Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Britanyalıları anlama rehberi

Britanyalıları anlama rehberi

 

Aksanlar

Filmlerde İngiliz karakterler belli başlı üç aksanla konuşurlar: İngiliz centilmen (Hugh Grant), İskoç, İrlandalı kahraman (Mel Gibson) ya da Cockney aksanı (Dick Van Dyke)..
 

Ancak gerçekte Britanya bir aksanlar mozaiği. York Üniversitesi dil uzmanı Dominic Watt, sınırlara yakın bölgelerde neredeyse her sokağın farklı bir aksanı olduğunu söylüyor. Ancak aksanlar arasındaki farklılıklar kırsal bölgelerle de sınırlı değil. Liverpool aksanı ile Manchester aksanı da birbirinden oldukça farklı. Bazıları Liverpool'un güneyinde yaşayanlar ile kuzeyinde yaşayanların bile farklı aksanları olduğunu düşünüyor.

Dil uzmanları artık bir de Çok Kültürlü Londra Aksanı dedikleri yeni bir aksanın ortaya çıktığını söylüyor. Bu aksanın Londra'da yaşayan Karayipler'den, Güney Asya'dan, Batı Afrika'dan gelen göçmenlerin konuşma biçimlerinden etkilenerek şekillendiği söyleniyor.

Watt'a göre İngiltere'de sınıfların aksanlar üzerindeki etkisi de diğer ülkelerdekinden daha fazla. Bu farklı aksanlar sadece İngiltere Olimpiyat takımının konuşmalarında bile görülebilir. Olimpiyatlar'da yarışacak sporcular ülkenin farklı bölgelerinden ve farklı sınıflardan geliyor ve İngiltere'nin aksan çeşitliliğini temsil ediyor.

Polis ya da 'Bobby'

İngiltere'de polis demenin binlerce yolu var. Fuzz, Po-lis, Old Bill, Rozzers ve Bizzies İngilizce'de polisi tanımlamak için kullanılan argo kelimelerden sadece bir kaçı.

'Bobby' polisler için kullanılan en iyi niyetli argo tanımlama. Lakabı Bobby olan Sir Robert Peel 1829 yılında Metropolitan Polis Teşkilatı'nı (Londra emniyeti) kurmuş ve daha o zaman İngilizler polislere 'Bobby' diye hitap etmeye başlamış.

İngiliz polisine bir yabancının gözünden bakınca dikkat çeken ilk şey kaskı. Kraliçe Victoria zamanından kalma bir tasarım olan bu kask hâlâ İngiltere ve Galler'de özellikle turistik bölgelerde görev yapan erkek polis memurları tarafından kullanılıyor.

İngiliz polisinin dikkat çekici ikinci özelliği ise silah taşımıyor oluşu. 40 yıldır İngiliz polisi özel durumlar dışında ateşli silah taşımıyor. Bu sistemin başarısı bazıları tarafından İngiltere'de polisin otoritesinin sarsılmaz oluşuna bağlanıyor ancak bazıları da İngilizler'in sadece copa saygı duyduğu görüşünde.

Sınıf sistemi

Dışarıdan bakan biri İngiltere'de sosyal sınıfların hâlâ belirgin olduğunu görebilir. Genelde ülkede üç sosyal sınıf olduğu söylenir, ancak kültür yorumcusu Peter York'a göre bu ülkede sosyal sınıfların bir çok da alt grubu bulunuyor.

Yine de York'a göre Britanya'da sınıf ayrımcılığı ABD'den ya da diğer gelişmiş ülkelerden daha fazla değil, sadece sınıflar kültürel olarak daha belirgin.

York ayrıca son yıllarda zengin ile fakir arasındaki uçurumun giderek derinleşmesi ve işçi sınıfından kişilerin bir çok alanda kariyer yaparak süper zenginler arasına karışmasının sınıf sisteminde kırılmalara neden olduğunu söylüyor.

Publar ve kızarmış patates

Publar İngiltere'nin en önemli kültürel özelliklerinden biri. İngiltere'yi ziyaret etmiş olanlar şehirlerin dört bir köşesine yayılmış olan yüksek tavanlı Viktorya stilinde inşa edilmiş publardan birine mutlaka girmiştir. Ancak bir çok kişi gasto-pub kavramına aşina değildir. Londra'nın Clerkenwell mahallesinde 1991 yılında açılan Eagle ülkenin ilk gastro-pub'ı olduğunu iddia ediyor.

Gastro publar restoran kalitesinde yemekleri, bir restoranın resmi ortamına girmeden biranızı yudumlayıp sohbet ederken yiyebileceğiniz mekanlar. Pub yemekleri genelde kızarmış patatesle kombine ediliyor ve uzmanlar bu kültürün sofistike görünmeye çalışan burjuvaların icadı olduğunu söylüyor ancak Observer'ın yiyecek eleştirmeni Jay Rayner gastro-pubların aslında pub kültürünün özüne sadık kaldığını düşünüyor. Rayner ''Bu hareket sayesinde publer işçi sınıfından orta sınıfa terfi etti. Ancak hala pub kültürü İngiltere'nin en önemli özelliklerinden biri'' diyor.

Milliyetçilik

İngilizler Britanyalı'dır ve bir çok kişi Britanyalılar'ın tümünün İngiliz olduğunu düşünür ve bu da İskoçları ve Gallileri oldukça rahatsız eder. Çünkü bazı İskoç ve Galliler kendilerini Britanyalı olarak görse de onlar kesinlikle İngiliz değildir.

İrlandalılar'ın çoğu kendilerini İrlandalı olarak tanımlar, tabii Kuzey İrlanda'dan değillerse. (Kuzey İrlanda'da Katolik Cumhuriyetçiler kendilerini İrlandalı olarak görür, Proteston Birlik yanlıları ise Britanyalı olarak görür.) Bazıları bu durumun onları Britanyalı ve İrlandalı yaptığını söyler, bazıları ise İrlandalılar'ın Britanyalı olmadığına sadece Birleşik Krallık'ın bir parçası olduklarına inanır.

İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan gelen herkes İngiltere milli takımında kriket oynayabilir çünkü her biri Britanyalıdır ancak İrlandalılar da bu takımda oynayabilir ancak onlar Britanyalı değildir.

Wight adasından olanlar İngiliz, Anglesey'den olanlar Galli, Orkneys'den olanlar ise İskoçtur. Coğrafi olarak Britanya adasından olmasalar da her biri bir yandan da Britanyalıdır. Manş Adaları'nda yaşayanların milliyeti ise Kraliçe'nin taktığı taca bağlıdır ancak onlar Birleşik Krallık'a dahil değildir.

Demiryolları

İngiltere'de tren biletlerinin fiyatlandırılması tam bir muammadır. Mesela Manchester'a gitmek için alacağınız tek yön bir bilet 73.20 sterlin tutar, ancak aynı yol için alacağınız gidiş-dönüş bileti toplam 74.20 sterlindir.

Bazen bütün bir yolculuk için tek bir bilet almak, yolculuğun farklı parçaları için ayrı ayrı biletler almaktan daha pahalıya gelebilir. Tren biletinizi istasyon yerine trenden alırsanız da bilet daha pahalı olacaktır.

Bazı turistler İngiltere'de trenle yolculuk etmenin çok pahalı olduğunu düşünür. Londra'da Covent Garden ile Leicester Meydanı arasındaki 260 metrelik mesafeyi metro ile katetmek isterseniz 4.30 sterlin ödemeniz gerekir ki bu da bu yolculuğu dünyanın en pahalı tren yolculuklarından biri yapar.

Fakat bazen eğer akıllı davranırsanız yolculuğunuzu çok ucuza getirebilirsiniz. Mesela Londra'nın biraz dışındaki Gatwick Havaalanı'ndan şehir merkezine gitmek için trene binerken önünüze bir çok bilet seçeneği sunulur, iki farklı operatörün biletleri ve bir de express tren. Bu biletlerin her birinin fiyatı farklıdır. Bir de gidiş dönüş mü yoksa tek yönlü bir bilet mi alacağınıza karar vermeniz gerekir. Bazen iki tane tek yön bileti almak, gidiş dönüş almaktan ucuza gelebilir.

Basının mizah anlayışı

İngiltere'de gazeteler sadece haber vermez. Bir de ''gazete mizahı'' diye bir kavram vardır. Özellikle tabloidler başarılı kelime oyunlarını manşetlerine taşımak için birbirleri ile yarışırlar.

Eskiden üstsüz üçüncü sayfa güzellerinin fotoğrafları kelime oyunlarıyla dolu başlıklarla birlikte basılırdı, artık bu genç yarı çıplak kızların ağzından politika ve felsefe yorumları yazılarak farklı bir tür mizah yapılıyor.

Ciddi gazetelerde belki kelime oyunları ve çıplak kadınlar yok ancak yine de diğer ülkelerde görülmeyen acımasız bir mizah anlayışı mevcut.

Toplu taşıma

Trenler, otobüsler ve tramvaylar muhabbet etmek için doğal mekanlar olarak düşünülebilir. Ancak dikkatli olun. Bir çok Britanyalı için bir toplu taşıma aracında tanımadıkları biri ile muhabbet etmek vatana ihanet kadar ağır bir suçtur.

Mesela iş çıkışı saatinde Londra'da metroya binin. Onlarca yabancı kucak kucağa yolculuk ediyor olacaktır. Ancak bu kişiler fiziksel olarak birbirlerine ne kadar yakın olurlarsa olsunlar kişisel alanlarını bir şekilde korumayı başarırlar. Bu sessizliği bozmaya çalışırsanız size sizi oldukça utandıracak bir sessizlikle cevap verirler.

Ancak tüm Britanyalılar Londralılar kadar mesafeli değildir. İralndalılar, İskoçlar ve Galliler ülkenin güneyinde yaşayanlardan daha sıcakkanlı olduklarını söyler ve bundan gurur duyarlar.

Sıraya girmek

Birçok Britanyalı sıraya girmenin Britanyalılara hatta İngilizlere özgü olduğuna inanır. Ancak Oxford sözlüğüne göre sıraya girmeyi ilk icad edenler Fransızlardır.

İngilizler sırada beklemekten gurur duyar hatta bunu eğlenceli bulur. Geçen Ocak ayında Wimbledon'da tiyatronun kadınlar tuvaletinin sırası o kadar uzundu ki neredeyse sıraya girmek bir araçtan çok amaca dönüşmüştü.

Beklemek ne kadar sıkıcı olsa da İngilizler sıradan çıkmaz ve sabırla sıkılmadan öylece dururlar. Yeni Başlayanlar için Sıraya Girmek kitabının yazarı Joe Moran'a göre İngilizlerin sıraya girme takıntısı İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıktı. Bu dönemde yiyecek ve diğer gerekli maddeleri alabilmek için sıraya girmek zorunda kalan İngilizler Polis coplarının da yardımıyla sırayı bozmamayı öğrendi.

1946 yılında Macar mizah yazarı George Mikes '' Bir İngiliz yalnız olduğunda bile tek kişilik bir sıra oluşturur ve bu sırayı asla bozmaz'' diye yazdı.

İngiltere'yi ziyaret edenlere verilmesi gereken en önemli tavsiye sırayı bozmaya yeltenmemeleri olabilir.

İngilizler ve köri

Köri satan restoranların Hint restoranı olarak adlandırılması ve genelde Bangladeşlilere ait olması sizi yanıltmasın. Köri en az bira kadar İngiliz'dir. İngilizler yıllardır yedikleri köriyi artık kültürlerinin bir parçası haline getirmiştir.

Bugün İngiltere'de 9500 'hint' restorantının bulunduğu ve her hafta üç milyon tabak köri yendiği düşünülüyor.

'Bu tur benden'

''Bir türlü onun turu gelmiyor nedense.'' Bir İngiliz'in hakkınızda söyleyebileceği daha aşağılayıcı bir cümle daha yoktur herhalde.

İngiltere'de herkes her içkisi bittiğinde bara gidip yeni bir içki ısmarlamaz. Gruptan bir kişi tüm grubun içkilerini alır ve ikinci turda başka bir kişinin aynı şeyi yapmasını bekler.

Bir pub gecesinde 'Bir tur içki ısmarlamak' grubun bir parçası olduğunuzun göstergesidir. Bu adet sayesinde herkes aşağı yukarı aynı hızda içer ve barmenler de kişisel siparişlerle boğuşmak zorunda kalmaz.

Kendini aşağılamak

İki İngiliz'in kariyerleri ya da eğitimleri ile ilgili konuşmalarını dinleyen bir yabancı bu kişilerin fazlasıyla depresif olduğunu düşünecektir. Ancak bu genelde doğru değildir. İngiliz kültüründe bir kişinin başarıları ile ilgili konuşmasının kabul edilebilir olması için o kişinin kendini biraz küçük görüyormuş gibi davranması gerekir.

İngiltere'de gösteriş yapmak her durumda görgüsüzlüktür. Bir insanın akıllı, kibar ve alçak gönüllü görünmesinin yolu ise kendisiyle dalga geçmesidir. Ancak bu tavrın aslında alçak gönüllülük değil aşırı bir kendini beğenmişlik olduğu da söylenebilir.

Kendileriyle dalga geçen, kendilerini küçük görürmüş gibi davranan İngilizler aslında başarılarını önemsemeyecek kadar üstün olduklarının altını çizmeye çalışmaktadır.

BBCTurkish.com, 27.07.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.