Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Arap isyanlarında 10 dönüm noktası

Arap isyanlarında 10 dönüm noktası

Satıcının intiharı

17Aralık 2010

Sokak satıcısı Muhammed Buazizi Tunus'ta kendisini yakarak, Arap dünyasını kökten değiştirecek olaylar dizisini başlattı.

Ağır yanıklarla kaldırıldığı hastanede ölen Buazizi, bir kuşağın temsilcisiydi: Sisteme inancını yitirmiş, genelde işsiz ya da uygun iş bulamayan, 30 yaş altı Araplar... Arap dünyasında nüfusun %60'ını oluşturan bu kuşak, protestoların itici gücü oldu.

Buazizi'yi intihara sürüklediği söylenen (ve bu iddiaları reddeden) kamu müfettişi Feyda Hamdi bana "Bardak doluydu, Buazizi de bardağı taşıran son damla oldu." dedi.
 

Bin Ali'nin kaçışı

14 Ocak 2011

Buazizi'nin ölümünü Tunus'ta haftalar süren kitlesel gösteriler izledi. Yolsuzluklara, artan gıda fiyatlarına, işsizliğe ve özgürlüklerin kısıtlanmasına duyulan tepki sokağa taştı.

Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali göstericileri reform sözüyle yatıştırmaya çalıştı ancak 23 yıllık koltuğunu bırakarak Suudi Arabistan'a kaçmak zorunda kaldı. Daha sonra gıyabında zimmetine para geçirmek ve kamu fonlarını kötüye kullanmaktan yargılanarak, eşi Leyla ile birlikte 35 yıl hapse mahkum edildi.

Ondan sonra daha önemli Arap liderler devrilse de, Bin Ali'nin düşüşü bir Arap ülkesinde halkın rejimi devirebileceğinin ilk işaretiydi.
 

Tahrir Meydanı'nın işgali

28 Ocak 2011

Protestolar Mısır'a yayıldı; Kahire'de göstericiler, polisle bir gün süren yoğun çatışmalar ardından Tahrir Meydanı'nı ele geçirdi.

Hüsnü Mübarek bu meydan okumaya rağmen iktidarı bırakmayı reddetti. Ancak protestocular Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na yürüdüğünde, 12 Şubat'ta istifa etmeyi kabul etti.

Arap dünyasının en kalabalık ülkesi Mısır'ın devrilemeyecek kadar güçlü görünen polis devleti yıkıldı. Mısır'daki devrim Yemen, Bahreyn, Libya ve bir sonraki ay da Suriye'deki ayaklanmalara ilham kaynağı oldu.
 

Bahreyn'e askeri müdahale

14 Mart 2011

Bahreyn'de protestolar büyüyünce, Suudi Arabistan önderliğinde bir askeri güç hükümete yardıma gitti. Adada çoğunlukta olan Şiilerin önderlik ettiği protestoyu bastırmak için atılmış önemli bir adımdı.

Suudiler bunu Şii halkı kışkırtmakla suçladıkları İranlı rakipleriyle soğuk savaşın bir parçası olarak gördü.

Bölgede Şii-Sünni ayrışması Mart 2011'den beri daha da netleşti. İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House'a göre Bahreyn, mezhep gerginliğini Körfez'deki komşularına da ihraç ediyor.
 

Trablus bombalandı

17 Mart 2011

BM Güvenlik Konseyi 1973 sayılı tasarıyı onayladı. Karar üye ülkelere Libyalı sivilleri korumak için "her türlü önlemi alma" izni veriyordu. NATO ülkeleri, özellikle de Fransa, İngiltere ve ABD bunu mümkün olan en geniş şekliyle yorumladı.

Birkaç gün sonra Albay Muammer Kaddafi'nin Bingazi yakınlarındaki askerlerine saldırıldı, Trablus bombalandı.

Kaddafi, isyancı "sıçanları" ev ev, sokak sokak kovalama sözü vermişti ama 1973 sayılı karar onun rejiminin ölüm fermanına dönüştü.
 

 

Esad'ın konuşması

30 Mart 2011

Suriye'de protestoların başlamasından birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı Beşar Esad, mecliste uzun zamandır beklenen konuşmasını yaptı. Ancak 10 yıldır sözünü verdiği reformlardan söz etmek yerine, bilindiği kadarıyla tamamen barışçı olan bu ilk gösterilerin yabancı bir komplonun parçası olduğunu söyledi.

Halkının bir bölümü ona asla güvenmese de, Cumhurbaşkanı Esad'ın lider olarak gerçekten meşruiyeti vardı. Eğer göstericilerin gerçek sorunları dile getirdiğini kabul edip bu sorunlara eğilseydi, Suriye için daha farklı, barışçı bir gelecek hazırlamış olurdu.
 

Kaddafi öldürüldü

20 Ekim 2011

Haftalarca süren firarın ardından Kaddafi memleketi Sirte yakınlarında isyancılar tarafından bulundu ve linç edildi.

Albay Kaddafi eğer yakalanıp yargılansaydı gündemde kalmaya devam edecekti. Konuştuğum hemen her Libyalı, çabuk ölümünü memnuniyetle karşılıyor, yeni bir geleceğin kapılarının açıldığına inanıyordu.

Libya aslında Arap dünyasının en kapsamlı devrimine sahne oldu. Kaddafi'nin rejimi kendisi ve akrabaları üzerine kurulmuştu. O öldürülüp, oğulları da yakalanıp, hapsedilip, öldürülünce kurumlara değil aile bağlarına dayanan rejiminden geriye birşey kalmadı.
 

Salih'in istifası

22 Ocak 2012

Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih 33 yıllık koltuğunu bırakıp ülkesini terk etti. Gitmeden önce televizyonda yaptığı konuşmada iktidarının "eksikleri" için özür diledi.

Körfez İşbirliği Konseyi'nin arabuluculuğuyla hazırlanan dokunulmazlık anlaşması sayesinde ABD'ye gitti.

Ancak ardında ciddi sorunları olan bir ülke bıraktı. Yemen'de gıda sıkıntısı çekiliyor, ayrıca su ve ülkenin tek önemli ihracat kalemi olan petrol de tükeniyor. Ayrıca iç çatışmalar, ayaklanmalar ve Arap Yarımadası'nda el Kaide adlı cihadçı grup da istikrarsızlık yaratıyor.
 

Mursi seçimi kazandı

24 Haziran 2012

Mısır'daki ilk özgür cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Müslüman Kardeşler üyesi Muhammed Mursi galip geldi.

Ancak Mursi büyük siyasi ve ekonomik sorunları olan bir ülke devraldı. Bunlardan en önemlisi, seçmenlerine Müslüman Kardeşler'in sorunlara çözüm bulabileceğini göstermek.

Bugüne dek Arap ayaklanmalarından en çok siyasal İslamcılar karlı çıktı. Ancak Mısır'daki seçimlerden bir ay sonra Kuzey Afrika'nın en dindar ülkesi Libya'da seçmenler, inançlarının siyasal İslamcılar için otomatik bir zafer anlamına gelmediğini gösterdi.
 

İsrail-Gazze çatışması

Kasım 2012

İsrail 14 Kasım'da Gazze'ye yeni bir operasyon başlattı. Bu, ayaklanmaların Orta Doğu'yu değiştirmeye başlamasından sonra çıkan ilk büyük çatışmaydı.

Bölgede güç dengelerinin ne kadar değiştiğini gösterdi. Hamas; Türkiye, Mısır ve Arap ülkelerinden açık destek aldı. İsrail yine Batı'dan destek aldı ve askeri gücünü gösterdi ama Orta Doğu'daki yeni siyasi realitenin hareket alanını kısıtladığını da gördü.
 

BBCTurkish.com, 17.12.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.