Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > 'Demokrasi ne? Diktatörlük ne?'

'Demokrasi ne? Diktatörlük ne?'
Almanya'da yapılan bir araştırma, toplumun her kesiminin uykularını kaçıracak gibi. Pek çok lise öğrencisi demokrasi ile diktatörlük arasındaki farkı bilmediği gibi, yakın tarihin önemli olaylarından da bihaber.

Berlin Üniversitesi’nden Profesör Klaus Schröder, yaklaşık 6 bin 600 öğrenciyle yaptığı bir araştırmanın sonucunda hayretler içinde kalmış. Özellikle 16-17 yaş grubuyla yaptığı araştırmada, Profesör Schröder öğrencilere, Almanya’da 1933 yılından bu yana kurulan devletler hakkında bilgi ve görüşlerini sormuş. Peki, "Nazi Almanyası" olarak bilinen Büyük Alman İmparatorluğu hakkında, Berlin Duvarı ile birbirinden ayrılmış doğuda Alman Demokratik Cumhuriyeti ve batıda Federal Almanya Cumhuriyeti hakkında ve 1990 yılında birleşmeden doğan Federal Almanya Cumhuriyeti hakkında öğrenciler neler söylemiş?

Profesör Schröder, öğrencilerin verdiği cevaplar karşısında şaşkına döndüğünü söylüyor: "Öğrencilerin yüzde 40’ı diktatörlük ve demokrasi arasındaki farkı bilmiyor. Örneğin Nazi Almanyası'nın bir diktatörlük olduğunu kavrayamıyorlar. Bir çoğu da Almanya Demokratik Cumhuriyeti’nin diktatörlük olmadığı kanısında. Her iki öğrenciden biri, birleşmeden önceki Federal Almanya Cumhuriyeti'nin bir demokrasi olmadığını düşünüyor. Hatta yüzde 60’lık bir oran, bugün yaşadıkları ülkenin de bir demokrasi olmadığını söylüyor."

Göçmen öğrenciler

İlk bakışta sonuçlar bir hayli ürkütücü görünüyor. Hatta daha da ileri gidip Almanya'da demokrasinin tehlike altında olduğunu iddia etmek bile mümkün. Profesör Schröder ise bu sonuca neyin yol açtığını şu şekilde ifade ediyor: "Verilen hükümler bilgi seviyesi ile yakından bağlantılı. Daha fazla bilen öğrenciler, dört sistem arasında ona göre daha net ve ayırt edici yargılarda bulunabiliyorlar."

Uzmanlar öğrencilerin bu yanıtları vermesinde kökenlerinin de önemli rol oynadığını belirtiyor. Araştırma sonuçlarına göre göçmen aile çocuklarının Almanya ile ilgili aileden gelen bir tarih bilgisine sahip olmadıkları için verdikleri yanlış yanıtların sayısı da daha fazla. Ayrıca başta Türk ve Kürt kökenli öğrenciler olmak üzere göçmen öğrencilerin oluşturduğu grubun Nasyonal Sosyalizm ile ilgili dönemi diğer gruplara göre daha olumlu değerlendirdikleri tespit ediliyor. Araştırmacılar, bunun ailede ya da öğrencilerin çevrelerindeki İsrail veya Yahudi karşıtlığından kaynaklanabileceğini belirtiyorlar.

Eğitim sisteminin rolü

Ancak araştırmanın geneli açısından bakıldığında öğrencilerin cevaplarını etkileyen en büyük etkenin eğitim sistemi olduğu görülüyor. Zira öğrencilerin verdikleri yanıtlarda kullandıkları bilgilerin yüzde 80’ini sadece okuldan edindiklerini belirtiyor. Profesör Schröder de aynı fikirde. Hatanın eğitim sisteminde olduğuna dikkat çeken profesör, müfredattaki yenilikler sonucu, derslerde temel bilgilerin aktarımından çok analitik düşünmenin öğretildiğini vurguluyor.

"Bilgi olmazsa, öğrenciler neyi analiz edecek?” diye soran Profesör Klaus Schröder olması gereken eğitim tarzını şöyle özetliyor: “Söz konusu olan bir dizi olguyu ardarda sıralamak değil. Tam tersine bilgilerin bir takım değerlere bağlı olarak aktarılması gerekiyor. Okulda verilen her ders gibi tarih dersinin de sonuçları açık bir ders olmadığı öğretmenler açısından net olmalı. Bu noktada belirleyici olan anayasamızda değerler arasında yapılan düzenleme ve sıralamadır. Ancak bilgilerin bu değerlere bağlı olarak aktarılması sayesinde geçmiş ile ilgili de değerlendirmelerde bulunmak mümkün olabilir."

dw.de, 02.07.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.