Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Siyonizm krizi ABD-Türkiye ilişkilerini nasıl etkiler?

Siyonizm krizi ABD-Türkiye ilişkilerini nasıl etkiler?
ABD Kongresi’nden 89 üyenin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Siyonizm’i insanlığa karşı suç olarak görmesini kınayan ve özür dilemesini talep eden mektubunun sıkıntılı Ankara-Washington ilişkilerine yeni bir sorun daha eklediği ortada. Ama etkisi ne kadar derin ve tahrip edici olur?

Obama yönetimi ile AKP hükümeti arasındaki ilişkiler ve temas trafiği yoğun olarak devam etse de, Siyonizm bunalımının özellikle Amerikan Kongresi’nin Türkiye ile ilgili konularda alınacak kararlar açısından etkisinin olacağı hesap ediliyor.

Bunların başında Nisan ayı sürecinde gündeme gelmesi olası, 1915 olaylarının Ermeni soykırımı olarak tanınmasıyla ilgili yasa tasarıları, silah satışları ve ABD-AB arasında gerçekleştirilmesi öngörülen dev ticaret anlaşmasına Türkiye’nin de katılımı gibi konular bulunuyor.

Her Nisan ayı öncesinde olduğu gibi Ermeni lobisi, hem Başkan hem de Temsilciler Meclisi nezdinde 1915 olaylarının soykırım olarak tanınması için baskılarını artırıyor.

2015 sürecinde her fırsatı kullanıp soykırımın 100. Yılında azami tanımayı sağlamayı amaçlayan Ermeni diasporası açısından, Türkiye’ye kızgın Yahudi lobisi eşsiz bir koalisyon ortağı gibi görünebilir.

Türkiye’nin talep ettiği silah ve diğer savunma sanayi ürünlerinin satışı konusunda Kongre’den kaynaklanan mevcut engellemenin bundan sonraki süreçte artarak devam etmesi beklenmeyen bir durum değil.

Türkiye’nin istediği iki firkateynin satışını engelleyen Kongre, PKK'ya karşı mücadelede en etkin araçlardan olarak sayılan silahlı insansız hava araçlarının (Predator) Türkiye’ye satışı konusunu duymak bile istemiyor.

Buna paralel olarak, Obama yönetiminin özellikle ifade özgürlüğü konusundaki eleştirel yaklaşımının Kongre üyelerince de paylaşıldığı, bu düşüncelerinin zaman zaman dile getirildiği de bir gerçek.

Türk hükümetinin kongre üyelerinin desteğine gereksinim duyacağı bir başka konu ise orta vadede şekillenmesi beklenen ABD-AB Serbest Ticaret Anlaşması’na Türkiye’nin katılımı konusunda olacak.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin bu süreci doğru yönetmesi durumunda anlaşmaya taraf olabileceğini belirtirken, özellikle ABD Kongresi nezdinde tek tek tüm kongre üyeleriyle temasta bulunulması gerektiğinin altını çizmişti.

Erdoğan: 'Sözlerimin arkasındayım'

Kongre’nin Amerikan dış politikasındaki öneminin farkında olan ve her sene milyonlarca doları kongre üyelerinin kazanılması için lobi şirketlerine harcayan Türkiye’nin potansiyel sorunlardan habersiz olduğu söylenemez.

Başta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olmak üzere hükümet üyeleri, Başbakan Erdoğan’ın sözleri anımsatıldığında daha çok Türkiye’nin Yahudilere dönük konukseverliğinden ve anti-semitizmin bu topraklarda hiç yeşermemiş olmasından söz etmeyi tercih ettiler.

Hatta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Erdoğan’ın yanlış anlaşılmış olduğunu ima ederek, “Başbakanın birkaç gün içerisinde sözlerine açıklık getirecek bir açıklama yapabileceğini de” söylemişti.

Erdoğan beklenen açıklamayı Danimarka'nın Politiken Gazetesi'ne verdiği röportaj vasıtasıyla yaptı.

Siyonizmle ilgili açıklamasını kimsenin yanlış almamasını isteyen Erdoğan, “Herkes biliyor ki benim eleştirilerim, bazı kritik konular üzerine. Özellikle Gazze bölgesinde, İsrail'in politikalarına karşı. İsrail, Filistin devletinin varlığını kabul etmediği sürece bizim eleştirilerimiz devam edecektir. Diğer taraftan biz iki devlet çözümü çerçevesi içinde İsrail devletinin varlığını 1967 yılında tanıdık" diye konuştu.

Erdoğan eleştirilerinin İsrail devletinin varlığına değil, izlediği politikaya yönelik olduğunu vurguladı.

“Ben birçok konuşmamda antisemitizmi kınıyor ve benim bu konuda açık tavrımı ortaya koyuyorum” diye konuşan Erdoğan, “Bu nedenle Viyana'da yapmış olduğum konuşmanın arkasında duruyorum" dedi.

'Meselelerin temelinde İsrail'le bozulan ilişkiler var'

Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de Erdoğan’ın Siyonizm'le ilgili sözlerinin ABD’de yarattığı etkinin farkında.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Ankara ziyareti sırasında “Türkiye ile İsrail arasındaki bu bunalım Ortadoğu barış sürecini daha da güçleştiriyor” ifadesini kullanması, Washington’un konuya bakışını gösteren önemli bir mesaj olarak görünüyor.

Bir Türk diplomat, kongrenin önemine dikkat çekerken, “Yönetimle ilişkiler her durumda belli zeminlerde ve reelpolitik çizgisinde devam eder. Kongre ise daha uzun vadeli ilişkileri temsil eder. Mektubu imzalayan ya da destek verenler arasında belki de bir sonraki başkan, başkan yardımcısı ya da dışişleri bakanı bulunuyor” diye konuştu.

“Bütün bu meselelerinin temelinde İsrail’le ilişkilerde yaşanan olumsuzluk yatıyor. Bunun da neden hala çözülemediği ortada. Mavi Marmara olayının ardından ilişkilerin normalleştirilmesi çabalarından son anda dönen İsrail yönetimleri oldu” diye konuşan diplomat, “sorunun nasıl çözüleceğini ABD’nin de çok iyi bildiğini, yeni İsrail hükümetinin de bu noktada olumlu bir karar alma umudunda olduklarını” kaydetti.

BBCTurkish.com, 20.03.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.