ülkelere pazarlamak için kurulan şirketin para kaynağı El Kadı.

El Kadı’nın ortak olduğu diğer bir şirket ise Şubat 1995’te tescil edilen Caravan Dış

Ticaret. Orada ortaklık ilişkisi kurduğu isimler ise yine Saraç ve Zübeyir.

Kadı’nın ortak olduğu bu iki şirketin de adresi aynı. Perpa İş Merkezi No:942.

Ancak Amerikalılara göre asıl önemli bağlantı, tıpkı El Kadı’nın şirketleri gibi yine

Perpa İş Merkezi’nde olan ve iki kat yukarıda 1381 numarada yer alan Maram Seyahat

şirketi.

Amerikan finansal istihbaratı, El Kadı’nın 1998’de ocak ayından Ağustosa kadar

Cenevre’deki hesaplarından Perpa’daki Maram’a 1.25 milyon dolar transfer ettiğini

tespit etti. Maram’ın da El Kaide’nin paravan şirketlerinden olduğu anlaşılınca, El Kadı

için kara liste yolu açıldı. Peki kim bu Maram’ın arkasındaki isimler?

*

Ocak 1997’de tescil edilmiş gözüken Maram, 11 Eylül saldırılarından dört ay önce sicil

kaydını kapatmış. Son görünen ortakları, kayıtlarda yazdığı şekliyle, Mohammed Luay

Bayazied ve Wael H.A. Jelaidan. Eski ortakları ise M. Mahmoud Salim Ahmed ve T.

Muh-Gawhar Mubarak.

Yasin El Kadı’nın avukatı, ABD’nin hakkında aldığı kara liste kararına yaptığı itirazda,

Maram’a aktarılan paraların eğitim amaçlı olduğunu savundu. Halkbank’taki

Süleyman Aslan’ın ayakkabı kutusu için bulduğu Makedonya üniversitesi hikâyesinde

olduğu gibi, El Kadı da “Paralar Yemen’de yapılacak bir okula gidecekti” dedi.

Ancak Amerikalılar, Maram’ın El Kadı’dan gelen paraları yolladığı Yemen’deki İman

Üniversitesi’nin de aslında bin Ladin’e yakın kişilerce yönetildiğini belirledi. Okulun

rektörü olan ve aynı zamanda Yemen’deki Müslüman Kardeşler’in liderliğini yürüten

Abdülmecit Zindani’nin, Afganistan’da bin Ladin’le omuz omuza çarpıştığı belirlendi.

Ve Şubat 2004’te de Zindani ABD tarafından kara listeye alındı.

*

Bitmedi.

Maram’ın eski ortağı Salim de El Kaide’nin finans sorumlusu olma suçlamasıyla

ABD’de hapse atıldı. Salim’in Maram’da hisselerini devrettiği, El Kadı’nın eski dostu

Jelaidan, Eylül 2002’de yine El Kaide bağlantısı nedeniyle kara listeye alındı. Ve son

olarak, Maram’da Jelaidan’ın ortağı gözüken Bayazied’in, ABD’de yapılan bir

yargılamada, tanık ifadeleri sonucu kod adı ‘Ebu Rida El Suri’ olan bir El Kaide lideri

olduğu ve örgüt için silah alımı yaptığı ortaya çıktı.

Ve Yasin El Kadı da Malezya’dan Yemen’e uzanan, içinde El Kaide’den Müslüman

Kardeşler’e birçok yapılanmanın olduğu kocaman bir ağın tam ortasındaki kişi olarak

sivrildi.

*

Hatırlarsanız, 2013’ün başında da Usame Bin Ladin’in damadı meselesi vardı. El

Kaide’nin sözcülüğünü de yapan Süleyman Ebu Geyt, İran’dan yasadışı biçimde

Türkiye’ye girdi. Ve Türkiye, 33 gün süren krizde Ebu Geyt’i Amerikalılara teslim etmeyi

reddetti. Geldiği ülke İran, “Biz almayız” dedi. Vatansız olduğu için gönderileceği ülkesi

de yoktu. En sonunda Ebu Geyt’in Ürdün’e yollanmasına karar verildi. Amerikalılar da

adamı orada teslim aldı.

Peki tüm bunlardan sonra sonuç ne oldu? Yasin El Kadı kefaleti, Ebu Geyt direnişi

sonrası…

Terör finansmanı ile mücadele için kuruluan Finansal Eylem Görev Gücü’nün (FATF)

geçen ekim Paris’te yapılan toplantısında, Türkiye riskli ülkeler listesinde tutuldu. Ve

Türk hükümetinin itirazlarına karşın Ankara, utanç verici bir şekilde El Kaide’nin cirit

attığı Suriye ve Yemen’in de aralarında olduğu 11 ülkelik izleme grubunda kaldı.

Kararı Sullivan’a sordum. Verdiği cevap şu oldu: “Türkiye, FATF’nin izleme sürecinden

çıkma kriterlerini henüz karşılamadı.”

*

Görüyorsunuz değil mi… Suriye’den sonra Irak da karıştı. Ve El Kaide yüzünden

Türkiye’nin güney sınırı yangın yerine döndü. Eylülde herkesin Esad’a karşı bir savaş

beklediği sırada anlatmaya çalışmıştım. Asıl savaş 2014’te El Kaide’ye karşı diye… Ama

Suriye’ye giden silahlar, El Kadı’ya kefalet derken… Ankara yaklaşan fırtınayı

görmemekte halen ısrar ediyor. Ve göz göre göre ülke bir inadın peşinden gidiyor.

 

Tolga Tanış, Hürriyet

05.01.2014 

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.