Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Suriye krizi: 'ABD-Rusya anlaşması kolay çözüm sunmuyor'

Suriye krizi: 'ABD-Rusya anlaşması kolay çözüm sunmuyor'
Moda deyim "oyun değiştirici" son aylarda çok fazla kullanılır oldu.

Fakat ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında Moskova'da yapılan beş saatlik yoğun görüşmenin ardından Suriye konusunda varılan anlaşma için tam da bu ifade kullanılabilir.

Son iki yıldır uluslararası toplum Suriye konusunda ortak tavır alma noktasında başarısız oldu.

Başta ABD ile Rusya arasındaki anlaşmazlıklar olmak üzere büyük güçlerin görüş farklılıkları BM Güvenlik Konseyi'ni felce uğrattı.

Şimdi bu iki güç gerçekten de aynı havayı çalıyor gibi görünüyor.

Müzakereler

Bu anlaşma, birçok dış aktörü de içine çeken, ülkeyi parçaladığı gibi bölgeyi de karmaşa içine sokan Suriye sorununun çözümü doğrultusunda başarılı bir adım atılması için gereken parametrelerden birini oluşturmuş oldu.

Bu parçalanma sürecini tersine çevirmek, özellikle soruna müdahil olan farklı güçlerden dolayı devasa bir iş.

BM ve Arap Birliği'nin özel elçisi Lahdar Brahimi, ABD-Rusya anlaşmasının sadece bir "ilk adım" olduğunu vurguluyor.

Teorik olarak, geçen yıl 30 Haziran'da yapılan bir toplantıda uluslararası güçler çözüm yöntemleri üzerinde anlaşmış, tam yetkili bir geçici hükümetin kurulması çağrısı yapılmıştı.

Ama pratikte, Cenevre toplantısı o kadar çok konuyu belirsiz bırakmıştı ki, daha anlaşmanın mürekkebi bile kurumadan atışmalar başlamıştı.

Örneğin Cumhurbaşkanı Beşar Esad ve ona yakın çevrelerin gelecekteki rollerinin ne olacağı sorunu açık bırakılmıştı.

Muhaliflerin çoğu, müzakereler başlamadan önce onun görevden ayrılmasını istiyor, ABD de bunu destekliyordu.

Düzenli geçiş süreci

Bugün Washington bu tutumunu yumuşatmış, Rusya'nın istediği gibi, Esad'ın geleceğini müzakerelerin sonucuna bırakarak bu konuda Suriyelilerin kendilerinin karar vermesine razı gelmiş görünüyor.

Bu uzlaşma, çözümsüzlüğün yarattığı uçurumdan bir adım geri atılmasını sağladı.

Bunun alternatifi ise büyük güçlerden hiçbirinin çıkarına hizmet etmeyen başka bir senaryo. Ama gerçekleşmeyeceği anlamına gelmiyor.

ABD Kongresi'ndeki Demokratlar, "Suriye istikrar yasası" adıyla Obama'nın, Suriye'de güç dengesini değiştirecek tarzda muhaliflere silah yardımı yapmasına imkan veren bir yasa çıkardılar.

Fakat Dışişleri Bakanı Kerry, ciddi bir çözüm sürecine girilirse bu senaryonun kadük olacağını açıkladı.

Aslında ABD yönetimi Suriye'deki isyancıların kazanmasını istemiyor. ABD stratejisi, mücadeleyi bir miktar hükümet aleyhine çevirerek Suriye'de düzenli bir geçiş süreci yoluyla rejim değişikliğine zorlama üzerine kuruluydu.

Ama bu hayata geçemedi; isyancılara destek vererek çatışmaları uzatmak ise kontrol dışı bir rejim çöküşü ve kaos ile birlikte her türlü radikal gruba kapıları açma riski taşıyor.

Anlaşmayı hayata geçirmek

Son birkaç ayın gelişmeleri Rusya, İran ve Lübnan Hizbullahı'nın Suriye hükümetinin zor yoluyla yıkılmasına izin vermeyeceklerini gösterdi.

Birçok bölgede muhaliflere karşı hükümet güçlerinin ilerleme kaydetmesi nedeniyle, ABD'nin güç dengesini muhalifler lehine çevirmesi için büyük kaynak sunması ve sonuçları ağır olacak şekilde soruna daha yakından dahil olma riskini göze alması gerekiyordu.

Bu ihtimal Rusya açısından da cazip değildi.

ABD ve Rusya'nın önümüzdeki haftalarda yapılmasını öngördüğü konferansta 30 Haziran Cenevre bildirgesi başlangıç noktası olacaktır.

Bu defa, yapıcı bir müzakere amacıyla müttefiklerini bir araya toplamak için birlikte çalışma konusunda samimi görünüyorlar.

Ancak denklemin her iki tarafı açısından da bu kolay olmayacak.

Başarılı bir müzakere, oluşmuş bir güç dengesini siyasal gerçekliğe dönüştürmeye dayanır ve tarafların anlaşmada kendi üstlerine düşen şeyleri hayata geçirmesine bağlıdır.

Oysa Suriye'de durum böyle değil; parçalanmış ve sürekli değişen bir güç dengesi sözkonusu. Kimi temsilen kimin söz sahibi olacağı da belli değil.

Muhalefet parçalanmış

Hükümet tarafında manzara bütünlüklü sayılır; ancak müzakere için muhalefetin iktidarla oturup doğrudan ya da dolaylı görüşmeye razı olması gerekiyor.

Ancak muhalefet tarafında durum net değil.

Suriye Ulusal Koalisyonu kendisini uyumlu, birlik halinde ve odak sahibi bir güç olarak ortaya koyma başarısı gösteremedi.

Aylar süren iç dalaşmaların ardından, Batılı güçlerin rejim değişikliği için güvenilir bir araç olarak görmeyi umduğu bir geçici hükümet bile oluşturamadı.

Fakat koalisyon Suriye halkının tek meşru temsilcisi olarak sınırlı bir uluslararası kabul gördü.

Koalisyon çoğunlukla yurt dışında yaşayan muhalif isimlerden oluşuyor.

Ülke içinde savaşan güçler ise fazlasıyla bölünmüş; kimi zaman fazla yerel, kimi zaman ise ülke dışından radikal İslamcı cihatçıları kapsar durumda.

Örneğin, isyancıların kontrolündeki birçok bölgede etkili olan El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi'nin anlaşmaya uymasını kim sağlayacak?

Müzakere için, her iki tarafın da kazanmadığını ve ülkeyi kurtarmak için uzlaşmaları gerektiğini anlaması gerekir.

Cumhurbaşkanı Esad'ın görevden çekilmesini koşul koymadan görüşmelere yanaşıyorsa muhalefet zımnen bunu kabul etmiş demektir.

Bugün bu hala uzak bir adım görünüyor. Muhalif koalisyonun ABD-Rusya görüşmelerinin ardından yayınladığı açıklamada "barışçıl çözüm Beşar Esad'ın ve güvenlik aygıtının başındaki liderlerin derhal görevden ayrılmasını gerektirir; bunu kapsamayan çözümleri Suriye halkı reddetmektedir" demesi bunu gösteriyor.

Nasıl bir Suriye?

Fakat Suriye hükümetinin de ciddi müzakerelere ve büyük tavizlere razı olması gerekiyor. Bunu yapmak istedikleri garanti değil; burada Rusya'nın bu konudaki kararlı tutumu belirleyici olacak.

Suriye hükümeti aylardır "siyasi çözüm amacıyla ulusal diyalog" hazırlığında olduğunu dillendiriyor.

Uluslararası arenada bunu ciddiye alan olmadı. Suriye rejimi "müzakere" kelimesini hiç kullanmadı. Onun yerine "ulusal çatı altında diyalog" tabirini kullandı. Yani mücadeleyi bırakacak olan muhalifler hükümetin masasında görüşmelere katılabilirdi. Bu görşmelerden ise radikal bir değişim değil, belki küçük kozmetik değşiklikler çıkacaktır.

Suriye ordusu birçok bölgede ilerleme kaydeder ve isyancıların kazanma ihtimali azalırken rejim unsurları bir süre daha askeri zaferin mümkün olduğunu düşünebilir.

İşte burada, ciddi değişim gerektiği ve zamanı geri döndürmenin mümkün olmadığı konusunda Şam'ın ikna edilmesi bakımından Rusya'nın etkisi belirleyici olacaktır.

Sorunun dış muhatapları, çözümün dış güçlerin dayatması ile değil Suriye halkı tarafından mümkün olduğuna dair laflar ediyor. Ancak gerçek şu ki, çözümün başarısı ya da başarısızlığını belirleyecek olan, o güçler arasındaki anlaşma ya da ihtilaf durumudur.

Burada son hamlede şu can alıcı sorun karşımıza çıkıyor: Bütün bunlardan nasıl bir Suriye çıkması bekleniyor?

Hem Amerikalıların, hem Rusların, hem İranlıların, hem de İsraillilerin kabul edeceği bir formül bulmak mümkün mü?

Mevcut kaos ortamı

1970'lerden bu yana Esad yönetimi altında olan Suriye, Moskova'nın sadık müttefiki oldu. Bugün de Ruysa'nın Ortadoğu'daki tek dostu ve İran ve Hizbullah ile birlikte İsrail ve onun Batılı taraftarlarına karşı "direniş ekseni"nin önemli bir bileşeni.

1982'de İsrail işgaline karşı İran ve Suriye Lübnan'da Hizbullah'ı kurduğundan beri İran sürekli olarak Suriye üzerinden Hizbullah'a silah gönderiyor.

Bu günler geride mi kaldı?

İsrail'in 5 Mayıs sabahı Şam yakınlarına saldırısı, İsrail'in buna izin vermeyeceği konusunda sadece Suriye ve İran'a değil, ABD ve Rusya'ya da bir uyarı olabilir.

Bunun kabul edilmesi, Suriye'nin gelecekteki eğilimi ve ilişkilerinde olduğu kadar, bölgedeki stratejik yapı ve denge açısından da büyük bir değişikliğe işaret edecektir.

Peki Suriye hükümeti bunu kabul etmeye zorlanabilir mi? Rusya ya da İran ve Hizbullah kabul eder mi? Ya da ABD ve İsrail daha azına razı olacak mı?

Bu sorunların çözümü kolay olmayacak, ama yeni bir Suriye için geçerli bir stratejik çerçeve sağlanması için bu sorunların çözülmesi gerekiyor.

Bugünkü kaostan çıkarak istikrarlı bir idari yapı sağlayacak ne tür bir iç denge olabileceğini hayal etmek de aynı derecede zor.

İlk adım

Mevcut güvenlik ve ordu yapısının ya da iktidardaki Baas Partisi'nin ne kadarı geleceğe taşınacak?

Mısır'da ve başka yerlerde olduğu gibi, Suriye'de Sünni toplum içerisinde köklü bağları olan Müslüman Kardeşler'in hakim siyasi güç olarak çıkması ihtimali sözkonusu iken gerçek demokrasi ve serbest seçimlere yolun açılması mıdır amaç?

ABD, Rusya ve diğer taraflar bunu gerçekten istiyor mu?

Bunun alternatifi nedir?

Bunlara cevap vermek kolay değil ve başka birçok soru sorulabilir.

Bu nedenle, Moskova anlaşmasının sadece ilk adım olduğunu vurgulayan Brahimi haklı.

Bunu izleyen başka adımlar olması ve çıkacak yeni sorunların aşılması gerekiyor.

Ama herkes alternatifin ne olduğunu biliyor, çünkü hemen hemen ortada.

BBCTurkish.com, 09.05.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.