Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Parlamenter sistemle de diktatörlük gelebilir

Parlamenter sistemle de diktatörlük gelebilir

Tunus Cumhurbaşkanı Munsif El Merzuki, Türkiye’deki temaslarını Hürriyet’e değerlendirdi. Suriye krizinden terörizme dek birçok konuda önemli açıklamalar yapan Merzuki, Tunus deneyiminden hareketle parlamenter rejimin de, başkanlık sisteminin de diktatörlüğe dönüşebildiği uyarısında bulundu.

ARAP Baharı’nın beşiği Tunus’un Cumhurbaşkanı Merzuki, belki de dünyanın en zor işlerinden birini yapıyor. Otokrat lider Zeynel Abidin Bin Ali’ye daha 1994’te meydan okuyunca hapsedilen insan hakları aktivisti doktor, sürgüne gittiği Fransa’dan ancak Bin Ali’nin 2 yıl önce devrilmesiyle dönebilmişti. Aralık 2011’den beri cumhurbaşkanı olan Merzuki’nin partisi CPR, yeni anayasayı hazırlayan kurucu mecliste 29 sandalyeyle ikinci olmasına karşın iktidar ortağı. Laik kesmi temsil eden CPR’yi, 89 sandalye ile en büyük parti olan ılımlı İslamcı Ennahda’nın stepnesi olmakla suçlayan bir muhalefet var. Merzuki farklı söylemleriyle aşırı dinci Selefilerin, Fransızca kitap yazdığı için Arap milliyetçilerinin ve “insan hakları davasına ihanet ettiğini” öne süren liberallerin de hedefinde.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün davetlisi olarak geldiği Türkiye’de salı günü mevkidaşının yanı sıra Başbakan Tayyip Erdoğan ile de basına kapalı görüşen ve önceki gün TBMM’ye hitap eden Merzuki, İstanbul’da Hürriyet’e konuştu. İşte değerlendirmeleri:

ILIMLILAR KOALİSYONU
Kutuplaşma bir olgu. Fakat bu sürecin devam etmesini istemiyoruz. Çünkü kutuplaşma, ülkenin istikrarına yönelik bir tehlike. İnsanları birleştirmeniz lazım, yoksa çatışma olur. Bu yüzden böyle bir hükümet kurduk. Ilımlı laiklerle, ılımlı İslamcılar bir araya geldi. Zaten aksi halde bir meclis çoğunluğu oluşturmak mümkün değildi. Kadın hakları, Selefilik ve benzeri konularda halkta bu kutuplaşma olsa da, yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuz noktasında birleşiyoruz. Yılbaşından önce seçimleri yapabilirsek oluşacak yeni meclis çoğunluğu ile bugünkü sorunu da aşacağız.

TÜRKİYE ROL MODEL Mİ
10 yıl önce ve 5 yıl önce de Türkiye’ye gelen biri olarak farkı gözlemliyorum. Ülke zenginleşiyor, güçleniyor. Türkiye gerçekten büyük bir ülke haline geliyor. Bence bu, hükümetin politikaları sayesinde. Ekonomik açıdan bir başarı hikâyesi olan Türkiye’den öğrenecek çok şeyimiz olduğunu düşünüyorum. Birçok ortak noktamız var. Orta sınıf, eğitimli nüfus ve Avrupa’ya yakınlık gibi. Bizim ihtiyacımız olan şey ekspertiz. O uzmanlık da Türkiye’de var. Turizm, enerji, öğrenci değişimi gibi alanlar öncelikli. Tunus, Türkiye’nin Afrika’ya açılan kapısı olabilir.

TUNUS’UN SAPLANTISI
Yeni dönem için iktidardaki Ennahda parlamenter sistem, muhalefet ise başkanlık sistemi istiyor. Tunus’ta bizim korkumuz diktatörlüğün dönmesi. Diktatörlük parlamenter sistemle de olur. Habib Burgiba tek parti olarak iktidara gelmiş, mecliste tüm sandalyelere sahip olunca diktatörleşmişti. Ama başkanlık sistemi de bizi korkutuyor. Çünkü Bin Ali de başkanlık sisteminde diktatörleşmişti. Şimdi bu iki sistemin karışımı olan, kimsenin diktatörleşmesine izin vermeyecek bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Yeni bir diktatörlüğü önlemek biz Tunuslular için gerçekten bir saplantı.

TERÖRİZM SOSYAL SORUN
Tunus yüzlerce yıldır ılımlı İslam kültürü olan bir ülke. Aşırı dinci Selefiler ve bazılarının son dönemde estirdiği terör ülke için ciddi bir tehdit değil, ama ülkenin dünyadaki imajı için bir tehdit. Bu, dinsel bir fasadın (cephe, ön yüz) arkasında, sosyal bir sorundur. Lümpen proletaryanın ve gençlerin banliyölerde işsiz kalması, uyuşturucuya, suça sürüklenmesidir. Bunlar için terörizm bir tür sosyal rehabilitasyon işlevi görüyor. Ben, sosyal rehabilitasyonu onlara (terör örgütlerinin) değil, hükümetin vermesi gerektiğini hep söylüyorum. Askeri çözümlerin yanında sorunun derindeki köklerine de odaklanılmalıdır. Bu insanlara istihdam imkânları sağlanmalı örneğin. Tek çözüm yolu bu.

ENNAHDA’NIN DA HATALARI VAR
Aynı parti içinde bile farklı görüşler olur. Bizim de Ennahda ile aynı fikirde olmadığımız konular var. Mesela yolsuzluklara karşı daha sert olmalıyız. Reformları hızlandırmalıyız. Ama bunların kolay olmadığını da anlıyorum. Olması gerekenden uzun süren bu geçiş sürecini beraberce tamamlayacağımız konusunda ise sizi temin ederim. Bir buçuk yıldır tüm partilerle hazırladığımız anayasayı temmuz sonuna kadar tamamlayacağız. Kimse anayasa referandumu olsun istemiyor. Yeni dönemde yoksulluk sınırının altındaki 2 milyon Tunuslu’nun ekonomik durumunu gelecek 5 yıl içinde düzeltmek en önemli hedefimiz. Böylece hem mevcut sorunları çözer, hem de devrime sadık kalmış oluruz.

‘Aşırı laikleri asarız’ dedi mi

MERZUKİ’nin son Katar ziyareti çok tartışıldı. Tunus Cumhurbaşkanı’nın Katar’da "Laik aşırılık yanlıları iktidara gelirse kanlı bir devrimi tetikleyebilirler, sonları asılmak olur" dediği iddiasıyla önceki gün mecliste bir gensoru önergesi verildi. Gensoru önergesini 77 vekil destekledi, ama Merzuki'nin görevden alınması için en az 109 oy (salt çoğunluk) gerekiyor. Oylama tarihi belli değil. Merzuki bu durumu sorduğumuzda şunları söyledi:

AKTİVİST İÇİN SİYASET ZOR
“Elbette birçok insanı kızdırıyorum. İdam cezasına karşı çıktım, İslamcılar kızdı. Üniversitelere kızların peçeli çarşafla (nikap) bile girebilmesi gerektiğini söyledim, laikler öfkelendi. Ama bilirsin, bir insan hakları aktivistiysen, inançlarına sadık kalman gerekir. Fakat ‘İnsanlar asılmalı’ falan demedim. Bu tamamen asılsız. İnsan hakları alanından geldiğinizde siyaset gerçekten felaket bir şey. İnsanlar yalanlar uyduruyor, aleyhinize her şeyi söylüyorlar. Güzel olan, Tunusluların artık cumhurbaşkanını eleştirirken korkmaması. Eskiden herkes sadece futbol konuşabilir, siyasetten çekinirdi. Şimdi futbol bitti, herkes siyasetçi oldu.”

Suriye’de savaşmak cihat değildir

TBMM'de yaptığı konuşmada, "Biz Suriye'de yönetimle neler yapılabilir, mutlaka bunun ele alınması gerektiğini savunuyoruz. Diğer kötü seçenekler Suriye'yi yok edecektir.  Biz, Türk kardeşlerimizden bu konuda duyarlı olmalarını ve bize siyasi çıkış konusunda yardımcı olmalarını istiyoruz" diyen Merzuki, mevkidaşı Gül ve Başbakan Erdoğan ile görüşmesini şöyle değerlendirdi:

“Bizim pozisyonumuz şudur: Suriye’de siyasi çözüm dışında çıkış yolu yoktur. Türkiye ile aynı pozisyondayız. Suriye’de olanlar korkunç. Bu artık bir devrim değil, iç savaş. Bu yüzden şimdi bir siyasi çözüm bulmamız gerekir. Hiçbir tarafın askeri olarak kazanamayacağı açık. Siyasi çözüm, Suriye hükümetinden ve muhaliflerden insanların aynı masada oturup yeni bir Suriye için uzlaşmaya varmasını gerektiriyor. Bir iç savaşa katılmanın cihat olmadığını da biliyoruz. Böyle düşünen 200-300 kadar Tunuslu genç savaşmak üzere Suriye’ye gitti, ama bu cihat değil. Bu, yabancı bir ülkedeki iç savaştır.

GEÇİŞ SÜRECİ UZAMASIN
Suriyeliler önce kendi vatandaşlarını kabullenmeli. Bizim toplumumuz homojen değil, laikler ve İslamcılar diye bölünmüş. Suriye’de bölünme daha da büyük, çünkü başka dinler de var.  Bizim tecrübemiz, karşı tarafın varlığını kabul etmediğinizde çatışmalar çıktığını gösteriyor. Bu durumda ekonomi bozuluyor, siyaset etkileniyor ve tam bir batağa saplanıyorsunuz. Bu yüzden Suriyeliler acilen ortak noktalarını bulmaya çalışmalı. Geçiş süreci de 6 ayı aşmamalı. Biz Tunus’ta, geçiş sürecinin uzamasının zararlarını görüyoruz. Böyle durumlarda yabancı yatırım, yerli yatırım, her şey bekliyor.”

Hürriyet, 31.05.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.