Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Mısır'daki kriz: Bundan sonra ne olacak?

Mısır'daki kriz: Bundan sonra ne olacak?
Mısır kendisini haftalarca değilse bile, daha günlerce sürebilecek siyasi kargaşa ve şiddete kendisini hazırlamalı.

Ama bu aşamada, Suriye'deki gibi bir çatışma ortamının ülkeyi saracağına dair bir işaret yok.

Mısırlılar uzun süredir iktidarda olan bir diktatörü devirmenin, bunun yerini alacak sistemi kurmaktan çok daha kolay olduğunu diğer Arap Baharı ülkelerine kıyasla, daha acılı ve dünya kamuoyuna daha açık bir şekilde keşfediyor.

Halk ayaklanmalarının önceliği diktatörlükleri devirmekti ve yerine ne geleceği hakkında çok fazla düşünülmedi.

Tartışma ve taviz geleneğinden yoksunluk

Genel varsayım Arap ülkelerinin dikta yönetimlerinden kurtulmasından sonra, doğrudan demokrasiye geçişi getireceği yönündeydi.

Ama Arap Baharı'nın tıkandığı nokta da buydu. Çünkü demokrasinin olmazsa olmazlarından biri siyaset.

Siyasetin yeşermesi için açık tartışma gerekiyor.

Ama Mısır gibi fikirlerin açıkça analiz edilmesi, özgür ve barışçıl fikir alışverişi gibi bir geleneğin okul sıralarından itibaren olmadığı bir ülkede, açık tartışma yapmayı başarmak kolay değil.

Mısır bütün bunların olmadığı bir ortamda, Mübarek sonrası siyasi sistemi oluşturmakta bocalıyor.

Bu durumun en tehlikeli sonucu da, kutuplaşma ve bir bütün olarak ülkenin iyiliği için ödün vermekte isteksiz olmak.

Eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in devrilmesinden bu yanaki siyasi süreç, Mısır toplumundaki hizipleşmeyi daha da öne çıkarmaya yaradı.

Müslüman Kardeşler seçimi kazandı, ama milyonlarca Mısırlıyı politikalarının kapsayıcı olduğuna ikna etmeyi başaramadı.

Ordunun hatası

Ordu, devrik lider Muhammed Mursi'den duyulan bu memnuniyetsizlik karşısında devreye girip, Müslüman Kardeşler yönetimini devirdi ve böylece ülke nüfusunun üçte biri ila yarısını yabancılaştırdı.

Bunun tam da, artık sükûnet ve siyasi uzlaşma çağrıları yapılması gereken bir an olması gerekiyordu.

Ama Mursi hapsedilmişken ve karşıt gruplar sokaklarda çatışırken, Mısır Ordusu en zararlı kararın altına imza atıp, muhaliflerine karşı harekete geçme yetkisi almak için Mursi karşıtı eylemcilere kitlesel eylemler yapma çağrısında bulundu.

Bu çağrı bir anda, zaten hastalıklı olan Mısır demokrasisine son darbeyi vurdu.

Çünkü sokağı, insan sayısından kaynaklanan gücü asıl siyaset platformu olarak kutsadı ve makul tartışmanın yerini, taşlar, biber gazı ve mermiler aldı.

Günümüz Mısır'ında en büyük zorluk ulusal uzlaşmaya varma yolunda, siyaseti sokaktan kurtarmak.

Sorunsa, bunu yapacak yöntemi bulmak.

Ordu hakem rolünü yitirdi

Ordu hiçbir geri adım atma işareti vermiyor. Tersine, Müslüman Kardeşler ve taraftarları üzerindeki baskıyı arttırıyor, hareketin liderlerini tutukluyor ve göstericileri dağıtma tehditlerinde bulunuyor.

Müslüman Kardeşler ise, ordu destekli hükümet istifa edene ve demokratik yollardan seçilen hükümet iktidara gelene dek protestoların süreceğinde ısrar ediyor.

Orduyla çatışmalar sırasında onlarca İslamcının öldürülmesi tavırlarını daha da sertleştirdi.

3 Temmuz'da Mursi'yi devirmesine dek Mısır Ordusu Mısır'daki tek siyasi hakem olarak görülüyordu. Mursi karşıtlarıyla saf tutan ordu bu özelliğini kaybetti.

Mısır'da bu rolü üstlenecek bir kurum, ya da bir birey daha yok.

Darbeyle ilgili olarak bölge ülkelerindeki bölünmeyi, Müslüman Kardeşler ve Siyasal İslam'ın aşağılanmasını görmekten haz duyan bazı ülkeler dikkate alındığında Arap ülkelerinin arabuluculuk rolü üstlenmesi de zor.

Bölge dışından diplomatik girişim de her iki tarafça, istenmeyen bir müdahale olarak algılanacak.

Çözüm yine Mısırlılar'da

Dolayısıyla kısa vadede, bir yanda Mursi taraftarları, diğer yanda da ordu ve Mursi karşıtlarının yer aldığı sokak çatışmalarından başka bir şey görüleceğine dair çok az umut var.

Geleneksel anlamda topyekûn bir içsavaş da, İslamcılar'ın orduyla tam bir mücadeleye girecek ateş gücünden ve silahlardan yoksun olması nedeniyle yaşanmayacak. Üstelik Suriye'nin tersine, bölge ülkelerinin böyle bir çatışmayı kışkırtmaktan çıkarı yok.

Ama yine de, süregiden şiddet olayları daha çok kaosa, ekonominin ve günlük yaşamın daha çok zarar görmesine neden olacak.

Belki de umut ışığı, işte bu noktada görülüyor.

Artan işsizlik ve yoksulluk sonunda Mısırlıları görüş farklarını bir yana bırakıp, ülkenin sosyal ve ekonomik anlamda çökmesini önlemek için liderlerden de aynı şeyi yapmalarını talep etmeye zorlayabilir.

İşte o noktada Mısır yine özgür ve kapsayıcı tartışmayı teşvik edecek kadar cesur erkeklere ve kadınlara ihtiyaç duyacak ve böylece Mısır'ın ve tüm Arap Baharı ülkelerinin tam da ihtiyacı olan siyaset ve demokrasinin temelleri atılacak.

BBCTurkish.com, 01.08.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.