Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Obama'nın yeni dönemdeki zorlu gündemi

Obama'nın yeni dönemdeki zorlu gündemi
Siyahi lider Barack Obama, çekişmeli bir yarışın ardından yeniden Beyaz Saray'a seçildi. Şimdi ekonomi ve işsizlikten sağlık reformuna, İran'la olası bir nükleer krizden Suriye, Irak ve Afganistan'a kadar pek çok zorlu gündem maddesi ikinci görev döneminde onu bekliyor.

2008'de genç ve karizmatik bir siyahi lider olarak "Evet yapabiliriz" sloganıyla milyonları peşinden sürükleyen ve "Washington'u değiştirme" vaadiyle seçimleri kazanan Obama, son dört yıl içinde özellikle Kongre'deki ideolojik bölünme ve lobi gruplarının gücü nedeniyle bu umutları gerçekleştirmenin hiç de tahmin ettiği kadar kolay olmadığını görmüş oldu.

Beyaz Saray'da ikinci dönem, Obama'nın aşma vaadinde bulunduğu bu bölünmelerin ötesine geçmesini sağlayabilecek mi?

Dünkü seçimlerden yine Kongre'nin Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında ikiye bölünmüş olarak çıkması, Obama'nın bu konudaki zorluklarının devam edeceği anlamına geliyor.

Öncelik ekonomi

Federal harcama kesintileri ve vergileri arttırma konusunda Cumhuriyetçilerle zorlu müzakereler yapmak zorunda kalacak olan Obama'nın, ekonomi ve sağlık reformunun istikrara kavuşturulması, göçmen yasa tasarısı, iklim değişikliği gibi ilk dönemde bitiremediği konulara da ağırlık vermesi gerekecek.

Amerikan medya kuruluşlarının sandıklarda oylarını kullanan kişilerle yaptıkları mülakatlar, seçmenlerin en çok ekonomi ve yüzde 8'e varan işsizlikten endişe ettiğini, ama ekonomik durumu kötü görmelerine rağmen bu konuda Obama'ya daha çok güvendiklerini ortaya koydu.

Dış politikada da yine ilk dönemde çözülemeyen bir çok kriz noktasına ilişkin gelişmeler, Başkan Obama ve ekibini terletecek. Bu konuları şu başlıklarda özetlemek mümkün:

İran: Obama, rakibi Mitt Romney ile en son yaptığı dış politika tartışmasında şu ifadeleri kullanmıştı: "İran, benim başkanlığım döneminde nükleer silaha sahip olmayacak. İran ya diplomatik yolu seçip nükleer programına son verir ya da birleşik bir dünyayı ve hiçbir seçeneği masadan çekmeyeceğini söyleyen beni, yani ABD başkanını karşısında bulur."

Gelecek yaz aylarına kadar ABD ve müttefiklerinin, İran'ın yaptırımlar ve müzakerelere rağmen hâlâ nükleer silah ürettiğine inanmaları halinde, Başkan Obama'nın İran'ın nükleer tesislerine saldırıp saldırmama ya da İran'la savaşa gitmek için İsrail'e yeşil ışık yakıp yakmama konusunda karar vermesi gerekebilir.

Suriye: Suriye'deki iç savaşın boyutlarının her geçen gün tırmanması ve BM'nin etkili olamaması, savaşın Türkiye gibi komşu ülkeleri de tehdit eden boyutlara ulaşmasına neden oldu.

Son dönemde sürekli olarak "Esad'ın günlerinin sayılı olduğunu" vurgulayan ama Suriyeli muhaliflere ağır silah gönderme önerisine sıcak bakmayan Obama'nın, bu kez muhaliflere daha fazla destek göndermesi düşünülebilir.

Ancak Obama'nın ikinci görev döneminde de ABD'nin Suriye'ye doğrudan askeri müdahelede bulunmasına olumlu bakma olasılığı yok denecek kadar az.

Afganistan: Seçimlerden önce 2014 yılında Afganistan'daki Amerikan askerlerini çekme sözü vermiş olan Obama'nın bundan sonra da aynı takvime göre hareket etmesi beklenebilir.

Ancak bu geri çekmenin hangi hızda yapılacağı, başkanın bölgedeki generalleri ve sahadaki gelişmeleri izleyerek vereceği bir karar olacak.

Komutanlar, askerlerin kademeli olarak geri çekilmesini ve geride 10 bin kadar asker bırakılmasını isterken, Beyaz Saray'ın hızlandırılmış bir çekilmeden yana olması ve 2014'ten sonra komutanların istediğinden daha az sayıda askeri geride bırakma kararı alması mümkün.

İsrail/Filistin: Obama'nın birinci görev döneminde rafa kaldırdığı en önemli dış politika konularından biri Ortadoğu sorunu oldu.

Birinci döneminde İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile görece mesafeli bir ilişkisi olan Obama'nın, son döneminde Ortadoğu barışı konusunda "siyasi bir miras" bırakmak isteyebileceği ve müzakereleri yeniden başlatmak için tarafları zorlayabileceği düşünülebilir.

Ancak özellikle dikkatlerin İran'a çevrili olduğu bir sırada, Obama'nın enerjisini Filistin konusuna harcamak isteyip istemeyeceği kuşkulu.

Filistin'deki Mahmud Abbas yönetimi, Obama'nın Filistin'in BM'ye üyelik başvurusuna destek vermesini ve İsrail'in işgal bölgelerinde Yahudi yerleşimleri inşa etmesini durdurmasını istiyor.

BBCTurkish.com , 07.11.2012

Obama'nın yeni dönemdeki zorlu gündemi
Siyahi lider Barack Obama, çekişmeli bir yarışın ardından yeniden Beyaz Saray'a seçildi. Şimdi ekonomi ve işsizlikten sağlık reformuna, İran'la olası bir nükleer krizden Suriye, Irak ve Afganistan'a kadar pek çok zorlu gündem maddesi ikinci görev döneminde onu bekliyor.

2008'de genç ve karizmatik bir siyahi lider olarak "Evet yapabiliriz" sloganıyla milyonları peşinden sürükleyen ve "Washington'u değiştirme" vaadiyle seçimleri kazanan Obama, son dört yıl içinde özellikle Kongre'deki ideolojik bölünme ve lobi gruplarının gücü nedeniyle bu umutları gerçekleştirmenin hiç de tahmin ettiği kadar kolay olmadığını görmüş oldu.

Beyaz Saray'da ikinci dönem, Obama'nın aşma vaadinde bulunduğu bu bölünmelerin ötesine geçmesini sağlayabilecek mi?

Dünkü seçimlerden yine Kongre'nin Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında ikiye bölünmüş olarak çıkması, Obama'nın bu konudaki zorluklarının devam edeceği anlamına geliyor.

Öncelik ekonomi

Federal harcama kesintileri ve vergileri arttırma konusunda Cumhuriyetçilerle zorlu müzakereler yapmak zorunda kalacak olan Obama'nın, ekonomi ve sağlık reformunun istikrara kavuşturulması, göçmen yasa tasarısı, iklim değişikliği gibi ilk dönemde bitiremediği konulara da ağırlık vermesi gerekecek.

Amerikan medya kuruluşlarının sandıklarda oylarını kullanan kişilerle yaptıkları mülakatlar, seçmenlerin en çok ekonomi ve yüzde 8'e varan işsizlikten endişe ettiğini, ama ekonomik durumu kötü görmelerine rağmen bu konuda Obama'ya daha çok güvendiklerini ortaya koydu.

Dış politikada da yine ilk dönemde çözülemeyen bir çok kriz noktasına ilişkin gelişmeler, Başkan Obama ve ekibini terletecek. Bu konuları şu başlıklarda özetlemek mümkün:

İran: Obama, rakibi Mitt Romney ile en son yaptığı dış politika tartışmasında şu ifadeleri kullanmıştı: "İran, benim başkanlığım döneminde nükleer silaha sahip olmayacak. İran ya diplomatik yolu seçip nükleer programına son verir ya da birleşik bir dünyayı ve hiçbir seçeneği masadan çekmeyeceğini söyleyen beni, yani ABD başkanını karşısında bulur."

Gelecek yaz aylarına kadar ABD ve müttefiklerinin, İran'ın yaptırımlar ve müzakerelere rağmen hâlâ nükleer silah ürettiğine inanmaları halinde, Başkan Obama'nın İran'ın nükleer tesislerine saldırıp saldırmama ya da İran'la savaşa gitmek için İsrail'e yeşil ışık yakıp yakmama konusunda karar vermesi gerekebilir.

Suriye: Suriye'deki iç savaşın boyutlarının her geçen gün tırmanması ve BM'nin etkili olamaması, savaşın Türkiye gibi komşu ülkeleri de tehdit eden boyutlara ulaşmasına neden oldu.

Son dönemde sürekli olarak "Esad'ın günlerinin sayılı olduğunu" vurgulayan ama Suriyeli muhaliflere ağır silah gönderme önerisine sıcak bakmayan Obama'nın, bu kez muhaliflere daha fazla destek göndermesi düşünülebilir.

Ancak Obama'nın ikinci görev döneminde de ABD'nin Suriye'ye doğrudan askeri müdahelede bulunmasına olumlu bakma olasılığı yok denecek kadar az.

Afganistan: Seçimlerden önce 2014 yılında Afganistan'daki Amerikan askerlerini çekme sözü vermiş olan Obama'nın bundan sonra da aynı takvime göre hareket etmesi beklenebilir.

Ancak bu geri çekmenin hangi hızda yapılacağı, başkanın bölgedeki generalleri ve sahadaki gelişmeleri izleyerek vereceği bir karar olacak.

Komutanlar, askerlerin kademeli olarak geri çekilmesini ve geride 10 bin kadar asker bırakılmasını isterken, Beyaz Saray'ın hızlandırılmış bir çekilmeden yana olması ve 2014'ten sonra komutanların istediğinden daha az sayıda askeri geride bırakma kararı alması mümkün.

İsrail/Filistin: Obama'nın birinci görev döneminde rafa kaldırdığı en önemli dış politika konularından biri Ortadoğu sorunu oldu.

Birinci döneminde İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile görece mesafeli bir ilişkisi olan Obama'nın, son döneminde Ortadoğu barışı konusunda "siyasi bir miras" bırakmak isteyebileceği ve müzakereleri yeniden başlatmak için tarafları zorlayabileceği düşünülebilir.

Ancak özellikle dikkatlerin İran'a çevrili olduğu bir sırada, Obama'nın enerjisini Filistin konusuna harcamak isteyip istemeyeceği kuşkulu.

Filistin'deki Mahmud Abbas yönetimi, Obama'nın Filistin'in BM'ye üyelik başvurusuna destek vermesini ve İsrail'in işgal bölgelerinde Yahudi yerleşimleri inşa etmesini durdurmasını istiyor.

BBCTurkish.com, 07.11.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.